Aşık Mahzuni

17 Mayıs Aşık Mahzuni Şerif’in ölüm yıl dönümü idi.

Aşık Mahzuni diyordu ki;

“Ey erenler bir kâmile danıştım,

Er olana edep, erkân hoşumuş.

Kalırsa dünyada insanlık kalır,

Kuru hayal, fani dünya boşumuş.”

Biz Aşık Mahzuni’de kanadımızı sevdaya değdirmiştik. Uçup gittik parsel parsel eylenilen dünyadan kendi dünyamıza. Biliyorduk ki fani dünyanın sonu bir dikili taştı.

Bahtımız karalansa da çeşm-i siyahtan da gider olduk dağlar ardına. Derdimizi sermaye, âhımızı servet bildik…

Ama gam gerekmezdi bize.

“Kara gündür gelir geçer,

Gam yeme gönül gam yeme” diye diye gönlümüzle konuştuk. Biliyorduk ki “Mevlâ’m gül, gör diyerek iki göz vermişti.

Özlerdik memleketimizi, dağlar bizimdi. Dumanlı dumanlıydı bizim eller. Belki dumanları âhımızdandı.

Yolumuz Hakk’a, hakikate idi. Kalemi de bilirdik, Zülfikâr’ı da.

“Gel ey gönül yanlış gitme,

Gidip cananı incitme,

Bu yolda acele etme,

Acelede bin zarar var” idi.

Acele işe zevzekler karışırdı belki.

Ya “Bağladım canımı zülfün teline” diyorduk. Ya da Mihriban’ın sarı saçlarına bağlamıştık gönlümüzü isteyerek.

Hepimizin zamanı gelince söyleyeceği bir türküsü ve her gönülün bir Mihriban’ı vardı.

Biz ne güzel bir aileydik.

Aşık Mahzuni şöyle demişti Abdurrahim Karakoç Ağabey’e,

“Az değildir Karakoç’tan aldığım,

Boşa mıydı Mahzuni’lik bulduğum,

Sen ben söylemezsen kurban olduğum,

Bizdeki ozanlık bozuk değil mi?”

Ozanlarla beraber Cumhurbaşkanı Demirel’i ziyarete gider Mahzuni Şerif.

Demirel “ne Caferliğim kaldı, ne köyün çobanlığı. Her fırsatta benimle uğraştın” der.

Mahzuni “O zamanlar öyle gerekiyordu” diye cevap verir.

Demirel “Sen halk ozanısın. Halkın ozanı yazar da, söyler de. Kırgınlığım yok” diye hoşgörüsünü gösterir.

Köyün Çobanı’ndan bir dörtlük şöyle;

“Kaybetti sürüyü dağda uyurken,

Derde düştü bizim köyün çobanı.

Bu dağlar ovalar bizimdir derken,

Derde düştü bizim köyün çobanı.”

Bugün de Aşık Mahzuni Şerif’in Abdurrahim Karakoç’a yazdığı şiiri okuyalım…

Güzel Elbistan’ın eski arslanı,

Yıllar böyle geldi geçti Karakoç,

Bunca beddin günahkarın içinde,

Felek gardaş beni seçti Karakoç..

Siz bir bağda en kızarmış üzümken,

Ben koruk’tum bütün bağlar bizimken,

Türkmenin güzeli iki gözümken,

Obamız Nurhak’tan göçtü Karakoç.

Bilirsin ki yok gönlümün dönesi,

Kekik kokar Ketizme’nin sinesi,

Tarih bin dokuz yüz elli senesi,

Deli gönlüm sevda içti Karakoç.

Sana ne söylerim bilmem ne derim,

Benim gibi doğdu gitti pederim,

Der Mahzuni ellerinden öperim,

Çünkü sana varmak güçtü Karakoç…

Aşık Mahzuni Şerif

Aşık Mahzuni’ye, Abdurrahim Karakoç Ağabey’e, Süleyman Demirel’e rahmetler dileyelim.

Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen