Bugün de o atışmayı koyalım efendim.
Reyhani:
Kış gelende sahra beyaz, düz beyaz,
Dedem öldü, sakal beyaz, bez beyaz,
Yaptırmışım telli beyaz, saz beyaz,
Sevdasında sakladığım, hal kara.
Firkati:
Bahar ile bahçe beyaz, gül beyaz,
Yar salınır gerdan beyaz, tül beyaz,
Yandım gayrı, kemik beyaz, kül beyaz,
Telvelerde bahta çıkan yol kara.
Reyhani:
Yar oturmuş akşam vakti gün sarı,
Zülüf sarı, perçem sarı, ten sarı,
Güneş değmiş damarında kan sarı,
Değişmemiş yüzündeki hal kara.
Firkati:
Yaprak gibi titriyor bak yüz sarı,
Sarılara baka baka göz sarı,
Bir arıyam dolandığım düz sarı,
Kovanımı kurduğum şu dal kara.
Reyhani:
Yar doldurmuş bardakları yemyeşil,
Çiçek sarmış konakları yemyeşil,
Bahçesinde yaprakları yemyeşil,
Daha henüz kınalanmış el kara.
Firkati:
Elma kızarmamış, nar da yemyeşil,
Baharda bahçede geçen dem yeşil,
Sabır atındaki kutlu gem yeşil,
Vurduğu taş yanar, çelik nal kara.
Reyhani:
Reyhani’yim yük yükledim az mavi,
Deniz gördüm dalga sustu düz mavi,
Nazlı yarin yüzün gördüm göz mavi,
Bırakıp da gideceğim yol kara.
Firkati:
Firkati gör, bulut mavi, gök mavi,
Mavi suyu yerden emen kök mavi,
Şu cihanda tutulduğum tek mavi,
Mavileri bulandıran sel kara.
Aşık Reyhani’ye, Yetik Ozan Aşık Firkati’ye rahmetlerle..