Atalara Tapma Kültü, Ecdatperestlik Üzerine

Ömer AĞAÇLI

Konuya şöyle girmek istiyorum. 21. Yüzyıla ulaştığımız zaman diliminde, yaklaşık bin yıllık müslümanlık tecrübesine rağmen, hala İslam dininin insan hayatıyla ilgili boyutunda ( itikat alanında) temel özellikleri konusunda bilgi eksikliği içinde olduğumuz bir gerçektir. Bu alandaki bilgi eksikliğinin inananlar arasında zaman zaman gerginlik ve tatsızlığa neden olduğu da bir gerçektir.

Bu makale kapsamında, bu alndaki bilgi eksikliği ve yanlış itikatlardan biri de geçmişe takılma, geçmişten aklı ve ruhu kurtaramama yani atalara tapma kültü üzerine kimi şeyler söylemek istiyorum. Çünkü bugün yaşayanlar üzerinde atalara tapma kültü, geçmişi idealize etme, yüceltme anlayışı çok baskındır. Adeta insanlar geçmişe yakayı kaptırmış ve bir türlü savrulma içinde, bugünü ve geleceği sakatlamış durumdadırlar.

Önce dinin temel özellikleri üzerinde durmak ve oradan da atalara tapma takıntısı konusuna geçmek istiyorum.

İslam’da iman bireyseldir. Nitekim 18/29 ayette bu husus vurgulanır. 18/29 : “ İsyeyen iman etsin, isteyen inkar etsin.” Denilmektedir. Bu bağlamda şunları söylemek mümkündür. Vahiy akla gelmiştir. Akla yol göstermektedir. İnsan iman ve inkarı seçme serbestisine sahiptir. Yani İslam’da iman, hür bir iradenin fiilidir. İslam, dine inanmayı, bağlanmayı özgür irade, akıl, düşünce, kişisel seçim ve tercihe bırakmıştır ve vicdan hürriyetini esas almaktadır.

İslam’da din, bir tebliğ, öğüt ve yeniden hatırlatmadır.

34/28: “ Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.”

16/82: “ Ey Resulüm! Sana düşen sadece bir tebliğden ibarettir.”

88/21:” Öğüt ver, sen ancak öğüt verensin.”

88/23:” Onların üzerinde zorlaıcı değilsin.” Ve 2/256: “ Din de zorlama yoktur.” Yukarıdaki ayetlerde anlamlar çok açıktır. Din bir tebliğdir.. Din de zorlama yoktur. Allah, insanı akıl ve irade ile seçme serbestisini  hak olarak vermiştir.

İslam’da sorumluluk bireyseldir. 4/84 ayette:” Sen Allah yolunda çabala. Çünkü sem kendinden sorumlusun.” Hz. Peygamber’e sen görevini yap,tebliğ er, sen kendinden sorumlusun, denilmektedir. Buradan hareketle, peygamber’in bile sadece kendinden sorumlu tutulması; her insanın vahiy karşısında sorumluluklarının bireysel olduğu anlamı çıkmaktadır. Ve fakat inanan insanların sürekli geçmişe atıfta bulunması, geçmişe tutunması, hatta kendi soyunu yücelterek, onlara sığınması halleri içinde bulundukları da bir gerçektir. Bu hallere atalara tapma kültü, ecdatperestlik deniliyor ki bu haller Kur’an’dan asla onay alamaz. 2/141 ve 2/134 ayetlerde bu hususlar açıkca belirtilmiştir:

“Onlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız size, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.”

Anladığım kadarıyla, Kur’an’da Allah, varlığın işleyiş kanunlarına göre akla yol gösteriyor. Vahiy, akla gelmiştir. Kur’an  insanın aklını doğru işleterek, doğru bilgilere ulaşarak doğru yolda olmasını, doğru yaşamasını istemektedir. Kur’an hazır hiç bir bilgi vermez. Aklın doğru işletilebilmesi için bilginin prensiplerini vermektedir. Nitekim 2/242 ayette bu husus açıkça belirtilir. “ Allah, aklınızı doğru kullanabilmeniz için ilkelerini size böyle açıklamaktadır.” Ve  53/9 : “ İnsana çalışmasının dışında bir karşılık yoktur.” Denilmektedir.

İnsanın çalışmasının dışında bir karşılığın olmaması, her insanın bireysel olarak sorumlu olduğu anlamına gelmektedir.

74/38: “ Her nefis kendi kazandığından hesaba çekilecektir.”

35/4:” Allah, her insanı yaptıklarıyla cezalandırır.”

35/18:” Hiç kimse bir başkasının günahını yüklenmez.”

4/62: “ İnsanların başına gelen musibetler, kendi yaptıklarının sonucudur.”

Yukarıdaki ayetlerin anlamı çok açıktır. Her insan, Allah katında nefsi ile tek başınadır. Her insan yapıp etmelerinden bireysel olarak sorumludur. ALLAH HİÇ KİMSEYE ATALARINDAN SORMAYACAKTIR. ATALARI KİM OLURSA OLSUN…İnsan hem din hem de hukuk açısından bireysel olarak sorumludur. Kimse kimsenin yerine hesap vermeyecektir. Atalarına,geçmişine tapanlar ile putlara tapanlar arasında fark yoktur. Atalara sığınma, onlarla övünme, onları yüceltme kimsye bir fayda sağlamayacaktır.

Yazar
Ömer AĞAÇLI

Aksaray doğumlu, Ankara Devlet Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu. Daha sonra işletme masteri yaptı. Kamu da çalıştı... Emlak Kredi Bankası’nda mühendislik, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde imar başkanlı... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen