“Bugün Arap birliğindeki yirmi iki üyenin on tanesinin bayrağında kullanılan renk ve şeritlerin fikir babası Mark Sykes’dır. O, Picot ile birlikte sadece sınırları çizmemiş aynı zamanda o sınırlarda kullanılacak bayrakların ilk şeklini de çizmiştir. Sykes-Picot’ya konu olmayan bölgelerdeki bayraklarda ay- yıldızın muhafaza edilmesi bu rivayeti güçlü kılmaktadır. Nitekim Mısır bayrağında bile 1958 yılına kadar hilâl ve yıldız varlığını sürdürmüştür.
(…) Bu kıssa kulağımıza küpe olsun. Bütün Müslümanları temsil eden Osmanlı mirası ay-yıldızlı bayrağımızı emperyalizme karşı koruyan ve Türkiye’ye devreden Milli Mücadele önderlerimizi daima hayırla ve rahmetle analım.”
*****
Hasan ÖZTÜRK
Bilmem farkında mısınız? Birileri milletin aklıyla, izanıyla feci şekilde alay ediyor. Belki de daha fazlasıyla meşguller.
“Bunu nasıl yapıyorlar” sorusuna döneceğim ama önce “İyi de neden bu kadar teşneyiz” sorusunun peşine düşmek isterim.
Neden teşneyiz sorusunun bendeki cevabını şimdilik, “Çünkü, hala kutuplaşma üzerinden güç devşirenler ve kontrol mekanizmalarını çalıştıranlar var. Varlıklarını o kutuplaşma üzerinden devam ettirenler var” diyerek kapatayım.
TOPLUMU KUTUPLAŞTIRICI EYLEM VE FİİLLER PEŞPEŞE NASIL GELİR?
Bir bakıyorsunuz, “Andımız” ile ilgili 5 yıldır karar vermeyen Danıştay, hopp bir günde karar veriyor. Bir bakıyorsunuz, bir aklı evvel “Sıra Türkçe ezana da gelecek” diyor.
Bir bakıyorsunuz bir başkası, “Türkçe’nin önemini anlatayım” derken, narkozdan uyananın haletiruhiyesiyle bilinçaltını dışa vurup rol çalıyor. “Türkçe ezan niye okunmuyor” diye soruyor.
Bir bakıyorsunuz, 10 Kasım törenlerin tam da saygı duruşu esnasında bir acayip kız, “Bu kıyamdır” diyerek yüksek sesle bir çıkış yapıyor.
Bir bakıyorsunuz, sesini yükselten kız, “Atatürk’ün manevi şahsına hakaretten” tutuklanıyor.
Bir bakıyorsunuz, sosyal medya ikiye bölünüyor. Kimi henüz neyin ne olduğunu anlamadan safını seçiyor.
EY İSLAMCI KARDEŞİM, ‘ATATÜRK İLAH DEĞİLDİR’ TİVİTİNİ EN ÇOK PAYLAŞAN HESAP FLORİDALI ÇIKTI N’ABER?
Kızdan yana olanlar sözüm ona dindarlıklarının, kutsallarının, inandıkları değerlerin gereğini yerine getirip, “Atatürk ilah değildir” hactekine destek yağdırıyor.
Kimi tutuklanan kızın karşısında konumlanıp, alenen dine, diyanete, kutsal bildiklerimize saydırıyor.
Hakaret yağdırıyor.
Bir anda sosyal medya üzerinden millet, “Atatürk ilah değildir” diyenlerle, “Atatürk bizim her şeyimizdir” diyenler şeklinde ortadan ikiye yarılıyor.
Fitne kazanı fokurduyor.
Bu aşamada, “gerçek ne”, “kim neyi savunuyor”, “kim için ne kutsal”, “kutsal olana saygı” filan unutuluyor.
Olanlar oluyor.
Burada bir duralım..!
Biraz serinkanlı olalım. Ve kendimizi şöyle biraz yukarı çekip olup bitene bir daha bakalım.
Önce size bir bilgi:
Bilginin kaynağı Ülke TV İstihbarat Şefi Mustafa Yıldız. Yıldız dün öğle saatlerinde odama geldi ve “Atatürk ilah değildir” başlığıyla sosyal medyada açılan hacteki en çok paylaşan ve destek veren hesapları incelediğini söyledi.
Sonuç şaşırtıcı!
Ya da aslında çok bildiğimiz bir gerçek.
“Atatürk ilah değildir” hactekinde kullanılan en büyük hesap, @TNWconference hesabı. Hesabın bulunduğu yer, Florida, USA.
Tamı tamına, 469 kez “Atatürk ilah değildir” hactekini tivitlemiş, 10481 kullanıcı görmüş!
Şaşırdık mı? Hayır.
Peki hesap, gerçek bir hesap mı? Hayır!
ZOKAYI NEDEN BU KADAR KOLAY YUTUYORUZ?
Kendisini, “İslamcı, muhafazakâr, dindar” diye tanımlayan yüzlerce insan, bu ve benzeri hesaplarla maniple edildi. Ve Edirne’de tutuklanan kız üzerinden, “Atatürk tartışması” sosyal medya üzerinden toplumu ikiye yardı!
Hızını alamayan kimi arkadaşlar, “Ben de Atatürk ilah değildir diyorum, gelin beni de tutuklayın” filan demeye başladı.
Aslında, maksat hâsıl olmuş oldu. Atatürk ve dindarlık üzerinden toplumu yarmak isteyenler amaçlarına ulaştı. Buna bilip bilmeden destek olanlar oldu. Bir de çok profesyonelce sosyal medyayı yönetenler oldu.
Devam edelim.
KURŞUN: MİLLİ MÜCADELE ÖNDERLERİMİZİ HAYIRLA ANALIM
Dün Yeni Şafak’ta Zekeriya Kurşun hoca çok güzel bir yazı yayımladı. Yazının başlığı, “Yüzyıl sonra Ortadoğu’da sınırlar ve bayraklar”
Yazının konusu, Birinci Dünya Savaşı sonrası dağılan Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde kurulan devletlerin sınırları ve bayraklarındaki işaretler.
Bakın yazının sonunda ne diyor Zekeriya Kurşun,
“Bugün Arap birliğindeki yirmi iki üyenin on tanesinin bayrağında kullanılan renk ve şeritlerin fikir babası Mark Sykes’dır. O, Picot ile birlikte sadece sınırları çizmemiş aynı zamanda o sınırlarda kullanılacak bayrakların ilk şeklini de çizmiştir. Sykes-Picot’ya konu olmayan bölgelerdeki bayraklarda ay- yıldızın muhafaza edilmesi bu rivayeti güçlü kılmaktadır. Nitekim Mısır bayrağında bile 1958 yılına kadar hilâl ve yıldız varlığını sürdürmüştür.
(…) Bu kıssa kulağımıza küpe olsun. Bütün Müslümanları temsil eden Osmanlı mirası ay-yıldızlı bayrağımızı emperyalizme karşı koruyan ve Türkiye’ye devreden Milli Mücadele önderlerimizi daima hayırla ve rahmetle analım.” (Yeni Şafak 12.11.2018)
Zekeriya Kurşun’un son cümlesi anahtar cümlemizdir. Bu memlekette cumhuriyet projesi tutmuştur. Kurucu iradeyle dindarların bir sorunu yoktur. Mustafa Kemal Atatürk kimsenin tekelinde değildir ve bu milletin ortak değeridir.
Onun üzerinden, dindarlarla, laikleri karşı karşıya getirme projesi tamamen dış kaynaklı bir projedir.
“Atatürk ilah değildir” tamam da onu ölüm yıl dönümünde bir şekilde ananlar da gavur değildir!
Bilmem anlatabiliyor muyum?
—————————————
Kaynak:
https://www.yenisafak.com/yazarlar/hasanozturk/ataturk-ilah-degildir-tamam-da-2048095