Ermenistan, Azerbaycan’dan petrol ve doğal gaz almak suretiyle enerji tedarikinde çeşitlendirmeyi artırabilir. Türkiye-Azerbaycan ve Gürcistan arasındaki bölgesel iş birliğine Ermenistan’ın da katılmasıyla, Laçin Koridoru rahatça kullanılabileceği gibi, bu dört ülke için de kazan kazan formülü sağlanmış olacaktır.
*****
Prof. Dr. Celalettin YAVUZ[i]
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 kuvvetindeki “Asrın felaketi” depremlerin 11 ili vurmasıyla birlikte Türk milleti başlangıçta tek yürek halinde depremzedelerin yardımına koştu. Milli birlik ve beraberlik açısından arzu edilmeyen bir kutuplaşmanın yaklaşan genel seçimler sebebiyle tavan yaptığı bir dönemde yüce Türk milletinin davranışı her türlü övgünün üzerindeydi. Türkiye’de insanların kendi vatandaşlarına, eş ve dostlarına karşı yardımlaşmada bulunması ve destek vermesi aslında beklenmeyen bir durum da değildir. Buna karşılık sadece yurt içinden değil, yurt dışından da 100’ün üzerinde ülkeden bu felakete derman olabilmek maksadıyla “karınca, kararınca” denilerek kurtarma ekipleri gönderildi. Bu yardımlar, barınma ihtiyacını giderecek konteyner konut, çadır, battaniye, kıyafet ve açılan kampanyalar ile maddi yardımlarla desteklenmeye devam etmektedir. Yüce Türk milleti, evvelce kendisinin küresel çapta yaptığı benzer desteklerin karşılığını bu zor dönemde görmekten müteşekkirdir.
Bu ülkeler içerisinde Yunanistan gibi ilişkilerin oldukça hassas olduğu bir ülke daha var: Ermenistan! Ermenistan da deprem haberiyle birlikte komşusuna yardıma koşan ilk ülkelerdendi.
FUTBOL DİPLOMASİSİ
Türkiye, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra yeni kurulan diğer ülkelerde olduğu gibi, 21 Eylül 1991’de bağımsızlığını ilan eden Ermenistan’ı üç ay sonra Aralık 1991’de tanıdı. Hatta bu yeni ve komşu ülkenin uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla bütünleşmesi için çaba gösterdi. Kendi fikri olan Karadeniz İşbirliği Teşkilatı’na (KEİT) kurucu üye olarak davet etti. Ancak 1992-1993 döneminde Ermenistan’ın, Azerbaycan’a ait özerk Dağlık-Karabağ bölgesinin ayrılıkçı hareketlerine destek verip ardından Dağlık Karabağ ve çevresindeki Azerbaycan topraklarını işgal etmeye başlamasıyla ilişkiler gerildi. “Birinci Dağlık-Karabağ Savaşı” da denilen bu çatışmalar sırasında Azerbaycan toprağı Kelbecer’in Ermeniler tarafından işgali üzerine, kardeş ülke Azerbaycan’a destek maksadıyla Ermenistan’la sınır kapılarını kapattı.
2008 yılında “Futbol Diplomasisi” adıyla nitelenen bir yakınlaşma başlar gibi oldu. İki ülkenin futbol milli takımlarının maçlarını izlemek üzere iki ülkenin cumhurbaşkanları karşılıklı ziyarette bulundular. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın diplomatik çabaları ve aracılığıyla 2009 sonbaharında iki ülke dışişleri bakanı arasında, sınır kapılarının açılmasını da öngören Zürih Protokolü imzalandı. Ancak Ermenistan Anayasa Mahkemesi, anılan protokole kısıtlayıcı hükümler getiren bir karar alınca, bu yakınlaşma girişimi akamete uğradı. Önce protokolü askıya aldığını bildiren Ermenistan, Şubat 2015’te protokolü parlamentodan çekti, Mart 2018’de de hükümsüz olduğunu ilan etti.
Ermenistan’ın bu tutumu bir bakıma Türkiye-Azerbaycan ilişkileri açısından yerinde olmuştur. Zira Dağlık Karabağ ve etrafındaki 7 rayon (ilçe) uluslararası hukuka aykırı olarak Ermenistan işgalinde iken ve BM kararına rağmen işgal devam ederken Türkiye’nin Ermenistan’la uzlaşması Azerbaycan açısından kabul edilebilir değildi.
KURDA EMANET EDİLMİŞ KUZU
Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgali üzerine BM’ye ilaveten Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesinde “Minsk Grubu” adıyla sözde sorunu çözecek bir grup kuruldu. Türkiye’nin de üyesi bulunduğu bu grubun eş başkanları ise Rusya, Fransa ve ABD idi. Her üç ülke de Azerbaycan’a nazaran Ermenistan’a çok daha yakındılar. ABD ve Fransa’daki Ermeni diasporaları, hükümetleri etkileyebilecek derecede etkili iken, Rusya’daki yönetim de Paşinyan’dan önceki ve çoğunluğu “Dağlık Karabağlı” Ermeni devlet adamları ile Ermeni generallere yakındılar. Bir bakıma Minsk Grubu eş başkanları karşısında Azerbaycan’ın durumu; “Kurda emanet edilmiş kuzu” gibiydi. Dolayısıyla Minsk Grubu’nun oluşturulduğu 1993 yılından Eylül 2020’ye kadar, Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çıkması konusunda elle tutulabilir hiçbir adım atılamadı.
ERİVAN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ
Bu süre zarfında Ermeni askerlerinin taciz atışları sonucu Azerbaycan askerleri ile işgal topraklarındaki Ermeni askerler arasında çatışmalar da sıkça yaşandı. Bunlardan 27 Eylül 2020’de çıkan çatışmayı takiben Azerbaycan çok yönlü bir harekatı başlattı ve 8 Kasım 2020’de, Rusya’nın müdahalesi sonucunda kalıcı ateşkes imzalandı. İkinci Dağlık Karabağ Savaşı adı da verilen bu son kapsamlı çatışma, İsrail ağırlıklı silahlanan ve özellikle Türkiye’den gönderilen İHA/SİHA’ların etkili olarak kullanılması sonucu Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlandı. Azerbaycan askerleri özerk “Dağlık Karabağ”daki Suşa şehrini ele geçirmiş, devamında bölgeyi tamamen kontrol altına alacak iken Rusya’nın müdahalesi sonucu savaşı kesmek mecburiyetinde kaldılar.
Rusya’nın garantörlüğünde Azerbaycan-Ermenistan arasında imzalanan ateşkese göre Birinci Dağlık Karabağ Savaşı’nda kaybedilen 7 rayonun büyük bir kısmı ele geçirilmiş, işgal altındaki bölgelerin de Ermenilerce terk edilmesi karara bağlanmıştı. Bu 10 Kasım 2020 bildirisinde belirtilen Ermeni askerlerinin Karabağ’dan çekilmesi yükümlülüğüne uyulmadığı ve konu Azerbaycan tarafından defalarca hem Ermenistan hem de Rusya nezdinde gündeme getirilmesine rağmen hala gerçekleşmedi. Son olarak Rusya Savunma Bakanlığı Ermeni askerlerinin Haziran 2022 sonuna kadar çekileceği sözü vermesine rağmen durum değişmedi. Aslında aradan geçen bunca sürede Rusya’nın Ermenistan’ı ikna için zorlamadığı da açıkça görülebilmektedir.
10 Kasım 2020 mutabakatının 9. maddesinde belirtilen ulaşım koridorlarıyla ilgili önemli bir husus şöyledir: “Bölgedeki tüm ekonomi ve ulaşım bağlantıları açılacaktır. Ermenistan Cumhuriyeti; insanların, araçların ve malların her iki yönde engelsiz hareketini organize etmek için Azerbaycan Cumhuriyeti’nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım bağlantılarının güvenliğini garanti eder.” Bu ifadelere dayanarak Azerbaycan’la Türkiye’ye sınır komşusu Nahçıvan arasında açılması planlanan Zengezur Koridoru konusunda Ermenistan hala ayak diremektedir. Azerbaycan, anılan ulaşım koridorunun hayata geçirilebilmesi maksadıyla kendi topraklarında kara ve demiryolu projelerini başlatmasına rağmen, ayak direyen Ermenistan’a en önemli desteği güney komşusu İran vermektedir.
İran, Zengezur Koridoru’nu devre dışı bırakmak maksadıyla Ermenistan üzerinden Gürcistan’a, oradan Karadeniz’e ulaşacak alternatif bir “Kuzey Koridoru” projesini başlatmıştır. Ayrıca, projelenen Zengezur Koridoru’na yakın Ermenistan’ın Kapan şehrinde Aralık 2022 sonlarına doğru başkonsolosluk açarken, İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan’ın “İran, Ermenistan’ın güvenliğini bölgenin güvenliği olarak görmektedir. Politikamız, Ermenistan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermektir!” sözleri düşündürücüdür. 30 milyona yakın Güney Azerbaycan Türkü’nün yaşadığı İran, bu sözleriyle açıkça Azerbaycan-Ermenistan geriliminde tarafını “Ermenistan” olarak belli etmektedir.
OTUZ BEŞ YIL ARADAN SONRA AÇILAN SINIR KAPISI
İkinci Dağlık Karabağ Savaşı sonrası yumuşayan siyasi konjonktür gereği Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkiler kademeli şekilde normalleşmeye ve “önkoşulsuz” olarak doğrudan diyaloga başlandı. İki ülke arasındaki ilişkilerin koordinasyonu için Türkiye’den Büyükelçi Serdar Kılıç, Ermenistan’dan ise Milli Meclis Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan “Türkiye-Ermenistan Normalleşme Özel Temsilcileri” adıyla görevlendirildiler. Bu temasların sonucunda Şubat 2022 başlarından itibaren havayoluyla doğrudan uçuşlar başladı. Keza Temmuz 2022 başlarında da sınırın üçüncü ülke vatandaşlarına açılması ile iki ülke arasında havayoluyla kargo ticareti kararı alındı. Bu normalleşme süreciyle Türkiye, “güven arttırıcı önlemlerin” artışıyla birlikte bölgesel ilişkilerin kademeli bir şekilde gelişmesi için gayretlerini yoğunlaştırdı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerle birlikte 1988 yılından beri kapalı olan Alican Sınır Kapısı, 35 yıl aradan sonra Ermenistan’a ait destek ve yardım malzemesini taşıyan 5 TIR’ın geçişi için 11 Şubat 2023’de açıldı. Asrın felaketi sonrası Ermenistan Cumhurbaşkanı Vaagn Haçaturyan, sosyal medya üzerinden taziye ve destek mesajı yayınlarken, Ermenistan Ulusal Meclis Başkanı Alen Simonyan da benzer bir mesajı yayınladı. Depremlerin ertesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da depremlerde hayatını kaybedenler için taziye ve yaralılar için şifa dileğinde bulundu.
1988 yılında Ermenistan’da yaşanan depremin ardından Türkiye Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti’ne yardım ve destek göndermişti. Bu kez Ermenistan’ın desteği kendi iç kamuoyunda eleştirilince Ermenistan’ın Türkiye-Ermenistan Normalleşme Özel Temsilcisi Rubinyan, 13 Şubat’ta bir Ermeni TV kanalına, “Biliyorsunuz Ermenistan-Türkiye ilişkileri 100 yıldır çok karışık ve sorunlarla dolu. Ancak ülkelerimiz komşu ve bir insani felaket karşısında Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin şimdiki veya geçmişteki durumundan bağımsız olarak komşular birbirine yardım etmeli” şeklinde bir barış mesajı verdi. Ancak bu mesajlar halen icraata dökülememektedir. Daha 5 Mart 2023 sabahı Dağlık Karabağ’a yasadışı sevkiyat yapan Ermenilerle çıkan çatışmada iki Azerbaycan askeri şehit oldu. Azerbaycan-Ermenistan gerilimi bu şekilde devam ederse Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin gelişebileceğini söyleyebilmek mümkün değildir.
İLİŞKİLER NASIL GELİŞİR?
İkinci Dağlık Karabağ Savaşı öncesinde 2018’de Ermenistan’da Sokak gösterileri ve “Kadife Devrimler” sonucu Rusya’ya rağmen Paşinyan iktidar oldu. Bu sebeple Rusya uzun bir süre savaşa müdahale etmemişti. Ne zaman ki Azerbaycan Dağlık-Karabağ’ın tamamını ele geçirecek stratejik üstünlüğe sahip oldu, o zaman devreye girerek ateşkese mecbur etti. Bu tutumuyla Rusya, ABD ve Fransa’ya olduğu gibi Paşinyan’a da “Burada Rusya’sız olmaz!” mesajı vermek istedi. Nitekim savaş sonrası Paşinyan öncesinin “Rusya yanlısı” kesim Paşinyan’ın istifasını isteyen aleyhte bir hava estirdiler. Buna rağmen Paşinyan seçimleri kazandı. Ama Rusya ile hâlâ pek çok pürüz de devam ediyor.
Son dönemde Ermenistan’a en büyük ilgiyi gösteren ve destekleyen ülke konumundaki İran’a ABD ve AB yaptırımları hala devam etmektedir. Ermenistan’ın ateşkes hükümlerine uymadığını sıkça dile getiren Azerbaycan’ın ise İsrail’le yıllardan beri çok iyi ilişkileri var. Geçen yıl içerisinde Türkiye-İsrail yakınlaşması dikkate alındığında, Güney Kafkaslarda bölge denklemini değiştirecek gelişmelerde hem İsrail’in hem de bölgede İran’ın Azerbaycan’la gerilim yaşayarak dolaylı şekilde Türkiye’yi de ilgilendirdiği ve halen Batı’nın İran ile Rusya karşıtlığı dikkate alındığında, Azerbaycan ile iyi ilişkilere sahip İsrail’in, Washington üzerindeki etkisi de Erivan için kolaylaştırıcı etkiye sahip olabilir.
Ermenistan’ın Batı ile yakınlaşmasında Türkiye ile sınır kapılarının varlığı, bu ülkeyle Batı’yı karayolu ve demiryolu bağlantılarıyla perçinleyebilir. Ancak Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri düzelmeden kapıların açılması da beklenmemelidir. Ermenistan, Azerbaycan’dan petrol ve doğalgaz almak suretiyle enerji tedarikinde çeşitlendirmeyi arttırabilir. Türkiye-Azerbaycan ve Gürcistan arasındaki bölgesel iş birliğine Ermenistan’ın da katılmasıyla, Laçin Koridoru rahatça kullanılabileceği gibi, bu dört ülke için de kazan kazan formülü sağlanmış olacaktır.
—————————————————–
Kaynak:
https://www.yenisafak.com/dusunce-gunlugu/azerbaycan-ermenistan-gerilimi-nasil-cozulur-4517824
***
[i] Güvenlik Politikaları Uzmanı