1930 yılında Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde doğdu. İlköğrenimini memleketinde yaptı. Adana Düziçi Köy Enstitüsü’nde okudu. Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nden mezun oldu. Kahramanmaraş’taki sağlık kuruluşlarında sağlık memuru olarak çalıştı. 1982’de emekli oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde yazdı. Kahramanmaraş’ta Dolunay dergisini çıkardı. Her yıl düzenlenen ‘Dolunay Şiir Şöleni’ni başlattı. Beyaz Dilekçe adlı şiiriyle Türkiye Diyanet Vakfı Münacaat Yarışmasında birincilik kazandı. Şairin bundan başka ödülleri de var.
ESERLERİ
Mevsimler ve Ötesi, Seyran, Sevgi Turnaları, Ay Şafağı Çok Çiçek, Kar Sesi, Zaman Bir Beyaz Türküdür, ilk Yazda, Bir Çift Beyaz Kartal, Menzil, Uzaklara Türkü, Beyaz Dilekçe, Leyl ü Nehar Aşk, Şiir Burcunda Çocuk ve Dolunay Şiir Güldestesi.
ŞİİRLERİ
Leyl Ü Nehar Aşk
Hiç bulut yoktu ortalıkta birden peydah oldular
Serinlikle birlikte içime bir korku düştü
Dedim, menzile ulaşacaksan geç kalma acele tut
Sonra sellerle kapaklanırsın yere yüzüstü
Hani hasat sonrası tarlalardan topladıkları başakları
Yuvalarına nasıl kımıl kımıl taşırlarsa karıncalar
Ben de senin sevgini taşıdım yüreğimin doruklarında
Damıtılmış bir ömür boyu leyl ü nehar
Vakit gurûp vaktidir rüzgârsa hoyrat esiyor
Bir vâha görünmüyor ıhtı ıhacak deven
Yıldızlara bakıp bakıp ahkâm kesiyor
Kendi dikenleriyle taçlanan yorgun keven
Sor şu yol kenarındaki meyvesiz karaağaçlara
Kaç yolcu geçmiştir bu yollardan senden önce
Şu çeşme, şu ören, şu döşek tanıklık etsin
Aşk nedir, edeb’i erkânı nice
Alazsız, dumansız bir yangının ortasındayım
Sesim daha içimdeyken kavrulup dökülüyor
Yakınından geçseler bütün kuşlar kül olur
Yanan binam kerpiç kerpiç sökülüyor
Seni sevdiğimi yine gururla haykırıyorum işte
Gemi azıya alarak kişneyip kaçan ufuklara
Alnınızdaki beyazlık, ayaklarınızdaki seki benim sevgimdir
Benim sevgilimdir yeni besteler yapan sonsuzluklara
Alaca Karanlığında Aşk Yokuşunun
Bulutlar dağlarda örgütleniyor
Yırtılan göklerin gazabından korkuyorum.
Zaman çentik çentik tükeniyor
Çaresizliğin azabından korkuyorum.
Yârin adıyla ıslatıyorum dudaklarımı
Yüreğimde renk renk çiçekler açıyor.
Bir yâr ki yüzünü saklar haramdan
Süzülür prizmamdan al, yeşil, mor.
Cuma günleri gibi en uzun yağmur saçlı
Hasret kokar, sıla kokar, sevgi kokar.
Kabımla kapçığımla ülfeti yoktur
Bakınca daima özüme bakar.
Bir çakır doğandır aşkın sıtması
Geyikler koşuşur damarlarımda.
Körelmiş tırnaklarını rüzgârla sivriltir dağlar
Biraz daha viranız her yitik baharda.
Bulutlar dağlarda örgütleniyor
Dağlardan, çığlardan, sellerden korkuyorum.
Ölü denizlere hicreti anlatmak zor
Aldığını vermeyen yıllardan korkuyorum.
En arkalarda kalmış topal bir bulut
Vadimizin üzerinden seke seke geçip gitti.
Çengelsiz bir türküyle seslendim arkasından
Filim oracıkta bitti…
Aşk Mektubu VIII
Ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim
Hizmetim sanadır ey tacidarım
Canı bir emanet bilir taşırım
Bir ırmak delirir geceleri
Bir yıldız kayar ötelerden
Bir bulut geçer Ay’ın önüne
Birden üşürüm
Ve seni daha çok düşünürüm
———-Kokunu en sevdiğim güle veriyorsun! …
Hangi şekle dönüşürsen dönüş
Hangi kılığa girersen gir
Bilirim ne kadar gerçeksin, ne kadar düş
Gönlüm bir şahindir takarım peşine
Bulur seni saklandığın yerde
Tutar elinden – eteğinden
Bana getirir
———-Sen kendini kolay ele veriyorsun! …
Sarmal bir sevdayla yaşarken aynalar derbendinde
Bir Aslıhan oluyorsun, bir Leylâ
Beni de mahkûm ediyorsun değişim sürecine
Bir Kerem oluyorum, bir Mecnûn
Dağlara, çöllere vuruyor içimdeki vâveylâ
Firar ettiğimi bilmiyor bölüğüm
Kırık gönlümde kırk düğüm
———-Adımı dile veriyorsun! …
İçimde ebedî bir sürgünlüğü yaşarım
Hangi gezegende insem rastlarım izine
Dişlerim beyaz kirazlar gibi hep birden sızlar
Ve gülümserim dişçinin elindeki demir kerpetene
Biraz daha fazla bakabilmek için yüzüne
Bir kaya yuvarlanır boşluğa
Kimse bir anlam veremez bendeki hoşluğa
———-Sense yakıp külümü yele veriyorsun! …
Ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim
Terhis olsam gidecek bir yerim yok
Yüreğimden başka silah taşımam
Bütün adresleri iptal ettim
Benim senden özge gerçek yârim yok
Bir hakkuşu öter geceleri
Aşk, mektup yazmaya zorlar beni
———-Sense yeri – göğü sele veriyorsun! …
Bir Çift Beyaz Kartal
Hangi yayla yeşil, nerde keklik çok
Gel seninle orda olalım çocuk.
Kayalar, kayalar…
Sırt sırta vermiş;
Kimi yeni mürit, kimisi ermiş.
Otlar dalgalansın biz yürüdükçe
Sular düze insin kar eridikçe,
Gün burnunda bana mavi mavi gül;
Ağız-burun lâle, kaş ve göz sümbül.
Doruklardan doruklara sekelim,
Bir elim göklerde, sende bir elim;
İkimizin yüreciği bir atsın,
Bizi gören bin katarak anlatsın,
Hangi yayla karlı, nerde çiçek çok
Gel seninle orda olalım çocuk.
Bulutlar, bulutlar iç-içe girmiş
Bulutlar ki göğe perdeler germiş;
Çiğdem devşirelim, çiçek biçelim
Susayınca hep ezgiler içelim
Batmasın eline bir gül dikeni
Sen hep beni kolla, bense hep seni
Çıkıp yükseklerden taş bırakalım,
Kopan sese, kalkan toza bakalım,
Tavşanlar ürkerken bu gürültüden
Kaçan tavşanlara ıslıklar çal sen.
Hangi yayla yüce, nerde kavga yok
Gel seninle orda olalım çocuk;
İster Maraş olsun, ister Erzincan,
Sonsuzluk düşüne set değil mekân,
Başın omzumda, omuzum gökte
Ölüm bir ak çiçek bu özgürlükte,
Yaşamaksa bir ışık cümbüşüdür,
Çağıl çağıl akan sevgi düşüdür.
Hani gökyüzünün toy vakti olur,
Kaynaşırlar yıldızlar bulgur bulgur;
En uzak nereyse ora gidelim,
Bulutları yara yara gidelim.
Hangi yayla serin, nerde bühtan yok,
Gel seninle orda uçalım çocuk.
Meşeler, ardıçlar, çamlar yan yana
Biz kanat çırpınca dursun divana.
Bir çift beyaz kartal, hey bu da nesi?
Diyerek şaşırsın çobanın hepsi;
İlk kez görüyoruz desin görenler,
Bütün oymaklarda dolaşsın haber.
Keşiş dağlarından görünsün İstanbul,
Bütün dağ gölleri ışırken pul pul.
Güzel dost, ey hüzne âşina yürek,
Gel gidelim keklik gibi sekerek.
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırır beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadîm Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
– Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Yürek Bir Kırmızı Güldür Seninle
Güzel duygular yeşerip
Gök tatlı yemişler verince
Gönül kanatlarını gerince
Gördüklerine gösterip
“Bu hal ne hâldir? ” diye
“Bu yol ne yoldur? ” diye
Soramazsın ki…
Sen bayramlar kadar
Canlı ve güzelsin
Bazen yanık bir türkü
Bazen gazelsin
Can masmavi bir göldür
Yürek bir kırmızı güldür seninle
İstesen de istemesen de
Koparamazsın ki…
Ellerin bir çift beyaz kuş
Tanımıyor ki dur durak
Gönlümde pervaza durmuş
“Gel! ” demişse dostun sana,
“Git! ” demişse deli yürek
Bağlasalar da yerinde
Duramazsın ki…
Sen bayramlar kadar canlı,
Has bahçelerden güzelsin
İp nerde inceliverse
Daha sağlam bağlar sesin
Sen hep özümde özelsin
Yürek bir kırmızı güldür seninle
İstesen de istemesen de
Ayıramazsın ki…
Yukarıdaki metin kısmen http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=798 sayfasından alınmıştır.