Ayşe SAMİHA
Demokrasi ve İnsan Haklarına Avrupa Darbesi
1 Ekim 2017 târihinde, İspanya’da gerçekleşen “Katalonya’nın Bağımsızlık Referandumu” ardındaki gelişmeler, bu gelişmelere dâir Avrupa’nın tepkisizliği “Acabâ, Avrupa yeni oluşumlara mı gebe?” sorusuyla birlikte pek çok soru işâretini de berâberinde getirmiştir.
“Katalan Bağımsızlık Referandumu, Avrupa’da başlayan bir çözülmenin başlangıcını mı oluşturuyor acabâ?” Refâh düzeyleri üst seviyede olan Katalanlar, artık kendi başına ayakları üzerinde durmak istiyorlar. Bağımsız olmak istemelerinin sebebi refâh düzeylerinin iyi olması mı, yoksa târihe baktığımızda İspanyollarca azledilen ve de katledilip yok edilen Katalan ecdâdının torunlarının İspanya hâkimiyetinde asırlarca kalmasına bir son vermek düşüncesi ve isteği mi? Bir bakıma milliyetçilik rüzgârı mı? Bunu zaman gösterecek.
İngiltere’nin Avrupa birliğinden elini eteğini çekmesi ile Avrupa Birliği zemininde oluşan deprem bir çatlağa sebep olmuştur. Büyük depremleri tâkip eden müteakip artçıllar olur. Acaba şimdilerde Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde farklı grupların bağımsızlık isteği artçılları mı yaşanacak? Malûmunuz, hâl-i hâzırda iç problemler yaşayan Belçika’dan ayrılmak isteyecek Flemenkler, Almanya’dan ayrılmak isteyecek Bavyera Bölgesi, İngiltere’den bağımsızlığını almak isteyecek İskoçlar ile bu oluşumu tâkib edecek pek çok gelişmeye gebe mi acabâ Avrupa?
Katalanlar’ın bağımsızlık referandumu sırasında İspanyol Hükûmeti’nce gönderilen 10 bin kişilik polis ve asker birliklerinin, yaklaşık 900 kişinin yaralanmasına sebep olması ve Avrupa Birliği’nin ve dahî medyasının da konu ile ilgili sessizliği, bütün dikkatleri üzerlerinde toplamıştır. Malûmunuz, Katalanların bağımsızlık referandumu sırasında İspanyol polisi ve ordusu müdâhale etti ve yüzlerce insan yaralandı. İspanya Kralı Altıncı Filip, İspanya tarafını tutarak Katalanlara abâ altından sopa gösterdi, haksız olduklarını ve kaanûna aykırı davrandıklarını söyledi. Tüm bunlar İspanya’da olurken, Avrupa Birliği, bu gelişmeler hakkında: “Bu, İspanya’nın mes’elesidir ve bizi ilgilendirmez.” dedi. Buraya kadar her şey tamam. Ancak demokratik yollarla yapılan Katalan oylaması Avrupa için pek mühim olan “Demokrasi” ye zarar vermedi mi? “İnsan hakları” ihlâl edilmedi mi acabâ? Neden sustular?
Bu bağımsızlık oylamasının evvelinde 25 Eylül 2017 târihinde bir bağımsızlık referandumu daha yapıldı dünyâda; Irak’ın Kuzeyinde Kürtlerin bağımsızlığı için. Katalan bağımsızlığının ülkedeki huzûru ve armoniyi bozacağını yazan Avrupa basını, aynı sebeple oy kullanan Kürtler için destekleyici makaleler yayımladılar. Hiçbir Avrupa ülkesi bölgenin demografik yapısı ve Türkmen varlığından bahsetmedi ve de bahsetmiyor. Aksine Birinci Dünya Savaşı’ndan beri Kürtlerin yoğunlukta bulunduğundan bahsediyorlar… Bugün bizler biliyoruz ki, Türkmenler yurtlarından zorla göç ettiriliyorlar, nüfûs kayıtları yok ediliyor, bölgedeki terör grupları da Avrupa’dan ve Amerika’dan aldıkları destek ile emperyalizm uşaklığı rollerini çok iyi yürütüyorlar.
2000’in başlarında bir uçak yolculuğum sırasında açtığım Vogue adlı bir Fransız kadın dergisinin orta sayfasında, Türkiye’deki kadın teröristlerden “Dağlardaki özgürlük savaşçısı kadınlar” diye bahsediyorlardı. Avrupa basını ayrılıkçı Kürtlere en başından beri her türlü basın, yayın organı ve dahî silâh temini yardımlarını esirgememiştir. Bugün güney sınırımıza çok yakın bir mevkideki YPG teröristlerine Amerika’nın tırlar dolusu gönderdiği silâhların, yarın bize çevrilmeyeceğinin hiçbir garantisi de yok!
Basque bölgesinde konuşlanan silâhlı ETA örgütü, 2011 yılında silâhlara vedâ dedi. Bu örgüt, bugünkü barışçıl ayrılma referandumunun ilk oluşumudur ve bugün bağımsızlık mücadelesini silâhla değil, referandum ile yapmak istemektedirler. Bu gelişmeye ayrılıkçı ve armoniyi bozar diyen Avrupa basını, Türkiye’de oluşmuş ayrılıkçı etnik grupların partisini her fırsatta televizyon kanallarında ve gazete köşelerinde överek anlatmışlardır ve el’ân anlatmaktadırlar.
Geçen Pazar demokratik yollar ile haklarını arayan insanların yaralanmasına yol açan İspanyol polisi ve ordusu elbette kendince vazîfesini yapmıştır. Ama Avrupa basını “İnsan hakları” ve “Demokrasi” nâraları atmamıştır. Türkiye’deki insan hakları konusu bir zamanlar gezi olayları sırasında ne kadar da Avrupa basınının gündeminde idi… İspanya polisi Katalanlara saldırdığında hiçbir Avrupa gazetesi insan hakları ihlâlinden dem vurmadı, bunu altını çizerek hep birlikte gördük.
25 Eylül’de Barzani liderliğinde yapılan seçim, bölgede uzun zamandır bağımsız olmayı bekleyen Kürtlerin hakkı imiş gibi ifâdelerle anlatıldı Avrupa basınınca, konu elbette petrole bağlandı. Bölgede bir günde, uluslararası pazarcıları olan 600 bin varil petrolün Irak-Türkiye boru hattından Akdeniz terminallerine ulaştırıldığını yazarken şu yorum da dikkatlerimizden kaçmıyor: “Etrâfı şüpheli ve güvensiz ülkelerle çevrili devletsiz insanlar için bu çok büyük bir başarı.” Şüpheli ülkelerden biri de “Türkiye” Batı için!
Şimdi manşetlerde “Katalonya bağımsız olacak mı?” sorusu gezerken Katalonya Özerk Yönetim Hükûmeti’nin Başkanı Carles Puigdemont, İspanyol silâhlı kuvvetlerinin müdâhalesine dâir: “Bu gelişmeler Türkiye’de olsa idi elinizden geleni ardına koymaz, polisi askeri eleştirirdiniz. Beni hayâl kırıklığına uğratan şey, AB’de gelişmiş olan bu olayda silâhlı kuvvetlerin tutumu neden sert bir şekilde eleştirilmiyor? Avrupa halkının temel özgürlük hakları ihlâl edildi. Ancak Avrupa Birliği’nden bir şey gelmiyor. Aynısı Türkiye, Polonya veya Macaristan’da olsa buna karşı öfke oldukça büyük olurdu.” Çok yakın bir zamanda Türkiye’de polisin müdahalesine Avrupa Birliği, Avrupa ülkeleri, Avrupa basını ve de sosyal medyası “İnsan hakları ve demokrasi” adına topyekün savaş açmıştı. Doğru ya da yanlış kısmını tartışmıyorum, ancak Avrupa’nın takındığı tavır farklılığı dikkate alınması gereken bir durumdur.
Geçen hafta İspanya’da olan gelişmeler ile “Demokrasi” ve “İnsan hakları” terimlerinin Avrupa Birliği tarafından bir kez daha ırzına geçilmesine hep birlikte tanık olduk.
Gelecek günler bakalım neler gösterecek. Gelişmelere kendi çıkarlarına göre tavır koyup tepki ya da tepkisizlik sunan Avrupa, mevcut olabilecek artçıllar oluşurken “Demokrasi ve insan hakları” terimleri hangi raflarda, hangi dillerde olacak? Hep birlikte göreceğiz.
Kaynaklar
http://www.bbc.com/news/world-europe-41517569
http://www.bbc.com/news/world-europe-41466619