Nuri GÜRGÜR
ABD Başkanı Trump’ın Twitter mesajında “Kürt’lere saldırırlarsa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederiz” diyerek açıkça tehdit etmesi uluslarası diplomaside benzeri pek ender görülen ağır bir skandaldır. Trump’ın küstah, kibirli, megolaman saldırgan bir kişiliğinin olduğu, kararsızlığı, avamiliği biliniyordu ama bu defaki ifadeleriyle edepsizlik çizgisinde kendisini bile aşmış oldu.
Dünyada sanayi, teknoloji ve bilimsel kapasite açısından ilk sırada yer alan, dünyanın en iyi on üniversitesinden dördünün sahibi bir ülkenin başkanının bu derece vasıfsız, kişiliksiz, lümpen biri olması Amerikan toplumunda hastalıklı bir damarın, yapısal bir sorunun bulunduğunu gösteriyor.
Trump’ın çekilme kararı konusunda güvenlik birimleriyle, dışişleri ve Pentagon’la sorunlarının bulunduğu sır değil. Washington‘da YPG/PKK’yı güvenilir bir müttefik sayan, bu terör örgütü üzerinden Suriye’de bir Kürt devleti kurmak için çalışan asker ve sivil güvenlik birimleri evanjelik siyonistler ve Yahudi lobisi karşısında Trump’ın farklı bir politika izlemesi, istese de mümkün değil. Bolton ve Pompeo’ un geçen hafta, Türkiye’nin YPG/PKK’ya yapmaya hazırlandığı operasyona karşı oldukları anlamındaki açıklamaları yeterli görülmemiş olacak ki Trump bu skandal ifadeleri kullandı.
Böylesine çirkin ve galiz bir dilin, zaten pamuk ipliğine bağlı Türkiye-ABD ilişkilerinde onarılmaz bir yara açacağını, diken üstünde duran bölgesel dengelerin alt üst olacağını, Washington‘dakiler ya görmüyorlar ya da Türkiye’nin bu tehditler üzerine geri adım atıp tampon bölge projelerine razı olacağını düşünüyorlar. Bu tavırlarıyla ABD’nin kesinlikle güvenilir bir muhatap olmadığını, her an bir oyun yapabileceğini göstermiş oluyorlar.
Türkiye bütün bu gerçekleri görüp değerlendirerek, sadece kendi gücüne ve imkanlarına güvenmesi gerektiğinin bilincinde olarak politikalarını oluşturup yoluna devam edecektir.