“İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyesi Alman asıllı Prof. Naumark ile bir kısım talebesi Boğaziçi’nde geziye çıkarlar. Talebelerden biri Prof. Naumark’a şu soruyu sorar: ‘’ Avrupa bizi neden sevmez? ‘’ Prof. Naumark şu cevabı verir: ‘’ Çok samimi olarak itiraf edeyim ki, Avrupalı Türkleri sevmez ve sevmesi de mümkün değildir! Asırlardır kilisenin Türk ve İslam düşmanlığı Hıristiyanların hücrelerine sinmiştir. Sebeplerine gelince’’, diyerek sıralar, okuyun!
- Müslüman olduğunuz için sevmez. Ama faraza laik şöyle dursun, Hıristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam eder.
- Sizler farkında değilsiniz ama onlar şu gerçeğin farkındadırlar: Tarihten Türk çıkarılırsa tarih kalmaz. Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıksa, bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir.
- Avrupa’nın pazarı idiniz. Şimdi Avrupa’yı Pazar yapmaya başladınız.
- En az 400 yıl Avrupa’da sırtımızda ve ensemizde at koşturdunuz.
- Selçuklular Anadolu’yu, Osmanlılar ise Avrupa ve Balkanları Haçlı ordusuna mezar ettiler.
- Sizi silah ile yenemeyenler, sizleri kendilerine benzeterek hâkimiyet sağladılar.
- Selçuklu ve bilhassa Osmanlı, İslamiyet uğruna her şeyini feda etmeseydiler, İslamiyet bugün belki sadece Hicaz’da varlığını devam ettirirdi. Kaldı ki Vehabiliği kuranlar da, İngiliz Dominyon Bakanlığının adamlarıdır. Batı her yerde İslamiyet’i, sapık inançlara kanalize etti. Ama Osmanlı, Asr-ı Saadet’i devam ettirdi.
- Kilise size kin kusmaktadır. Ve sebebi yukarıdadır.
- Ben Türkiye’ye geldiğimde iki üniversiteniz vardı, şimdi 19 üniversite var.( O tarihte öyle idi şimdi ise çok daha fazla.)
- Sizler, gerçek hüviyetinize döndüğünüz an Avrupa’nın refahı ve medeniyeti yıkılır.
- Yine sizler, Avrupa’nın tarihi düşmanısınız ve daima düşman olarak kalacaksınız.”(1)
Alman Prof.Dr. Naumark açık açık söylemiş , “barışsever” sözde insan sevgisiyle dolu Avrupalının iki yüzlülüğünü ortaya koymuş. Avrupalı “Müslüman olduğunuz için sevmez. Ama faraza laik şöyle dursun, Hıristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam eder.” Avrupalının bizi sevmemesi için önünde iki set var, birisi bizim Müslüman oluşumuz, ikincisi ise dünyaya Türk olarak gelişimiz. Sözün özü önce kıblemizi değiştireceğiz, sonra da Türk adını silip atacağız. Gerçi içimizde Avrupa severler, Müslümanlık ve Türklükten nefret eden yaratıklar yok değil. Türkü İslam’dan koparıp madde yığını bir duruma getirmek isteyenler, İslam kelimesini duyduğu zaman ödü kopan, hemen “ irticacı, yobaz” damgasını vuranlar yok değil. Hele Türk dendiği zaman “ kaba-saba bir yaratık” hayal eden zavallılar, Avrupalı oldukları zaman “ kaba-saba” olmaktan kurtulacaklarını zanneden insan azmanları da türemiştir içimizde. Ama bu zavallı yaratıklar bilmezler ki; Avrupalı bize her zaman düşman olarak bakmaya devam edecektir, hem de Hıristiyan dinini kabul etsek de. Ama bunu Alman anlıyor da biz anlamıyoruz.
Avrupa maceramızda Avrupalı olamayacağımızı, Avrupalı olmayı kurtuluş olarak görenlere karşılık, bu macerayı “ bir gaflet” olarak görenlerde vardı. Bakınız Semiha AYVERDİ ne diyor:
“Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarının bir kısmı Avrupa ortalarına kadar yayılmış olduğu halde batı, Osmanlıyı kendinden kabul etmemekte idi. Amma asıl acı olan, bizzat Türk aydınlarının gafletleri idi. Onlar değil miydiler ki Türk’ün Asyalılığını kabul etmeyi ve bunun benimsetilmesini âdeta bir vahşet ve iptidaîlik gibi görerek hiç düşünmeden Avrupalı olmak hayranlığında ümit ve kurtuluş buluyorlardı.”(2)
Asya’dan kaçış, ama Avrupa’ya yamanma… Avrupalının ise bizleri kabul etmemesi tarihi bir hesaplaşmanın sonucu olduğunu, Avrupalıların bizlerden intikam almak istemelerinden kaynaklanmaktadır. İntikam alırken de münevverlerimizin “kendilerini küçülterek” hareket etmeleri batılıların sadistçe duygularını kabartmış olmalı. Semiha AYVERDİ’ye kulak verelim yine:
“Belki batının asıl korktuğu, uzak şarktan gelerek bir ideal uğruna can feda eden, o gâh Selçuklu gâh Osmanlı adları ile cihana adalet, nizam, musâvat ve efendilik dersi vermiş Türk idi. Öyle ki batı hemen ondan korkuyor hem de onun bir adım ileri gitmemesi için elinden gelen her türlü fesat ve fitnelerle onu parçalamak yolunu tutmuş bulunuyordu.
Ama ne hazin ki işte Türk münevveri bunu bilmediği için, batıya yanaşarak, boyun eğmek yolunda, kendini küçülttükçe küçültüyor”(3)
Ne diyelim münevverlerimiz kendi özünden koparsa olacağı buydu demek geçiyor içimden. Alman bizim Avrupalı olamayacağımızı söylüyor da ama anlayan, dinleyen kim? Bilge Kaan’ın “Türk titre ve kendine dön” demekten başka bir şey gelmiyor aklıma.
Dipnotlar
(1) Erdoğan ASLIYÜCE, Türk Tarihinde Yazılmayanlar, sh 131-132, Yesevi Yayıncılık
(2)- Samiha AYVERDİ, Kaybolan Anahtar, sh.91, Kubbealtı Neşriyat
(3) Samiha AYVERDİ, Kaybolan Anahtar, sh.91, Kubbealtı Neşriyat,