Bazı Akademik Tezlere Dâir

Akademik tezlerin ilmî ciddiyeti, derinliği, meseleleri ele almadaki titizlik her geçen gün azalıyor. Bazı doktora tezleri tam bir döküntü hâlinde…

Burada şunu belirtmek gerekir: emek harcanmış, çilesi çekilmiş ve gerçekten değerli ve ilmi tezler bu yazının hedefi değildir. Burada bahsettiğim husus artık gayr-ı ilmî bir hâle gelen akademik camianın tez diye ortaya koyduğu sözde çalışmalardır. Bu tezleri yazan kadar bunlara danışmanlık (?) yapan hocalar ve jüri heyetleri de mevcut durumdan ve başarısızlıktan sorumludur.

Çalıştığım konularla ilgili tezleri takip ediyorum. Yayınlanmışsa internet yoluyla temin ediyorum. Şunu fark ettim ki, özellikle Türk halk edebiyatı sahasında yapılan tezlerde ciddî sıkıntılar var.

Geçtiğimiz sene bir doçentin yayınlarken telef ettiği bir menakıb hakkında yazdığım tenkit yazısını bir sebepten dolayı buraya koymuştum. Hiç kimse açıp da bunun yayınladığı kitaptaki yavelere ve düzmecelere bakma zahmetine girmedi … başka bir ülkede olsa öyle bir yayın sebebiyle doktorası bile elinden alınabilirdi. Üniversite ne yaptı? bunu aldı, profesör yaptı. Biz de bunun çalıştığı yerden bir sürü hasım edindik…

Entelektüel hiçbir sıfatı olmayan kişiler buralarda hoca. Bunların üniversiteye aldıkları veya aldırdıkları da kendilerinden daha düşük kalitede oluyor.

Üniversiteler böyle böyle batıyor.

Çoğu üniversite ciddî bilimsel faaliyetlerle değil, torpille sülalesini devletin kadrolarına istedikleri gibi yerleştiren kişilerle gündeme geliyor.

Ne diyelim! elbette devletimiz bunları biliyordur.

Benim bu heriflerle şahsî hiçbir derdim yoktur. Ülkemin geleceğini düşünüyorum. Ortalıkta doçent ve profesör diye gezinen bilimsel hiçbir yeterliliği olmayan bir sürü kişi var. Yazdıkları tezler, üniversitedeki yükselmeleri(!) tam bir şaibe…

Üniversitelerden, bu kadar bütçe ayrılan bu kurumlardan ciddî bilimsel faaliyetler, ülke meselelerine çözüm arayışları, gençlerimizin buralarda en iyi şekillerde yetiştirilmesini beklemek hepimizin hakkı.

Böyle değilse buralar ne işe yarar ki…

Birilerinin istediği gibi at koşturmasına, kadrolaşmasına, devleti söğüşlemesine ve ülkenin istikbâline darbe vurmasına yarar o zaman…

Meydanı kendilerinin zanneden bir akademik zihniyet hâkim ortalığa. Kalite dipte, ahlak derseniz yerlerde, kibir budalası sayısız kişi. Dedikodu yapmaktan ilim yapmaya vakitleri kalmayan hocalar.

Sonuç hepimizin bilip gördüğü gibi…

Tezlerini bu alanda oluşmuş sektöre para karşılığı yazdıranlar bile var. İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Bu bile üniversiteleri batırmaya tek başına yeter…

Bunlara ne olacağını sanırım yakın gelecekte göreceğiz.

Üniversiteler kaliteli ve değerli insanların yetiştiği değil, belli grupların kadrolaştığı yerler oldu. Çoğunun ülkemize hiçbir faydası yok. Ülke, bu kamburu sırtında daha fazla taşımaz. Kanaatimce bu iş, toplu bir temizlik yapılacak zamana doğru hızla ilerliyor.

Üniversitelerde tenkit kültür olarak yerleşememiş. Dolayısıyla bilimsel bir manzara da görünmüyor buralarda.

Akademisyen demek bilim adamı demek değil artık. Bu kavram bizde sıradan bir memurluğu karşılıyor.

Türkiye’deki üniversiteler kaliteli insanlar yetiştiremiyor.

Bunları yayınlanmış bir Dr. tezini okurken yazıyorum. Söylemeye pek gerek yok ama maalesef bu da ilmî bir çalışma olamamış.

Biraz daha seyredelim bakalım…

Yazar
Yasin ŞEN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen