Odgurmuş: Bazı insanlar vardır, kendilerini biraz farklı görürler, bir takım bilgilere haizmiş gibi davranırlar. Bu bildiğini sandıkları bilgileri de fazla açıklamadan taksit taksit söyleyerek kendilerini önemli addederler.
Ögdülmüş: Evet kardeşim; Öyle kimseler kendilerince bildikleri yine bazı şeyleri herkesin de bilme ihtimalinin olmadığını düşünerek özel bilgiler sahibiymiş gibi davranırlar. Sohbet edersiniz, sohbet sırasında önceden duymadığınız bazı konulardan bahsedilir ve siz ona sorarsınız; “bu konuyu biraz açıklar mısınız, bu konu bana biraz başka türlü gibi geliyor” dersiniz. Karşınızda bulunan muhatabınız bir takım esrarengiz bilgiler vakıfmış edasıyla “iş bildiğin gibi değil“, “sizin bilmediğiniz başka konular var” diyerek olayı daha da bilinmez ve esrarengiz hale getirirler. Tabii siz konu hakkında daha da meraklanır ve işin aslını öğrenmek istersiniz. Peş peşe sorular dilinizin ucuna gelir. Durumu ve olayı anlamaya çalışırsınız.
“İş bildiğin gibi değil” diyorsun, Peki ne demek yani,
“Ben o konuyu bilmiyor muyum, benim bildiğim o konuyu benim bilmediğimi mi söylüyorsunuz. Ve o konunun benim bildiğimden farklı olduğunu mu belirtiyorsunuz?”.
“Peki, benim bildiğim gibi olmayan konu sizin bildiğiniz gibi mi?”
“Siz bu bilgiyi nereden aldınız? Sizin bu bilginizin doğruluğu nereden belli… Sizin kaynağınız doğrulardan bahsederken benim bilgi kaynaklarım hep yanlışlardan mı bahsediyor? Peki, bu neden böyle? Konu sizin işinize, fikir yapınıza uygun olduğu için mi sizin bildiğiniz gibi olabiliyor?”
“Sizin fikirlerinize, düşüncelerinize uygun olan şey bana uymayabilir veya uymuyordur?”
“Diyelim ben o işi iyi bilmiyorum, O zaman siz söyleyin o bilmediklerimi, anlatın açıklayın ben de bileyim ve o iş benimde bildiğim gibi bir iş olsun. Esrarengiz havalara girmeyin, önemli yerlerden bilgiler almış bir bilgiç gibi davranmayın, beni bilmez sanmayın, beni aptal yerine koymayın, biraz söyleyin bakalım, bildiğiniz bir şey varsa açıklayın da biz de bilelim, biz de bilgi sahibi olalım. Kendi bilgilerimizle karşılaştıralım biz de görelim.”
“Belki de sizin bildikleriniz benim bildiklerimdir. Nereden biliyorsunuz ve bana bilgiçlik taslıyorsunuz. Sizin bildikleriniz belki de benim bildiklerimle örtüşebilir. Açıklayın bir bakalım. Bizim de bir eksiğimiz olabilir. Anlayalım, ya da anlatın bakalım, ikna edin.”
“O zaman neden iş bildiğim gibi değil?”
“Siz en iyisi beni bana bırakın. Bu iş benim açımdan, benim bildiğim gibi olsun. Sizin açınızdan da sizin bildiğiniz gibi olsun. “İş bildiğiniz gibi değil” diyerek sanki bir şeyler biliyormuş gibi işi esrarengiz bir havaya sokmayın.”
Odgurmuş: Ne kadar güzel sorular sordunuz. Bana soracak soru bırakmadınız. Karşıdaki fikirlere de saygı duymak lazım değil mi?
Ögdülmüş: Aklımıza gelen ve aklıselim sahibi her insanın biraz düşünmekle sorabileceği ve açıklanmasını beklediği konular genellikle açıklanmaz. Merak edilen sorulan sorular bazen havada kalır. Karşıdaki muhatabın derdi sizi aydınlatmak, sizin bilgi sahibi olmanızı sağlamak olmadığı için, o merak edilenleri açıklayıp yorumlamak yerine daha da bilinmezlere atarak sizin daha çok meraklanmanızı sağlama yolunu seçerler. Elbette normal olanı açıklayıcı olmak ve karşıda bulunan kişinin hem ikna olması hem de bilgilenmesi için esrarengiz bilgiler sahibiymiş gibi davranmamak gerekir. Hatta makul olmak ve öyle davranmak gerekir, karşıdakini aptal, kendini akıllı sanmak yanlış bir tutumdur. O zaman karşıdaki şöyle derse daha makul olur: “Bu konu bana göre böyle, ben böyle düşünüyorum. Ama sizin fikriniz de ayrı olabilir” deyin.
“Sizin fikriniz size, benim fikrim bana, sizin fikirlerinizin benden üstünlüğü nedir ki? Kendinizi bilgiçlik pozlarına sokuyorsunuz. Sizin fikirleriniz size uygun benim fikirlerim ise bana uygun.”
İnsanlar en doğru bilgi ve fikirlerin kendilerinde olduğunu sanırlar ve bu fikirlerinin doğruluğundan emin olarak davranırlar. İnsanın kendinden emin olması elbette iyi bir davranıştır fakat her zaman bir yanılma payı bırakmak gerekir. Her fikrin ve düşüncenin yanlış olma ihtimali vardır. Yanılma ve hata yapma konusuna açık olmak gerekir. Ya da “benim fikir ve kanaatlerim en azından bu gün için doğrudur, yarın yeni bilgilerle bu kanaatlerimiz ve doğru bildiklerimiz değişebilir” diye düşünmek lazımdır…
Pek kimsenin okumadığı, sosyal medyada elde ettikleri bir takım köşelerde bir şeyler karalayan-yazan ve bilgiçlik taslayarak, esrarengiz bilgilere haizmiş gibi büyük iddialar ileri sürerek yazdıkları şeyleri gerçekmiş gibi sunan insanlar bir gün yanıldıklarını görürler. Kendilerini okuyup takip eden küçük bir gurup ta meydana getirebilirler. Ellerinden bir iş gelmeyen ve meydana gelen gelişme ve olayları bilinmezlere, esrarengiz güçlere yükleme eğiliminde olan insanlarda bu gibi insanları ilgi ile takip ediyor olabilirler.
Sözün Özü:
Eğil salkım söğüt eğil,
“İş bildiğin gibi değil,”
Benim gibi düşünmezsen;
Bu seninki fikir değil…
…
Odgurmış (1): Kanaat – Akıbet- Afiyet
Ögdülmiş (2): Akıl – Ululuk
Kadim Kitabımız olan “Kutadgu Bilig” de geçen iki şahsiyet: