Ben bilirdim ki,
Meçhul zamanlarda terkedilen bir besteydi o,
Sözleri unutulmuştu, sesi gitmişti, yoktu yankısı…
Çaresiz anıların yitik sevda masalıydı
Ve… Artık hazan gülümsemelerinin deryasında sadakaydı.
Bilirdim ben,
Harap gönlü sır alemlerinin nur ilahisini unutmuştu,
Renkleri unutmuştu, şafakları gözlemeyi de.
Zaman yaralı bir ceylandı,
An şaşkın bir boşluk,
Yorgun mekan durgun akan suydu mecbur geçilen.
Ben bilirdim ki,
Hayat, öylesine adımlamaktı kara talih yolunu,
Adımlamak, bitkin ve umarsızca…
Nefes almak, kahır çöllerini yüklenmek,
Gülümsemek ay yüzlü bir hançerdi.
Ben bilirdim,
Suskun vakit ağıt yakardı , giderdi yıllar ağır ağır,
Yaşamak da zirvesi meçhul yalçın kaya…
O zaten ölesiye yalnızdı.
Yalnızdı yıldızlar gibi, ışık gibi, güneş gibi,
Unutmuştu başka âlemleri…
Bilirdim ki, Dostum Şu,
Girdaptı adımlarına yazılı yeryüzü, umutsuz yüreğinde ömrünün buruk tadı
Ve… Yanında fısıldaşan kararsız gölgeler,
Toprağın kara karnında kirli sırlar nöbetteyken,
Hasretlerin şahikası el çırpıyor,
Arzın göz bebekleri depremler geçiriyordu.
Dostum Şu,
Gidip gelmemek, gelip bulmamak şarkısı dudaklarındaydı,
Ama…
Giden neredeydi, neydi ufuklarda gözlenen?
Ya bekleyen kimdi suskun ilahilerle?
Ve…
Gebe evren ölüm sancılarındayken,
Kutlu doğum zikirle iç çekiyordu.
Derken… Dostum Şu,
Zamansızda bir kapı fısıldadı yavaşça,
Ümit kanat çırptı,
Hürriyet uykusundaydı katmerleşen gül
Gülümsedi aslın ta kendisi olan rüyaya.
Duyuldu yokluğun sinesinde hıçkırıklar,
Ötelerden merhamet yollara düşmüştü!
Ben bildim,
Düşler gerçek oluverdi, sevdalar hakikat,
Renkler dillendi , filizlendi sesler, şakıdı kutlu kelimeler,
Sırlar âleminden davet geldi hüzne,
Hüzün sonsuz bahar güzelliğiyle süsleniverdi.
Diz çökerken zaman, evrenler iğne deliğinden geçiyordu.
Ben ezelden bilirdim ki Dostum Şu,
O ilk sebebe sevdalıydı.
Artık aynaydı her şeye tek bir damla göz yaşı,
Sırlı deryalar da gizli mekan.
Ve…
Kutlu bir fısıltı duydu Dostum Şu:
Selamlar olsun o deryaya dalan hüzünlü ruhlara…
Suzan ÇATALOLUK