Bin Dokuz Yüz Elli Dokuz
On dört temmuz Türk’ü yakar
Bin dokuz yüz elli dokuz[1]
Molla barzan[2] ifrit akar
Bin dokuz yüz elli dokuz
Altın idi bir som gibi
Kerkük yanar bir mum gibi
Bakar Türk’e bir kum gibi
Bin dokuz yüz elli dokuz
Türk unutur olanları[3]
Türk’e düşman yalanları[4]
Kaybediyor kalanları
Bin dokuz yüz elli dokuz[5]
Destanların yazılmadı[6]
Göğe adın kazılmadı
Türk’e kefen[7] sarılmadı
Bin dokuz yüz elli dokuz
Biz Allah’tan korkanlarız
Sadıklarla varanlarız[8]
Masumlarla yaranlarız
Bin dokuz yüz elli dokuz
İsrail der Arz-ı Mevud[9]
İstemezdi bunu Davut[10]
Barzani[11]yle Türk’ü avut
Bin dokuz yüz elli dokuz
Özden anlat kim dost düşman[12]
Bir gün gelir anlar susan[13]
Kimmiş o gün kanlı kusan
Bin dokuz yüz elli dokuz
Saygılarımla
Hilmi ÖZDEN
[1] “Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor” Kur’an-ı Kerim, İbrahim Suresi 42. Ayet.
[2] 1959 yılunda Kerkük Türklerinin katliamcısı Mesut Barzani’nin babası Kızıl Molla Mustafa Barzani’(1903-1979)dir. (İsmindeki Molla din adamı algılanmamalıdır. Ruslar tarafından yetiştirilmiştir.
MOLLA MUSTAFA BARZANİ
13 Ocak 1946′da, SSCB desteği ile İran sınırları içinde kurulan “Kürt Mahabad Cumhuriyeti” kuruluşunda rol oynadı. SSCB’nin İran’dan çekilmesinden (Aralık 1946) sonra İran güçlerince sınırı üzerinden SSCB’ye kaçtı. Burada kaldığı yıllarda Moskovada öğrenim gördü. Mustafa Barzani liderliğindeki (KDP), 1957 Kongresi’nde Marksist-Leninist bir çizgi benimsediğini açıkladıysa da, esas olarak ırkçı bir örgüt olmaya devam etti. 1958 darbesinde Irak’a döndü. 1959 yılında Kerkük’te Molla Barzani’nin haydutları tarafından Türkler Katledildi. Eylül 1961′de ayaklandı ve peşmerge (ölüm öncüsü) denen gerilla kuvvetiyle Kuzey Irak’ın büyük bir bölümüne egemen oldu. Mart 1970′te Kürtlerin isteklerini kabul eden bir antlaşmanın imzalanması üzerine, silahlı mücadeleye son verdi. 1973 yılında Irak’ın Sovyetler Birliği’yle imzaladığı dostluk ve işbirliği antlaşmasından sonra Moskova’nın Barzani’ye verdiği destek giderek azaldı. ABD desteği ile savaştı. Sonra İran’a kaçtı. 1976′da ABD’ye ve orada öldü. SSCB’de eğitim gördüğü için Kızıl Molla olarak da anılır.
[3] “Sakın zulmedenlere dayanmayın, sonra ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” Kur’an-ı Kerim, Hûd Suresi /113.ayet
[4] Marksist Kürtçülerden PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi) Başkanı Kemal Burkay 1959 olaylarını “Anılar”ında şu parağrafla geçiştiriyordu: “1959 yılında Musul’da bir bölüm Türkmen’in katıldığı gerici ayaklanma patlak verdi ve Bağdat Hükümeti, Kürtlerin desteğiyle bunu bastırdı” (Kemal Burkay, “Anılar”, Belgeler, Cilt 1, Deng Yayınları, 2002.,s.110)
[5] 1959 Kerkük Katliamı şehitlerinden Atâ Hayrullah
[6] 1959 yılında savunmasız sivil Türklere reva görülen işkence ve öldürmelere sözde demokratik dünya ile Türkiye de Demokrat Parti Hükümeti sessiz kalmıştır. Katliamdan birkaç gün sonra Türkiye radyoları: “Kerkük’te vuku bulan olaylarda İngiliz kolonisinin bir zarar görmediği bildirilmektedir.” Irak Türkleri Kültür ve yardımlaşma derneği ile MTTB (Millî Türk talebe Birliği) katliamı tel’in etmek istemiş lâkin İstanbul valiliği hükümet emri ile müsaade vermemiştir. Bunun üzerine Irak Türkleri: “ Bizi öldüren düşman kurşunu değil fakat Türkiye’nin sükûtudur.” demiştir.
[7] 14 Temmuz 1958 yılında Irak’ta Monarşi devrilmiş General Kasım Cumhuriyet ilan etmiştir. Darbeden 3 ay sekiz gün sonra, 22 Ekim1958 de KDP (Kürdistan Devrim Partisi) başkanı Molla Mustafa Barzani, Türklerin yaşadığı Kerkük bölgesini adamlarıyla ziyaret ederken provokasyonlar olur. Süleymaniye’den Kerkük’e gelen Barzani ve beraberindeki bazı Komünist Kürt gruplar, Kerkük’te olaylar çıkarırlar. Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kerkük sokaklarında “sloganlar atarak, halkı tahrik ederler” KDP’li Komünist Kürtçü militanların “Kirkuk şari kurdane bader bıçi bigane” (Kerkük Kürt şehridir, yabancılar dışarı) sloganları ve ardından gazinolara saldırmaları, Kerkük Türkleri’nin iş yerlerini taşlamaları ve tahrip etmeleri üzerine Türkmenler de tepkilerini ortaya koymuştu. 14 Temmuz 1959 günü, General Kasım İhtilâlinin senesi devriyesinde Molla Mustafa Barzani’nin adamları Kerkük şehrinde Türkleri katletmeye başladılar. Molla Mustafa Barzani’nin oğlu, şimdiki KDP lideri olan Mesut Barzani de “Kerkük olayları” başlıklı bir yazıda dönemin KDP’sinin kullandığı suçlamaların aynısını yapıyordu. Oğul Barzani’ye göre de olayların sorumlusu babasına suikast girişiminde bulunmak isteyen “Turancılar”dı.
[8] “Ey imân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun” Kur’an-ı Kerim, Tevbe Suresi /119.Ayet
[9] TAHRİF EDİLMİŞ KİTAPLARA GÖRE ARZ-I MEV’UD
Arz-ı Mev’ud yani ‘Vaad Edilmiş Topraklar’ Tevrat’ın Çıkış 3:8 bölümünde yer alan ‘içinden süt ve bal akan topraklar’ ve ‘Kenan Diyarı’ ifadeleridir. Tahrif edilmiş bu kitaba göre Yahudilerin Tanrısı (!) (Yahova-Bu kabul Yahudilerindir-) Kenan Diyarı’nı bir zamanlar İsrailoğulları’na vermiş. Tahrif edilmiş İncil’in Sayılar 34:1-12 bölümünde bu topraklar güneyde Mısır Nehri, Zin Çölü, batıda Akdeniz, kuzeyde Hor Dağı, doğuda Ürdün (Şeria) Irmağı ve Lut Gölü ile sınırlıdır. Tevrat Tekvin 15:18’de ise “Aynı gün, Tanrı İbrahim’e ‘Senin soyundan gelenlere Mısır Nehri’nden Büyük Nehre, Fırat Nehri’ne kadar uzanan toprakları veriyorum’ diyerek bir antlaşma yaptı” der. Yine Çıkış, 23:31’de de Tanrı İsrailoğulları’na “Sınırlarınızı Kızıl Deniz’den Filistin Denizi’ne, çöllerden Fırat Irmağı’na kadar belirleyeceğim” der.
Theodor Herzl 1897 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde yapılan I. Dünya Siyonist Kongresi’nde yaptığı konuşmada; “Kuzey sınırlarımız Kapadokya’daki (Nevşehir çevresi) dağlara kadar dayanır. Güneyde de Süveyş Kanalı’na dayanır. Sloganımız David ve Salamon’un (Davud ve Süleyman) Filistin’i olacaktır” şeklindeki cümleleri unutulmamalıdır. İsrail’in Başbakanlarından Ben Gurion’un 1948’de İsrail devletini ilan ederken yaptığı konuşmada söylediği; “Filistin’in bugünkü haritası İngiliz manda yönetimi tarafından çizilmiştir. Yahudi halkının, gençlerimiz ve yetişkinlerimizin yeniden çizmesi gereken bir başka harita vardır ki, o da Nil’den Fırat’a kadar olan bölgeyi kapsamaktadır” sözleridir. 1974 yılında o dönemin İsrail Savunma Bakanı Ariel Sharon’un; “Türkiye de ilgi alanımız içindedir” ifadesi ile gerçek niyetlerini açıklamıştır.
[10] Hz. Davut (A S)
[11] İsrail açısından Irak Kürtleri ve Kürt yahudiler kavramı Jeostratejik ve Jeopolitik Menfaatleri açısından çok önemlidir. 1950’lerde “Ezra” ve Nehemya” operasyonları ile Kürt yahudilerin büyük bölümünü İsraile getirmiştir (180.000)Irak- İsrail politikasında önemli roller oynamaya devam etmektedirler. Molla Barzani ile Mossad Başkanı Meir Amit ve Savak Başkanı görüşmüş Kürtlere Silah sevkiyatı yapılmıştır.(1963) KDP’ye İsrail desteği sürmüş, 500.000 dolarlık mali yardım yapılmıştır. 1967 yılında Araplardan ele geçen silahlar KDP’ye verilmiştir. Türkiye’yi aldatma politikası güden İsrail 1985’de Özal’a PKK’ya karşı işbirliği teklif etmiştir. MİT müsteşarı Hiram Abbas 21 Ağustos 1990 tarihinde Özal’a sunduğu rapor PKK- İsrail işbirliğidir. İsrailin teolojik (dini) hedefleri Türkiye’nin parçalanıp, kukla bir Kürt Devleti kurulmasıdır.
[12] “eğer iman etmişseniz Allah’a güvenin” Kur’an-ı Kerim, Mâide suresi/23. Ayet
[13] “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” Hz. Muhammed (O’na Ashab-ı Güzine, Ehl-i Beytine Selam olsun)