Bir Büyük Şair
Bir ananın iki oğlu,
Bir ağacın iki qolu.
O da ulu, bu da ulu
Azərbaycan – Türkiyə .
Bahtiyar Vahapzade
Türk Dünyasının 20. Yüzyılda yetiştirdiği en büyük şairlerden birisi olan Bahtiyar Vahapzade’yi 13 Şubat 2009 günü kaybetmiştik… Vefatının 13. yıl dönümünde bu büyük şairi anlatarak anmak istedim…
Bahtiyar Vahapzade 16 Ağustos 1925 tarihinde Azerbaycan’ın kuzeyinde bulunan Şeki’de doğdu. Bakü’de orta öğrenimini tamamladı. İlk şiir kitabı “Menim Dostlarım”ı on dört yaşındayken yayımlayan Bahtiyar Vahapzade 1945 yılında Azerbaycan Yazarlar Birliği’ne kabul edildi. Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi’ni 1947 yılında bitirdi ve üniversitede asistan olarak kaldı. Takvimler 1950’yi gösterirken tüm Azerbaycan’ın tanıdığı bir şair olmuştu. Bir yandan da akademik kariyerini sürdürüyordu; 1951’de doktor, 1964’te doçent, 1965’te profesör oldu.
Şairliğinin ilk dönemlerinde daha çok sosyal ve ahlâkî konulu, sıradan insanların duygu ve düşünce dünyasından ilham alan şiirleriyle dikkati çekti. Baskı rejiminin yumuşaması ile 1960’lı yıllardan itibaren milli meseleleri önceleri soyut bir anlatımla, daha sonra da daha net olarak ifade ettiği şiirler yazdı.
1958’de yazdığı, ancak siyasî baskı yüzünden mahallî bir yayın organında yayımlatabildiği “Gülistan Poeması” isimli manzum hikâyesi ona büyük ün sağladı. Azerbaycan Türkleri’nin köklü tarihini, Azerbaycan’ın bütünlüğünü, hürriyet ve bağımsızlık özlemini cesaretle dile getirdiği bu manzume ülkede büyük yankılar uyandırdı.
Azerbaycan Komünist Partisi Merkezi Komitesi tarafından sorgulandı, 1962 yılında bir süre üniversitedeki görevinden uzaklaştırıldı. Bütün baskılara rağmen şiirlerinde sosyal ve siyasal olayların iç yüzünü, cemiyetteki haksızlık ve ahlâksızlıkları dolaylı biçimde anlatmaktan vazgeçmedi. Tüm baskı rejimlerindeki muhalif yazar ve şairlerin yaptığı soyut imgelerle de olsa söylemek istediklerini Azerbaycanlılara başarıyla ulaştırdı.
1980-1985 ve 1985-1990 yıllarında Azerbaycan Sovyet Cumhuriyetinde milletvekilliği yaptı. 2001’de Azerbaycan Bilimler Akademisi üyesi oldu.
Gorbaçov döneminde ortaya çıkan ve dünya gündemini de meşgul eden Karabağ meselesinde 17 Kasım – 4 Aralık 1988 tarihlerinde Bakü’de Âzatlık Meydanı’nda başlayan, büyük halk kitlelerinin katıldığı mitinglerde birçok aydın korkup susarken cesaretle düşüncelerini açıklayan, halka yol gösteren “aksakallar”ın ön safında Bahtiyar Vahapzade yer alıyordu.
Sovyet rejiminde yumuşamanın başlaması ve özellikle 1991’de Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından millî kimlik ve din anlayışının yeniden oluşturulması ve gelişmesinde önemli katkıları oldu. Şiirlerinde ve düz yazılarda Türklük, Türkiye-Azerbaycan kardeşliği ve Türk Birliği gibi konuları dile getirdi.
1991 yılından vefat ettiği 13 Şubat 2009 tarihine kadar milletvekili olarak görev yaptı.
Cenazesi tanınmış edebiyat, bilim ve sanat adamlarının mezarlarının yer aldığı Bakü’deki Fahri Hıyâban’a defnedildi.
Vahapzade’ye SSCB ve Azerbaycan Cumhuriyeti tarafından verilen madalya ve ödüller dışında Türkiye’deki pek çok STK tarafından da ödül verilmiştir, vefatından sonra adına “Uluslararası Bahtiyar Vahapzade Şiir Ödülü” ihdas edilmiştir.
40’ı aşkın şiir kitabı, 11 bilimsel kitap, 2 monografi, çeşitli piyesler ve yüzlerce makale yayınlayan Vahapzade’nin bazı eserleri:
Şiirleri: İnsan ve Zaman, Bir Ürekde Dört Fasıl, Kökler… Budaklar, Deniz, Sahil, Bir Baharın Karanguşu, Tan Yeri, Seçilmiş Eserleri, Açık Sohbet, Açılan Seherlere Selam, Payız Düşünceleri, Özümle Sohbet, Ahı, Dünya Fırlanır, Lirika, Nağıl-Heyat.
Tiyatro oyunları: Vicdan, Darağacı, Kızıl Elma, İkinci Ses, Yağışdan Sonra, Çzümüzden Keskin Kılıç, Yollara İz Düşür, Feryad .
Yazı Seçkileri: Sanatkâr ve Zaman, Vatan Ocağının İstisi, Derin Katlara Işık, Şenbe Gecesine Giden Yol.
Ondan bir şiirle yazımızı noktalayalım;
Men Türkem
Eslimi, neslimi tanıyıram men,
Garışıg deyilem, özümden hürkem.
Sen kimsen, sen nesen, özün bilersen,
Men ilk gaynaşımdan Türk oğlu Türkem!
Sübutdur, delildir, ağlın gıblesi,
Deyişe bilersen adımı ancag.
Canım çıhanadek gelbimin sesi,
Türkem – gerçeyini pıçıldayacag.
Oğuzdan töredim, Türk oğlu Türkem,
Poladdan kövreyem, demirden berkem.
Alçalda bilmezsen meni, anadan,
Men bu görkemimle dünyaya görkem.