“Türkiye genelinde uzun dönemler boyunca normal değerlerin altında devam eden yağışlar meteorolojik kuraklık olaylarının daha sık yaşanmasına neden olmaktadır. Gittikçe daha sık ve şiddetli yaşanan kurak dönemler ise tarımsal üretim, kentlerin su temini, yüzey ve yeraltı su kaynakları gibi alanlarda pek çok problem doğuracaktır.”
*****
Taha AKYOL
Siyasetin ağıza almadığı, vatandaşın da fazla sormadığı en büyük sorunlarımızdan biri Türkiye’nin hızla “su fakiri ülke” olmaya doğru sürüklenmesidir.
Sebep iklim değişikliği ve nüfus artışı.
Son 20 yılda hızlı nüfus artışı yüzünden kişi başına düşen su miktarı 4 bin metreküpten 1.346 metreküpe indi. Eğer etkili adımlar atılmazsa, 2030 yılındaki nüfus tahminlerine göre Türkiye “su fakiri ülke” olacak! (Bloomberg, 22 Mart 2022)
Kanal İstanbul yapılıp 3-5 milyon insan daha gelsin mi, ne dersiniz?!
Bu yaz hem sıcaktan bunalarak hem barajlarda suyun tükenmesini endişeyle izleyerek hem de tarım ürünlerindeki rekolte düşmesinin fiyatları daha hangi zirvelere çıkaracağından kaygılanarak su fakirliğini yaşıyoruz.
Bir de makro ekonomik dengelerimizin bozulmasını, yaşadığımız iktisadi krizi hatırlayınca önümüzdeki yıllara endişeyle bakıyorum.
ON YIL ÖNCEKİ PLAN
Bu iktidar zamanında 1 Temmuz 2013 günü, yani tam on yıl önce Meclis’te kanunlaştırılan “Onuncu Kalkınma Planı”da uzmanlar bakın ne yazmış:
“Ülkemizde mevcut su miktarı; artan talep, kuraklık ve su toplama havzalarındaki kirlenme sonucunda giderek ihtiyaçları karşılayamaz hale gelmektedir.” (Paragraf 1045)
Devamında, bürokratlar hükümetten “çölleşme ve kuraklıkla mücadele alanında hazırlanan strateji ve eylem planlarının etkin bir şekilde uygulanması, erozyonla mücadelenin etkinleştirilmesi, kirliliğin önlenmesi”ni istiyorlardı.
Neler yapılması gerektiğini de anlatıyorlardı:
“Su yönetimine ilişkin mevzuattaki eksiklik ve belirsizlikler giderilerek kurumların görev, yetki ve sorumlulukları netleştirilecek, su yönetimiyle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon geliştirilecektir. “ (Bkz. Paragraf 1046-1056)
Yine hep söylediğim, kurallar ve kurumlar meselesi…
KAMUYA BİLGİ VERMEK
Geçen on yılda su alanında bunlar yapıldı mı?
Cumhurbaşkanı bütün konuşmalarında propagandaya ağırlık veriyor. İhracat rekoru kırdığımızı söylerken ithalatta ve dış açıkta da rekor kırdığımızı es geçiyor. DPT’den gelen teknokrat CB Yardımcısı Cevdet Yılmaz su sorunu hakkında neler yapıldığını, önümüzdeki 5 yıl için nelerin planlandığını, ne kadar kaynak ayrıldığını anlatırsa aydınlanacağız, daha önemlisi bilinçlenmemize ciddi katkısı olacak.
Bir süredir bekliyorum; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun basın toplantısı yaparak kameraların önünde su krizini anlatmasını, tasarruf yöntemlerini ve kendilerinin aldıkları tedbirleri izah etmesini…
İSK’nin açıklamaları oldu. İmamoğlu da tweet mesajları yayınladı.
Merkezi ve mahalli idareler hem su tasarrufu konusunda kampanyalarla bizleri şuurlandırmalı hem ortak icraat yapmalıdır.
Çöl ortasında İsrail, suyu tasarruflu kullanmada başarılı bir örnektir.
Bütün Türkiye’de her gün her birinde yüzbinlerin su kullandığı büyük kamu tesisleri, AVM’lerdeki musluk ve klozetlerdeki su kullanımı ayarlanmadır. İstanbul Havaalanı bu konuda iyi bir örnektir.
KURAK YILLAR GELİYOR
Çörçil’in “bir damla kan, bir damla petrol” sözü Birinci Dünya Savaşı’nın adeta özetidir. Petrol keşfedilen Körfez’e sanayi devi Almanya inmesin diye İstanbul’u Ruslara vermişlerdi.
Dünya “bir damla kan, bir damla su” dönemine doğru gidiyor. Yoksul ülkelerden göçler çok daha hızlanacak.
Son yüzyıl içinde dünya nüfusu üç kat artarken su kaynaklarına olan talep yedi kat artmıştır Uzmanlar 1900’den bu yana Türkiye coğrafyasında kurak yıllar sekansının hızlandığını söylüyorlar.
2022’deki Uluslararası Coğrafya Sempozyumu’na tebliğ sunan akademisyenler Özlem Taşkın, Mehmet Somuncu ve Gökşen Çapar, kuraklıkla daha sık karşılaşacağımızı, daha çok problemlerle karşılaşacağımızı söylüyorlar, uyarıyorlar:
“Türkiye genelinde uzun dönemler boyunca normal değerlerin altında devam eden yağışlar meteorolojik kuraklık olaylarının daha sık yaşanmasına neden olmaktadır. Gittikçe daha sık ve şiddetli yaşanan kurak dönemler ise tarımsal üretim, kentlerin su temini, yüzey ve yeraltı su kaynakları gibi alanlarda pek çok problem doğuracaktır.”
Çözüm?.. Bilim, planlama, organisazyon, uygulama…
Keşke diyorum, bizde daha kuvvetli çevreci hareketler olsa da yetkilileri ikide bir ‘dürterek’ bu sorunu hep hatırlatsalar.
———————————————
Kaynak:
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/bir-damla-su-1597274