Milletimize karşı darbe teşebbüsü

 

Dün (15.07.2016), gece yarısına doğru garip bir darbe teşebbüsüne şâhit olduk.

Şu ana kadar vukû bulan gelişmelerden, bu garip darbe teşebbüsünün savuşturulduğu müşahede ediliyor.

Dileğimiz, tez zamanda sükûnetin sağlanması. Hiç bir vatandaşımızın zarar görmemiş olması en büyük temennimiz. Ancak, kan döküldüğü anlaşılıyor.

Bu garip darbe teşebbüsünün kimler tarafından gerçekleştirildiğini bilmiyoruz. Bu konuda yapılan spekûlasyonlara burada değinmek istemiyoruz. Muhtemelen, önümüzdeki günlerde daha sağlıklı yorumlar yapma imkânına sâhip olacağız.

Garip bir teşebbüs, dedik. Zira, teşebbüs sâhipleri başarısız olmak için sanki özel bir gayret içinde idiler.

Eski darbelerde neler yapıldığını hatırlıyoruz. TSK, emir komuta zinciri altında hareket etmiş; gece yarısı, sokaklar zâten boş vaziyette iken yollar tutulmuş, iletişim kanalları (TRT, gazeteler, haber ajansları vs.) kontrol altına alınmış, toplum liderleri ve siyâsetçiler tutuklanmışlar, böylece darbeye karşı toplumsal bir direniş oluşmasının önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınmıştı. Bu gece yaşananlar, gözü dönmüş bir gurubun acemice, aptalca, vicdansızca bir eylemi ile karşı karşıya olduğumuzu ortaya koyuyor.

Bu garip darbeye teşebbüs edenlerin hangi sâiklerle hareket ettiklerini bilmediğimiz gibi, başarısız olmak için özel bir çaba gösterip göstermediklerini de bilmiyoruz.

Devletin istihbarat kuruluşlarının böyle bir eylemi niçin önceden istihbar edemediklerini anlamakta da güçlük çekiyoruz.

Bu müessif olayı gerçekleştirenleri, bunları yönlendirenleri, kardeş kanı dökenleri, Mehmetçiğimizin eline kan bulaştıranları lânetliyoruz.

Türkiye’nin, bütün meselelerini hukûk ve demokrasi nizâmı çerçevesinde çözüme kavuşturması gerekir.

Demokrasi dışı yollar,  ülkemizin gündeminde aslâ olmamalıdır.

Bu garip darbe teşebbüsünün önümüzdeki dönemde önemli sonuçları olacaktır.

Bir süreden beri, ülkemiz ekonomide ─bilhassa turizmde─ yaşanan durgunluk, terör olayları, dış politikadaki yalpalamalar vb. gelişmeler yüzünden sıkıntılı bir dönem geçirmekte idi. Suriyeli mültecilere vatandaşlık verileceği yönündeki beyanlar, iktidar partisine oy veren vatandaşlarımızın bir kısmında dahi memnuniyetsizlik oluşturmuştu.

Kezâ, “fiîlî başkanlık” olarak adlandırılan uygulamalar, toplumun önemli bir kesiminde rahatsızlık uyandırdı; başkanlık sistemine geçilmesi yönündeki ısrarlar, toplumda yeterli desteği bulmadı.

Yüksek yargı konusunda yapılan düzenlemeler, demokratik nizâmın önemli kurumlarından olan “güçler ayrılığı” ilkesinin zaafa uğrayacağı yönündeki endişeleri artırdı.

Bütün bu hususlar, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve hükûmet kanadının ısrarla üzerinde durduğu “Başkanlık sistemi”ne geçilmesinin artık mümkûn olmadığı yönündeki kanaatleri güçlendirmekte idi.

Dün akşam yaşanan gelişmeler, bu tabloyu tersine çevirecek gibi görünüyor.

Muhtemelen, Sayın Cumhurbaşkanının ve hükûmetin halk nezdindeki desteği artacaktır.

Sonbaharda bir referandum gerçekleşmesi ve “başkanlık sistemi”nin oylanması sözkonusu olabilir.

Referandumun Anayasa değişikliğini de kapsaması durumunda, mevcut anayasadaki “değiştirilemez” nitelikteki maddeleri içermeyen yeni bir anayasanın da halkoyuna sunulması muhtemeldir.

Bu çerçevede, ulus-devlet yapısının son bulması ve “ayrışmanın kurumsallaşması” sonucunu doğuracak federatif yapıya geçilmek istenmesi de sözkonusu olabilecektir.

Öteyandan, bu meşum hâdisenin, Türk Ordusunda büyük bir tasfiyenin de önünü açacağı anlaşılıyor. Dileriz, kurunun yanında yaş da yanmaz.

Kimler tarafından gerçekleştirildiğini bilmediğimiz bu garip darbe girişiminin gerçekten âkim kalmış olması ve can kaybının daha fazla yükselmemesi en büyük dileğimiz.

Ancak, bu garip darbe teşebbüsünü gerçekleştirenler, bilerek ya da bilmeden, Türkiye Cumhuriyetine en büyük zararı vermişlerdir. Ülkemize, milletimize ve devletimize verdiği ve bundan sonra vereceği zararları telâfi etmek mümkûn olmayabilir.

İkibin yıldır Türk Milletinin gözbebeği olan Türk Ordusunun böylesine alçakça bir harekete âlet edilmesi, Türk  Milletine ve Devletine yapılmış en büyük suikastlardan birisidir. Zaferleriyle cihan târihine nam salmış olan Türk Ordusu, bu uzun târihi boyunca, bugüne kadar hiç bir şekilde kendi milletine silâh doğrultmamıştır. Yalnızca bu durum bile, dün akşamki eylemi gerçekleştirenlerin iyi niyetli olmadıklarını anlamak için yeterlidir.

Bu elim hâdisenin yol açtığı/açacağı hasarların en kısa zamanda tâmir edilmesini, milletimizin millî birlik ve beraberliğimizi bozacak gelişmelere mahál verilmemesini, sağduyunun bir an evvel hâkîm olmasını; bu gelişmelerin gerekçe gösterilerek, ülkemizin ve milletimizin geleceğini karartacak uygulamalara gidilmemesini, temenni ediyoruz.

kirmizilar.com

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen