Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR
Almanya’da ana haber bültenleri 15 dakika sürer. Eğer o gün Federal Alman Anayasa Mahkemesi’nden (BVerfG) bir karar çıktıysa, hem ana haber bültenlerinin hem de gün içindeki kısa haberlerin ana başlıklarından biri bu karardır.
Bu da yetmez; sabah programlarından tartışma programlarına kadar konu olur, basılı medyada ele alınır. Ülkenin tamamı karardan haberdar olur. Çünkü, herkes konuyla ilgili “son söz”ün söylenmiş olduğunu bilir. İşte BVerfG 15 Kasım’da, Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle 2021 İkinci Ek Bütçe Yasası’nın “yok hükmünde” olduğuna karar (2 BvF 1/22) verdi. Konu şu: Alman Anayasası’nda borç freni vardır, borçlanma yoluyla elde edilen gelir nominal yurtiçi hasılanın 0,35’ini aşamaz.
2021 federal bütçesi yaklaşık 180 milyar euroluk kredi (/borçlanma) yetkisi öngörüyordu. Ancak, Alman Federal Meclisi 23.04.2021’de bir karar alarak, olağanüstü bir acil durumun, yani anayasal borç limitinin istisnasının var olduğunu saptadı.
Çünkü, koronavirüs pandemisiyle mücadele için paraya ihtiyaç vardı. Parlamentonun olağanüstü durum tespiti üzerine, (ilk) 2021 Ek Bütçe Yasası çıkartılarak, 2021 mali yılı için kredi yetkisi 60 milyar euro artırılıp yaklaşık 240 milyar euroya çıkarıldı. Ancak, 2021 mali yılı boyunca bu parayı kullanma ihtiyacı doğmadı.
Bunun üzerine hükümet, 2021 Ek Bütçe Yasası ile verilen 60 milyar euroluk kredi yetkisinin tamamını “Enerji ve İklim Fonu”na (EKF) aktararak gelecek mali yıllarda kullanmak istedi. Bunun için de, 2021 Mali Yılı Federal Bütçesine İkinci Bir Ek Yapılmasına Dair Kanun (2021 İkinci Ek Bütçe Yasası) çıkartılıp, 2021 federal bütçesinin toplam hacmi 547,7 milyar eurodan 572,7 milyar euroya, EKF’nin hacmi ise 42,6 milyar eurodan 102,6 milyar euroya yükseltildi.
25.02.2022 tarihli bu yasanın, 01.01.2021’den itibaren geçerli olacak şekilde (geriye dönük olarak) yürürlüğe girmesi kabul edildi. BVerfG, işte bu 2021 İkinci Ek Bütçe Yasası’nın yok hükmünde olduğuna karar verirken şu üç temel gerekçeye dayandı: (i) Borçlanmaya ilişkin yasama kararlarının anlaşılabilirliği ve gerekçelendirilebilirliğinin “anayasal denetimini” mümkün kılmak için yasa koyucunun ispat yükü vardır.
Yasa koyucu bu yasada, tespit edilen acil durum ile alınan kriz yönetimi tedbirleri arasındaki nedensel bağı yeterli şekilde açıklamamıştır. (ii) Acil durum tespitinin “kredi yetkisinin fiili kullanımından” zamansal olarak kopartılmış olması, bütçenin yıllık olması ve devamlı olması anayasal ilkelerine aykırıdır.
Bu nedenle, acil durumla ilgili kredi yetkilerinin sonraki mali yıllarda “borç frenine” mahsup edilmeden ve 2021 mali yılında “borç” olarak eşzamanlı mahsup edilmeden fiilen sınırsız olarak kullanılmaya devam edilmesi kabul edilemez.
(iii) Yasa’nın 2021 mali yılı bitiminden sonra kabul edilmesi, bütçe ilkelerinden “önceden izin alma ilkesi”ne aykırıdır. İsmi daha sonra “İklim ve Dönüşüm Fonu”na (İDF) çevrilen EKF, belli bir amaca ulaşmak için kapsamlı ve birden fazla yıl süren araçlar için kullanılabilecek özel bir fon, adeta bir ek bütçe niteliğinde.
Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjinin desteklenmesi, ekonominin dönüştürülmesi, sanayinin karbonsuzlaştırılması, emisyon ticaretinden kaynaklanan elektrik fiyat artışlarını telafi etmek için elektrik yoğun şirketleri sübvanse etme, aileler için çevre dostu binalara kadar pek çok alanı kapsıyor.
Buna rağmen, BVerfG “kamu yararı” ya da “Aman hükümetin elini kolunu bağlamayayım” demedi, aksine parlamentoya ve hükümete açık şekilde “Anayasa’ya uy” dedi. Hükümet’in BVerfG kararına tepkisi ise, bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi oldu. Başbakan Scholz kameraların karşısına geçti ve hükümetinin iki yıl önce aldığı kararları BVerfG’nin farklı değerlendirdiğini, borç freni konusunda netlik yarattığını belirttikten sonra, “Burada son sözü mahkeme söyler, bu iyi bir demokratik gelenektir” dedi.
BVerfG kararıyla İDF’nin kapsamı 60 milyar euro azaldı. Ancak kararın etkileri onunla sınırlı değil. Maliye Bakanı Lindner 200 milyar euroluk Ekonomi ve İstikrar Fonu’na da benzer şekilde kredi sağlandığından fonun bu yıl kapatılacağını açıkladı.
Parlamentoda davet edilen uzmanlar (Spiegel’in deyişiyle “adeta zeki profesörlerin bir ders dizisi gibi”) milletvekillerinin sorularını cevapladılar. Çözüm vergi artışları değil, kamu harcamalarının azaltılması. Ukrayna’ya destekten göçmenlere yapılan yardıma kadar tüm harcamalar sorguda. Almanya çözüm arıyor.
——————————————-
Kaynak:
https://www.dunya.com/kose-yazisi/bir-hukuk-devleti-ornegi/712750