Kar yağarken donuk donuk mor kıvrımlı hayat sularına,
Pembe ağızlı küçük balık sevdasını aramada, şaşkın…
Gök yüzünde küçük yıldız, kainatın tam ortasında,
Yalnızlığın büyüsünde… Felekleri geçer yavaş yavaş…
Kar yağarken mor şafaklı dağların sisli yamaçlarına,
Yanar da tüter bembeyaz küçük balık, dostluklara hasret…
Mavi yıldızın bakışları donmuş, gözbebeklerinde küskün hüzünler,
Geçer zaman, iklimler yanından geçer sakin sakin…
Kar yağarken tek tek, mor giysili küçük çocuk gönlüne,
Kara gözlü balığın yüreği üşür, titrer içi, titrer sular…
Yıldız, tek başına, suskun, yanında yitik zaman kapısı,
Ağlamaklı, umudu kaçan kuşun kanadında, çaresiz…
Kar yağarken mor deryaların kederden bam teline zerre zerre,
Kar toprağı ister, kara toprak donuk kar tanelerini içmek,
Evrenlerin bağrından ses ister umutsuzca, çığlık ister,
Hiçlik varlık diler, lâl rengi sedalarda at koşturur ruhu…
Kar yağarken mor rengin sînesine çiçek çiçek,
Derken… Hâtıraları dile gelir de ılık gözyaşlarının,
Sevgi sıcağını anlatır, içi dolar, gönlü bulanır…
Bir kucak hasret gelir yanlarına, oturur, boynu bükük…
Kar yağarken semaya uzanan mor avuçlara yıldız yıldız,
Derken… Sırlar âleminden bir ilâhi tecelli yola çıkar artık,
Eflatunlara bürünmüş ışın kanadında, dudaklarında sevda türküsü,
Ellerinde demet demet leylaklar, umut çiçekleri, evrenleri geçer…
Ve… O an kâinat yıkanırken bin bir renkle, dağlarda güneşler açar…
Ve…Küçücük çocuk yüreğine bir demet sevgi konarken sıcacık,
Ufacık göz kırpışı müjde ona küçücük yıldızdan, ışıl ışıl…
Ve…Balıkçığın kara gözlerinde sevgi şarkısı, coşkulu, tutkulu…
Şimdi, küçük çocuk gönlü, balığın kara gözleri ve küçücük yıldız can cana,
Zamanlar ötesindeler, uşşak makamının nazlı diyarında,
Kutlu tecelli kapısını aşmadalar, şafaklarında ilahi sırlar,
Ve… Kader yolcusu onlar, ezelden geldiler, ebede gitmekteler…
Suzan ÇATALOLUK