“Bir Zamanlar Urla” Kitabının Düşündürdükleri

Tam boy görmek için tıklayın.

Ahmet Besim UYAL (1931-2017) Urla’nın eski belediye başkanlarından biri. Eline bir vesile ile Urla’dan Yunanistan’a göç etmiş Nikos Miloris’in Yunanca yazılmış “Bir Zamanlar Urla” adlı kitabı geçmiş ve cebinden para harcayarak bu kitabı tercüme ettirmiş ve 2003 yılında yayınlatmış… Bu kitabı kaç adet bastırmış ve nerelere dağıtmış bilgim yok. Ancak tercüme eden arkadaş kendinde bulunan bir nüshayı bana hediye edince kitabın varlığından haberim oldu.

Bana göre çok önemli bir kitap çünkü dün yaşananları anlatarak bugünümüze ayna tutuyor. Bende sizlere bunları anlatmak istedim. Keşke sizlerde bulup okuyabilseniz ve dün yaşadıklarımızla bugün yaşadıklarımız arasındaki benzerliklere şaşırıp kalsanız. Ama bir toplumu bilgiden mahrum bırakırsanız o toplumu benzer oyunlarla kolayca tuzağa düşürmeniz mümkün oluyor. Bugün bizim yaşadıklarımızda bundan ibaret… Bunun için bunlar bize anlatılmamış ve halen de anlatılmıyor.

Bu kitapta Urla’da Yunanlıların yaşadığı bir devir anlatılıyor. Bunlar elbette Rum’dur ama Yunan dememizdeki maksat Yunanistan tebaasına mensup Rum oluşlarıdır. Osmanlı’nın yıkılışından önce Urla’ya nasıl ve hangi amaçla gelmişlerdir, mal ve mülklerini nasıl edinmişlerdir, sosyal ve ticari üstünlüklerinin nedenleri nelerdir kitapta geniş olarak üzerinde durulmuştur.

Hali ile gün geçip semirdikçe memleketin asil sahibi Türklerle lokal olarak çatışmalar yaşamaya başlamışlardır. Yunanlı Rumlar, Urla’da ciddi ve zengin bir koloni oluşturunca buranın sahibi gibi davranmışlar. Hatta Türklerin, İstiklal Harbi ile vatanlarına sahip çıkışlarını da, çok gereksiz görerek “Urla’da ne işiniz vardı, biz burada rahattık, zengindik ve Urla bizimdi…” demeye getirmişlerdi.

Kitapta Yunanlıların Osmanlı Devleti ve Türkler tarafından kabul gördükleri, benimsendikleri, zengin olmalarına izin verildiği hatta teşvik edildikleri, Osmanlı’nın hükümran olduğu bu topraklarda Yunan Kralı için doğum günü kutlamaları yaptıkları ve Türklerin bu şımarıklığın küstahlığa dönüşmesine sessiz kalmaları ve ahmaklık hali içeren bu büyük hoşgörünün ne derece istismar edildiği de, anlatılmaktadır.

Ya Osmanlı İmparatorluğu vatandaşlığına kabul edilmiş gençlerin Urla’dan kaçarak Yunan Ordusunda savaşmalarına, Yunan ordusunun İzmir’i işgalinde gösterdikleri coşkuya ve Yunan askerlerinin Urla’ya gelişinde gösterdikleri sevgiye ne diyelim?

Yunanistan’dan ve Ege’deki adalardan gelip Urla’ya yerleşen Rumlar; Urla’yı sanki bir Yunan toprağı gibi algılamışlar ve Yunan ordusu İzmir’i işgale başlayınca önceden hazırlanmış bayraklar sandıklardan çıkarılmış ve binlercesi her yere asılmıştır.

Yunanlı Rumların bu hale gelebilmesi için en az yüzyıllık bir hazırlık dönemi geçirilmiştir. Bu süre zarfında Türklerle iyi geçinmişler ve Türk ağalarını topraklarını da satın almak suretiyle kendi işçileri haline getirebilmeyi başarmışlardır.

Türkler dört bir cephede savaşıp genç ve üretken nüfusunu yitirirken bu Yunanlı Rumlar; zora düşmüş Türklerin malını, bağını ve tarlalarını yok pahasına ellerine geçirmişlerdir. Askere gitmeyen çocuk ve yaşlı erkekler ile kadınlar çalışıp üretebildiklerini Rum tüccarlara satarak geçinebilirken, Türk toplumu yavaş yavaş eriyerek Yunanlılara çalışan bir azınlık haline düşmüş ve tevekkül içinde gününü gün etmeye başlamıştır. Bu arada Yunanlı Rum nüfusun sayısı 30.000 binin üzerine çıkarken, Türklerin sayısı ise 7500’ün altına gerilemiştir.

Yazar Nikos Miloris’in yazdıklarından anlıyoruz ki; Türklerin “Kurtuluş Mücadelesi” bile Urlalı Rumların “Yunanlılık” hevesine gölge düşürmemiştir.

Yunanistan’ın ve Ege adalarındaki sefaletten kaçıp, Urla’da ırgatlık yapanlar, İzmir’e gidip, evlerde hizmetçilik yapan Rum kadınları zaman içinde ihya olmuşlar ve kendilerine vatandaşlık veren Osmanlı Devletinin yıkımı ve aslî unsur olan Türklerin yok oluşu için ellerinden geleni yapmışlardır.

Şimdi gelelim günümüze!

100 yıl önce Urla’da ve tüm Osmanlı’da yaşananların günümüz Türkiye’sinde yaşanmadığını söyleyebilir misiniz?

Ülkemiz dört bir yandan göç almakta, vatandaşlık imkânları kolaylaştırılmakta ve ülkemizin demografik yapısı bozularak Türkler azınlık haline getirilmeye çalışılmaktadır. Topraklarımız satılmıştır ve satılmaya devam etmektedir. Toprak sahiplerinin kendi toprakları üzerinde asgari ücretle sürünmeye mahkûm edildiği topraklara bir örnek de, Trakyamızdır. Gidin oralara eski toprak sahiplerinin hikâyelerini dinleyin ve ne hale düşürüldüklerini görün. Elbette bunlar yaratılan algılar ve bilerek çıkartılan ekonomik krizler nedeniyle kendi rızaları ile olmuştur. Gelenler ile memlekete düşman olan Gayrı Türkler gizli bir el tarafından teşvik edilerek zenginleştirilmekte adeta memleketin sahibi haline getirilmektedir. Dün Urlalı Türk uyumuş bugün ise Türkiye’deki bütün Türkler uyumaktadır.

Dün Urla’da bugün Türkiye’de, göç etmiş bütün yabancılar azınlık ve göç psikolojisi ile insanüstü bir çalışkanlık göstermekte, tüm becerilerini ortaya koymakta, dayanışmalarını en üst seviyeye taşımakta ve uluslararası ilişkiler bağını çok iyi kullanmaktadır. Bu husus Türkler aleyhine büyük bir handikap oluşturmaktadır. Yani bu tür göçlere asla müsamaha ile yaklaşmamak lazımdır…

Urla İzmir’den üç gün sonra kurtarılmıştır. Sebebi ise bu Yunanlı Rumların Urla gibi zengin bir yeri bırakmak istemedikleri için gösterdikleri büyük direniştir. Yani bırakıp gitmek istememişlerdir. Anlayacağınız, insanlar kazandıklarını öyle kolay bırakmazlar. Şimdi gelip Türkiye’nin üzerine konan yabancı sermayenin, Suriyeli, Iraklı, Afganlı, Afrikalının kolay bırakıp gideceğini mi zannediyorsunuz?

Ben söyleyeceğimi söyledim… Bu bilgilerin bize ulaşmasını sağlayan Ahmet Besim UYAL’dan Allah razı olsun ve ondan rahmetini esirgemesin. Bu vesile ile Nikos Miloris’in yazdıkları doğruyu görmemiz için sebep olsun!

Özcan PEHLİVANOĞLU

15 Eylül 2019 / İzmir

Ahmet Besim UYAL kimdir?

1931’de Urla’da doğdu. Esnaf ve çiftçi bir ailenin oğlu olan Uyal’ın anne ve babası 1924 yılında Urla’ya yerleşen Girit mübadillerinden, “Besim Mustafa” olarak bilinen Mustafa Bey ve Cevher Hanım’dır.

İlkokulu Urla Şehit Kemal İlkokulu’nda okudu. O yıllarda Urla’da ortaokul olmadığından, ileri gelen aileler çocuklarını yatılı olan Buca Ortaokulu’na gönderirdi. Uyal’da 1944 yılında ortaokul eğitimi için bu okula gönderilmiştir.

UYAL, farklı ticari faaliyetlerde bulunmuş, “Omsan Marka Şehir Tipi Otobüsler” imal ederek sanayiciliğe başlamıştır. Ege Otomotiv Sanayi A.Ş başta olmak üzere dört şirketin kurucusu ve yönetim kurulu başkanlığını yürütmüş olan UYAL, ticari faaliyetlerinin dışında at yetiştiriciliği ve çiftçilik yapmıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi’nden olan UYAL, 1958-1960 yıllarında meclis seçim kararıyla Urla Belediye Başkanlığı yapmıştır.

Urla’nın tarihi ve kültürü ile ilgili yayınların yapılmasına büyük önem veren Besim UYAL, bu konuda yayın yapacak olanlara yardım etmeyi de görev bilmiştir.

Sanayiciliğinin yanı sıra yaşadığı tarihi sonraki kuşaklara aktarma amacıyla amatör olarak yazarlık da yapmış olan UYAL’ın 1995 basımlı “Gel de Söyleme”, 1997 basımlı “Yanlışlar Senfonisi”, 2000 basımlı “Urla ve Nostalji” kitaplarıyla, 2003 basımlı Nikos Miloris’in eserinden çevrilmiş olan “Bir Zamanlar Urla” bilinen yayınlarıdır.

UYAL, evli ve ikisi kız biri erkek olmak üzere üç çocuk babası idi.

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen