Odgurmuş: Özellikle azınlık mensubu vatandaşlarımız, birlik ve beraberlik konusuna çok vurgu yaparlar bunun sebebi ne olabilir.
Ögdülmüş: Evet kardeşim, böyle bir durum var. Azınlık mensubu olan bu insanlar genel olarak “Biz kardeşiz, biz de insanız, birbirimizden hiç farkımız yok önemli olan insanlıktır“. Vs. derler.
Bizim anladığımız kadarıyla da bu birlik ve beraberlikten sıkça söz edenlerin aslında birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacı olanlar olduğu görüldüğü gibi, bu gibi birlik ve beraberlik konuları onlar tarafından daha çok ileri sürüldüğü dikkat çekiyor.
Aslında birlik ve beraberlik konusunu en çok işleyenlerin, birlik ve beraberlik konusuna pek de dikkat etmedikleri ve önemsemedikler görülüyor. Bunların birlik ve beraberliğe pek katılmadıkları, birlik ve beraberlik nutukları attıkları halde, birliği ve beraberliği bozucu davranış ve fikirler taşıdıkları da bir gerçek.
Birlik ve beraberlikten sık söz eden kişi ve gurupların, kendi aralarında belki bir birlik ve beraberlik sağlamış olmaları ihtimali vardır. Buna karşılık ülke bütünlüğü için de herhangi bir birlik beraberlik endişesi taşıdıkları biraz şüphelidir.
Odgurmuş: Bu konuda bir misal vermek gerekirse ne diyebiliriz?
Ögdülmüş: Evet bir misal verelim; Terör ile beslenen bir örgüt ve partini yanlılarının sürekli “barış, barış“ diye tempo tutuyor olmaları ve sürekli barıştan söz etmeleri, kurdukları partilerin ve derneklerin isminde mutlaka bir “Barış“ kelimesi bulundurmaları ve bunu sık sık vurgulamaları çok ilginçtir. O örgüt sistemle zaten barışıksa “barış“ temposu tutmasına gerek yoktur. O zaman herkes bilir ki bu insanlar barıştan yanadır. Ve ülke ile bir sorunları yoktur.
Ayrılıkçıların bu konu üzerinde çok durmaları manidardır. Dolayısı ile hem bölücülük yapmaktadırlar, hem de birlik ve beraberlikten söz etmektedirler. En çok ihtiyaçları olan birlik ve beraberlikten söz etmekle tabii ki birlik ve beraberlik sağlanamıyor. Birlik ve beraberlik, birlik ve beraberlik nutukları atılarak olmuyor, birliği bozucu davranışlardan kaçınmak içinde yaşanılan ülke ile bütünleşmek gerekir. Ayrılıkçılık yaptıkları halde birlik beraberlikten söz edenlerin elde ettikleri bir fayda da yoktur. Elbette ülkenin bazı problemleri vardır, bunu kimse inkâr edemez, ama bu problemler birlik bozucu davranışlara sebep olmamalıdır. Ülkenin her tarafında yerine göre geri kalmış bölgeler vardır elbette. Her problemi olan bölge problemlerinin çözülmesi için kendi kendine dağa çıkmaya kalkarsa bu işin sonu nereye varır tahmin etmek zor olmasa gerekir. Bu gibi hareketlerin, ne bu harekete girişenlere ne de ülkeye hiçbir faydası yoktur. Ama aslında, bilerek ve isteyerek ve bu konulardan sürekli bahsederek konuyu canlı tutma gayretleri de gözlerden kaçmamaktadır. Onlar bu yolla kendi düşünceleri doğrultusunda bölücülüğe hizmet edilmektedirler.
Odgurmuş: Bunca tecrübe, bunca terör eylemleri varken Türkiye’nin ve insanımızın artık bu durumları aşması gerekmez mi?
Ögdülmüş: Şimdi bu konularda düşünmek ve barış havarisi kesilenlerin de önlerinde bulunan seçenekleri iyi okumaları gerekir. Onlar için güçlü ve şerefli bir devletin vatandaşı mı olmak hür ve bağımsız yaşamak mı daha iyidir? Yoksa; Stalinist metodlarla kurulmuş, kimin ne zaman dışlanıp gözden düşerek infaz edileceği bilinmeyen kırk parçaya bölünmüş, birbiri ile anlaşamayan, birliği ve beraberliği sağlayamayan bir devletin vatandaşı mı olmak daha iyidir? Esasında birlik ve beraberliği savunanların da, birlik ve beraberliği bozanların de bu konuya dikkat etmesi gerekir. Nihayetinde bu devlet bizim, bu çatı herhangi bir şekilde çökerse bu çatının altında herkes kalır. Kimseye de bir fayda sağlamaz.
“İnsan haklarını savunuyorum”, “inancımı yaşamak istiyorum”, “ana dilimde eğitim öğretim istiyorum” diyerek bölücü ve parçalayıcı davranışların içerisine girmek kimseye fayda getirmiyor. Bu gibi düşüncelerle bölücülük yapan kişilerin, esasında varacakları bir yer de yoktur.
Birlikte kurduğumuz bu devletin ve birlikte paylaştığımız bu vatanın kıymetini bilmek lazım.
İdeolojik şartlanmışlık altında paslanan beyinler, zihinlerinde ve yüreklerinde bulunmayan güzellikleri dile getirerek hem kendilerini avuttukları, hem de toplumu kandırmaya çalıştıkları bir gerçektir.