Bu da geçer ya Hu!

“Bu da geçer ya Hu” tabirinin kökeni meğer Bizans imiş. Rumca “K’afto te perasi” bu da geçer manasına geliyormuş. Bizimkiler tekkede kullanmaya başlayınca sonuna “ya Allah” manasına gelen “ya Hu” ekleyivermişler.

Bugünlerde toplum olarak depresyona girip çıkıyoruz. Moralimiz bozuk. Geçenlerde CIA başkanının Türkiye’nin bir yıl sonraki durumunu instable-istikrarsız diye nitelemesi sonucu ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği konusunda geçici bir karamsarlığa düşmedim değil. Meğer bir ben değilmişim, birçok arkadaşımda benzer psikolojide yaşamaya çalışıyor.

Böyle zamanlarda iç açmak lazım, karartmak değil. Tüm bu felaketlere rağmen halkımız anında “Bu da geçer ya Hu!” moduna girdi.

Emlak teşviki geldi. Ucuza ev almanın önü açıldı. Tabi peşinatı ve taksitleri verebilecek paranız varsa…

Bir sürü kadro boşalıyor, oralara yerleşme şansı açıldı. Hem de eskisi gibi tek bir kesime değil, herkese açıldı. Geçen gün televizyonda duydum, laik ve milliyetçi olan kesimin yeni adı “Milli Beyaz Türk” olmuş. Hayırlı olsun.

O zaman muhafazakâr kesimi de “Zenci Türk” tabirinden kurtarıp “Milli Mütedeyyin Türk” olarak adlandıralım. Gülmeyin, ama muhafazakar kesim rahmetli Seyyid Ahmet Arvas’ın Türk İslam ülküsüne yaklaşıyor gibi geliyor.

Bu grupla (FETÖ) bir şekilde ilişkisi olmamış kimse yok. Başbakanımız söyledi ya, 2014’ten sonra organik ilişkin yoksa korkmana da gerek yok. Hatta varsa bile itirafçı veya etkin pişman olur, yine kendini kurtarabilirsin.

Boğaz’daki o muhteşem Kuleli binası otel mi olacak acaba diye bazılarımızın kalbine inerken, neyse açıklama geldi. Ya müze ya da Milli Savunma Üniversitesi’nin birimi olacakmış. Bence bir köşesinde müze bulunmalı, ama Üniversite olarak kullanılmalı.

Askeri araziler için halka soruyorlar. Direnişe katılmış veya demokrasi nöbetlerinde olanlarda dahil hemen herkes park veya halkın kullanımına uygun yerler olması kanaatinde. Yani siyasiler buraları betona (kentsel dönüşüm) dönüştürmeye kalkarlarsa, halkın tokadını yerler…

Bu arada şehrin merkezinde askeri arazi olur mu lafından da bıktık vallahi. Benim çocukluğumda (1975-1980), İstanbul Avrupa yakasında Merter’de, Anadolu yakasında Bostancı’da bitiyordu. 1986’da Ataşehir taraflarına ava gidiyordu insanlar… Yani bu askeri araziler şehrin merkezinde değildi, şehir onları merkeze aldı… 

15 Temmuz Derneği kurulmuş, medya, kitap, internet sitesi vesaire aracılığıyla tüm dünyaya bu büyük mücadele anlatılacakmış. Gazi ve şehit ailelerine de destek sağlanacakmış. Bence çok doğru bir hamle. Sivil örgütlenmenin bu kadar hızlı olması, insanların hak arama ve mücadele özelliklerinin çok geliştiğini gösteriyor.

Bir de eğitime el atarlarsa iyi olacak. Talim terbiye kurulu yeni müfredatı kamuoyu ile paylaşacakmış. Bakalım içinden neler çıkacak. Akıl ve bilimi ön plana çıkaran, vatanına, milletine bağlı, kamu ahlakı gelişmiş insanlar yetiştiren bir müfredat olmasını umarım. Aslında eğitim hamlesinden şöyle bir uzlaşma da çıkabilir. Bir insanın milli ve dindar olması veya doğru düzgün din eğitimi alması için illa İmam-Hatip lisesinde okuması gerekmiyor. Bunun yerine her okulda ayrıntılı din eğitimini mümkün kılacak seçmeli ders imkânı sağlansa olmaz mı? Hâlihazırda normal liselerde din kültürü ve ahlak derslerine ek olarak, seçmeli “Siyer – Peygamberimizin Hayatı” ve “Kuran” dersleri var. Bu dersler çeşitlendirilebilir. Yoksa toplumun bir grubu çocuklarını imam hatip okullarına gönderirken, diğer gruplar daha laik eğitim tercih edecekler ve eğitimde gettolaşma/kamplaşma devam edecek.

Anayasa yapmak için bomba atılması bekleniyormuş. Kavga çıkmazsa ki, çıkaran halktan büyük bir şamar yiyecektir, anayasa konusunda ciddi bir gayret olacak gibi duruyor. E artık daha düzgün bir yargı olur belki.

E bugün 14 Ağustos, yazıyı koyduğum saate kadar bir şey olmadı. Bu tweet ve kehanetlerde Maya takvimi gibi oldu! 2012 fiyaskosundan farkı kalmadı.

Bu yazıyı şehitlere ve gazilere saygısızlık yapmak veya verilen mücadeleyi hafife almak için yazmadım. Sadece bu moralsiz dönemde biraz gülümseyelim, rahatlayalım istedim…

Yoksa 15 Temmuz’daki büyük mücadeleden bize kalan miras, “Er Ryan’ı Kurtarmak” filminin son sahnesinde Tom Hanks’in hayatını uğruna feda ettiği askere söylediği son sözdür:

“Earn it – Bunu Kazan.”

Adam karısından iyi bir kişi olduğuna ve hayatını doğru düzgün yaşadığına şehadet etmesini ister.

Çektiğimiz eziyet ve zorluklara sabredeceğiz, “Bu da geçer ya Hu” diyeceğiz, ama şehit ve gazilerin hayat ve eziyetleri karşılığı bizden beklediği akl-ı selim, uzlaşma, çalışkanlık ve bu ülkeye sahip çıkmaktır.

Çok güzel bir beyit (zulmet-zulümler, envar-nurlar). Üzerinde de “Bu da geçer ya Hu!” yazıyor.

 

Yazar
Hasan Fevzi BATIREL

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı'nda öğretim üyesidir (Prof.Dr.). Avrupa Göğüs Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu üyeliği de yapmaktadır.

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen