A. Yağmur TUNALI
Amerika “Irak’tan çekiliyorum” dediğinde “çekilmez” diyenlere iyi bakılmadığını, hatta ağır sözler edildiğini hatırlıyorum.
Onlardan biri de bendim.
Suriye’den çekiliyoruz dediklerinde de “Hayır gitmezler, gidemezler, oyun içinde oyun var.” dediğimi bilirsiniz.
Bunları görmek için çok iyi devlet adamı veya diplomat olmak da gerekmez.
Biraz tarih bilmek ve dünya dengelerini anlamak yeter.
PYD’nin Güney sınırlarımızdan çekilmesini de iyi anlamak lazımdı.
Amerika çekilmiyordu.
Belki “b” senaryosunu, belki de asıl senaryosunu devreye sokuyordu.
Biz girmeye mecburduk.
Çok uyumuştuk.
Çok yardım etmiş, bir çok adımda kendimize vurmuştuk.
İyi ki oradan birazcık dönüldü ve girmeye karar verdik.
Ancak bu zaruri girişin bizim için “büyük zafer” gibi sunulmasından da endişe etmiştik.
Ölçüsüzlük yine devredeydi.
En fazla “İhtiyatlı bir iyimserlik” olabilirdi.
Biz tamtamlarla karşıladık.
Şimdi neler oluyor habersiziz.
Neticede, orada (İdlib başta)sıkışıp kaldığımızı hiç hatırdan ve dikkatten çıkarmamak lazım.
Çünkü Suriye, bizim için Irak gibi kötü başlayan bir işti.
Şaşılacak kadar gaflet göstermiştik.
Türklüğü ve Türk Devletini düşünen bir anlayış yoktu.
Irak gibi Suriye de Türksüzlüğe doğru gidiyordu.
Henüz süreç tamamlanmadı ama Irak’ta Türkleri peşmerge sığıntısı ettiğimize benzer bir durum da Suriye’de yaşanıyor.
Bu husus çok önemlidir ve olanı biteni anlamakta bize yol gösterir.
Bütün bu temel yanlışlardan dolayı bir ölçüde uyanmakla kaybettiğimiz mesafeyi kapatmak veya başkalarının kazançlarını azaltmak mümkün olamıyor.
Gördünüz: Amerika bir kere daha şaşırttı.
İran’a öyle bir darbe indirdi ki bunun cevabı nasıl gelecek göreceğiz.
Yeni dünyada savaşlar böyle oluyor.
İran akıllı hareket eder.
Masada kaybettiği görülmemiştir.
Diplomasiyi, yani çok yüzlü akıl yürütme ve müzakereyi en iyi yürüten ülkelerdendir.
Onun için bütün baskıları göğüsledi ve ayakta kaldı.
Bunu Trump da biliyordu.
Diplomasiyi Kasım Süleymani’yi füzeleyerek dağıttı.
Orantısız güç kullandı.
Masayı devirdi.
“Masaya benim istediğim şartlarda oturtmak için seni böyle dövmem ve boğmam lazım..” demiş oldu.
Bunu da bizim Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmesinden dört saat sonra yaptı.
Hatırlayın, Suriye’de de böyle yaptı.
Bizimkilerle konuşurken IŞİD liderini öldürdü.
Hep böyle yapıyor.
Bunu, bunları anlarsak bölgede bir aktör olabiliriz.
Yalnız çevremizdeki ülkelerin hepsiyle iyi değilken bir şey anlayamayacağımız ortada.
Dost zannettiğimiz Katar ve Filistin bile bazı konularda karşımızdaki ülkelerle beraber.
Bu kadar gafletle bu oyun oynanmaz.
Akıl, akıl, akıl…
Herkesin aklına ihtiyacımız var.
Yoksa “Bizim adam” ve bizim fikir” batırır.
İdeolojik bakış bizi nereye getirdi, görmeliyiz.
Eleştirilere ve eleştirenlere çok ihtiyacımız var.