FETÖ, târihin gördüğü en karanlık ve tehlikeli örgütlerden birisidir. Muhakkak surette kökü kazınmalıdır.
Türk Milleti, bu mel’un örgüte karşı yürütülen mücâdelede devletinin arkasındadır.
Toplumun bütün kesimleri, bu aşağılık örgütün “bir daha ülkemize zarar veremeyecek şekilde” bütün unsurlarıyla temizlenmesi için, görüş birliği içindedir.
Türk Milleti, Anadolu topraklarını yurt edinmek için, yaklaşık bin yıldır kanını sebil etmiş, her karışını mübârek şehit kanlarıyla kana kana sulamıştır.
Yüzyıllardan bu yana Türk Milletini bu mübârek topraklardan söküp atmak için her yolu deneyen, fakat her defasında Türk’ün dayanma gücü karşısında hezimete uğrayanlar, kaleyi içeriden düşürmek için, bu mel’un örgütü Türk Milletinin/Devletinin başına musallat etmişlerdir.
12 Eylül darbecilerinin idrak yoksunluğundan yararlanarak, 1980 sonrasında bu aşağılık örgütün devletin bütün organlarına sızması sağlanmış, binlerce yıllık geleneği olan devletimiz lime lime edilmek istenmiştir.
15 Temmuz cinneti, bu mel’un örgütün gerçek yüzünün toplumun bütün kesimleri tarafından anlaşılmasını sağlamıştır.
Anılan örgüt tarafından bugüne kadar “hayır faaliyetleri” görüntüsünün arkasına gizlenerek sinsice yürütülen devlet/millet düşmanlığı, 15 Temmuz gecesi yaşanan elim hâdiselerden sonra, âşikâr olmuş; “hayır yapıyorum” zannıyla, bilmeden/istemeden bu güruhun iğrenç emellerine âlet olan insanlarımız da, bu aşağılık örgütün gerçek yüzünü öğrenmişlerdir.
Tekrar ediyoruz: Türk Milleti, FETÖ adı verilen bu şer örgütüne karşı yürütülen mücâdelede, yekvücut olmuş, devletinin yanında yer almıştır.
İmdi… Bu örgütü Türk Devletinin/Milletinin başına musallat edenlerin, meşum emellerine ulaşabilmek için, başvurabilecekleri tek bir yol kalmıştır: mücâdelenin hukûk dışına çıkmasını ve meşruiyetini yitirmesini sağlamak….
Mücâdelenin hukûk dışına çıkması ve kamu vicdânını rahatsız eden uygulamalara başvurulması sağlandığı takdirde, yürütülen mücâdelenin haklılığı ve gerekliliği konusunda toplumun bütün kesimleri arasında sağlanmış olan ve Yenikapı’da bütün görkemliliği ile kendisini ortaya koymuş olan toplumsal mutabakat çökertilecektir…
Yürütülen mücâdelenin mâhiyeti ve amacı konusunda toplumda belirecek görüş ayrılıkları ve tereddütler, mücâdeleyi zaafa uğratacak, hâinlere kendilerini toparlamaları için zaman kazandıracak, yeni düzenler kurmak için fırsat verecektir. Muhtemeldir ki, perde arkasında bu mel’un örgütü sevk ve idâre edenlerin yeni hedefleri, budur…
FETÖ ile yürütülen mücâdelede yukarıda bahsedilen endişeleri haklı çıkarılacak uygulamalara gidildiği konusunda, toplumda giderek güçlenen bir kanaat sözkonusudur.
Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanı da, “FETÖ’ cü olmayanlar da suçlanıyor” diyerek, yapılan yanlışlara dikkat çekmiştir.
Bugün (07.09.2016), sabah saatlerinde, FETÖ’ ye en fazla karşı olan, toplumun ve yöneticilerin büyük bir kısmı tehlikenin farkında değilken, bu konuya dikkat çeken, bu uğurda ağır bedeller ödeyen bir kısım aydınlarımızın “FETÖ’cü” suçlamasıyla derdest edilmiş olmaları, kamu vicdanını kanatacak, yürütülen mücâdelenin amacı ve mâhiyeti konusundaki endişeleri daha da artıracak bir nitelik arzetmektedir.
Bütün gücümüzle, “sesimizi duyması gerekenlere” haykırıyoruz;
Bir an önce yapılan yanlışlardan dönülmelidir.
“FETÖ ile mücâdele görüntüsü altında siyâsî hesaplaşmaya gidildiği, baskıcı bir yönetim oluşturmak için OHAL uygulamasından yararlanılmaya çalışıldığı” iddialarını güçlendirecek uygulamalardan derhâl vazgeçilmelidir.
Mâsum insanların zarar görmesine mahâl verilmemelidir.
Mücâdele, hukûk devleti ilkeleri çerçevesinde yürütülmelidir…
Toplumun “mücâdelenin gerekliliği” konusundaki inancını zayıflatacak, yeni mağduriyetlere sebebiyet verecek; böylece, FETÖ adı verilen meşum örgütün toplumda kendisine yeniden destek bulmasını sağlayacak tavır ve uygulamalara kesinlikle tevessül edilmemelidir.
Ezcümle, muhataplarına diyoruz ki; câmiyi yıkın, adâleti yıkmayın..! Yoksa, oluşacak enkâzın altında hep birlikte kalacağız, bilesiniz…