Çin’in “Yeni Güvenlik İnisiyatifi” Neyi Amaçlıyor?

Devletlerin birbirleriyle fikir ayrılığı yaşaması doğaldır. Ancak fikir ayrılıklarını ele almak için iki yaklaşım vardır. Biri gerilimi tırmandırıp alevleri körüklerken, diğeri konsensus aramakta, uzlaşma ve müzakereleri teşvik etmektedir. Hangisinin doğru bir seçim olduğu açıktır.

Güncel uluslararası ilişkilerde Soğuk Savaş zihniyeti yeniden dirilmektedir. İki blok çatışması güvenlik risklerini büyük ölçüde artırmaktadır. Çin, hiçbir stratejinin ideolojik zemine dayanmamasını ve hayali tehditlere karşı özel askeri ittifaklar kurmayı hedeflenmemesi gerektiğini savunmaktadır.

*****

Doç. Dr. Halit HAMZAOĞLU[i]

Çin “barışçıl yükseliş” olarak tanımladığı dış politika stratejisiyle, yerleşik uluslararası politik yaklaşımların ötesinde yeni bir “uluslararası politika dili” inşa ettiğini savunmaktadır. Bu çerçevede “büyük güç” tanımı yerine, “büyük devlet” terimini tercih ederek güç kavramının kullanımını farklı bir perspektiften değerlendirmektedir. Bu tanım doğrultusunda da büyük devletler politikasını uygulamaya çalışmaktadır.

Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Savunma Bakanı Li Shangfu, 4 Haziran 2023 tarihinde Singapur’da düzenlenen XX. Shangri-La Diyalogu’nda yaptığı “Çin’in Yeni Güvenlik İnisiyatifi” başlıklı bir konuşma yapmış ve Çin ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki ilişkileri, “büyük devletler arasındaki ilişki” olarak değerlendirmiştir.

Shangri-La Diyaloğu, Hint-Pasifik bölgesindeki güncel güvenlik konuları ele alan önemli bir platformdur. 2002 yılından itibaren Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü tarafından organize edilen Shangri-La Diyaloğu’nun XX. Zirvesi 4 Haziran 2023 tarihinde Singapur’un ev sahipliğinde gerçekleşmiştir. Zirveye, aralarında Çin, ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin de bulunduğu 49 ülkeden savunma ve istihbarat başkanları katılım göstermiştir. Hint-Pasifik bölgesindeki en büyük güvenlik forumu olan Shangri-La Diyaloğu’nda sadece Asya’daki güvenlik meseleleri değil, başta Rusya-Ukrayna Savaşı olmak üzere küresel güvenliği ilgilendiren ana konular müzakere edilmiştir.

Çin Savunma Bakanı General Li Shangfu konuşmasının başında, “küresel ekonomik toparlanmanın yavaşladığına, Soğuk Savaş zihniyetinin yeniden canlandığına ve giderek artan bölgesel çatışmalara” dikkat çekmiştir.[1]

Asya-Pasifik bölgesinin bugün benzeri görülmemiş güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya olduğunu ifade eden Li, bölgesel huzuru kimin bozduğu, kaos ve istikrarsızlığın temellerinin ne olduğu ve nelere karşı önlemler alınmalı sorularına yanıt bulunması gereksiniminden bahsetmiştir. Çin Savunma Bakanı, bu soruları yanıtlamak için bölge devletlerinin, tarihin doğru tarafında durarak ve bölgesel ortak çıkarları gözeterek akıllı tercihler yapmasının elzem olduğunu vurgulamıştır. Li Shangfu, söz konusu akıllı tercihleri, Çin perspektifinden, aşağıdaki şekilde formüle etmektedir: 

  1. Karşılıklı saygı, zorbalık ve hegemonyaya üstün gelmelidir. Yaşanan gerçekler, hegemonyacılığın ve güç politikalarının istikrarsızlık oluşturduğunu kanıtlamaktadır. Devletlerin kendi iradesini başka devletlere dayatmasına, kendi çıkarlarını başkalarının çıkarlarından üstün tutmasına ve başka devletlerin pahasına kendi güvenliğini sağlamaya şiddetle karşı olduklarını özellikle vurgulamıştır.
  2. Bazı ülkelerin diğer ülkelerin iç işlerine kasıtlı olarak karıştığı ve sıklıkla tek taraflı yatırımlara başvurduğu görünmektedir. Farklı bölgelerdeki renkli devrimlerin ve vekalet savaşlarının kaos ve çalkantı meydana çıkardığı açıktır.
  3. Çin, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) merkezliliğini ve stratejik özerkliğini kesin olarak desteklemektedir. Bu bağlamda Çin, karşılıklı saygı çerçevesinde bölgesindeki işbirlikçi, kolektif ve ortak güvenliği geliştirmeye kararlıdır.
  4. Uluslararası siyasette hakkaniyet ve adalet, orman kanunlarını aşmalıdır. Büyük ya da küçük, güçlü ya da zayıf, zengin ya da fakir tüm ülkeler uluslararası toplumun eşit üyeleridir. Uluslararası ilişkiler, bir veya birkaç ülke tarafından dikte edilmek yerine, istişare yoluyla ve bu mekanizmalar aracılığıyla oluşmalıdır. Sözde kurallara dayalı uluslararası sistem istisnacılık ve çifte standart üretmekte ve bir veya az sayıdaki ülkenin çıkarlarını korumak için bir araçtan öte bir şey değildir.
  5. Devletlerin birbirleriyle fikir ayrılığı yaşaması doğaldır. Ancak fikir ayrılıklarını ele almak için iki yaklaşım vardır. Biri gerilimi tırmandırıp alevleri körüklerken, diğeri konsensus aramakta, uzlaşma ve müzakereleri teşvik etmektedir. Hangisinin doğru bir seçim olduğu açıktır.
  6. Güncel uluslararası ilişkilerde Soğuk Savaş zihniyeti yeniden dirilmektedir. İki blok çatışması güvenlik risklerini büyük ölçüde artırmaktadır. Çin, hiçbir stratejinin ideolojik zemine dayanmamasını ve hayali tehditlere karşı özel askeri ittifaklar kurmayı hedeflenmemesi gerektiğini savunmaktadır.

Asya Pasifik’te Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO) benzeri (bkz. Asya NATO’su) askeri ittifaklar oluşmasını teşvik etmenin amacı, bölgedeki ülkeleri rehin tutmayı hedeflemekte ve bölgesel bölünmeyi, anlaşmazlıkları ve çatışmalara zemin hazırlayacak potansiyeldedir.

Çin Savunma Bakanı Li Shangfu’nun zirvedeki bu konuşmasını, çok kutuplu bir dünya tasavvuru çerçevesinde analiz etmek faydalı olacaktır. Fakat bu konuşmadaki temel nokta, Çin’in, çok kutupluluğu hedeflediğini ve ABD’nin politikalarına karşı kendisini gerçek ve donanımlı bir alternatif olarak sunduğunu göstermektedir. Bu bağlamda konuşmayı uluslararası siyaset ve güvenlik ekseniyle, yani iki yönlü şekilde ele almak doğru olacaktır:

İlk olarak siyasi açıdan; Çin’in bugün itibarıyla ileri sürdüğü ilkeler ve kurgusal mekanizmalar, çok kutuplu söylemi ihtiva etmektedir. Mamafih uluslararası ilişkilerdeki eşitlikten ne anlaşıldığı muğlak kalmaktadır.

Esasında Rusya’nın Ukrayna’yı işgalindeki “duraksamalar” ve/veya “aksamalar” Çin’in büyük ölçüde işine gelebilir. Bu yolla Çin sadece Asya Pasifik’te değil, Rusya’nın yakın çevresinde alternatif bir güç merkezi olarak daha ön plana çıkabilir. Dolayısıyla Çin’in “barışçıl yükseliş” olarak kavramsallaştırdığı dış politika yaklaşımı, ABD’nin demokrasi ve insan hakları gibi kavramları bir dış politika aracı olarak görmesinden farklı değildir.

Özetle Çin’de ABD gibi “idealist söylemlerle”, realist bir dış politika uygulamaya yatkındır. Diğer taraftan ABD ve İngiltere merkezli jeopolitik dışında kalan ve dünyanın büyük bir kısmını oluşturan ülkeler açısından Çin, gerçekten de bir alternatif olarak değerlendirilmektedir.

İkinci olarak uluslararası güvenlik bağlamında ise durum daha çetrefillidir. Hatta burada Çin’in söylemsel meşruiyetini destekleyecek daha fazla veri bulunmaktadır. Çin, ABD’nin vizyonuna bir alternatif sunmayı denemektedir. Bu güvenlik vizyonu ABD’nin hegemonik üstünlüğünü daha çok tehdit etme potansiyeli ihtiva etmektedir. Çin doğrudan askeri ittifakları uluslararası ilişkilerdeki sorunların kaynağı olarak ele almaktadır. Bu noktada 2021 yılında ilan edilen AUKUS gibi yeni askeri oluşumların doğrudan kendisini hedef aldığının farkındadır. Ancak buradaki temel mesele Çin’in karşısında ABD-İngiltere ve müttefiklerinden oluşan işbirliğinin oluşudur. Bu Çin’e muayen avantajlar ve fırsatlar sağlamaktadır.

AUKUS’un meydana getireceği yeni dinamikler, Çin’e Kıta Avrupası yönünde uygulayacağı politikaların daha kolay ve etkin gerçekleştirilmesine olanak sağlayabilir. Yani “ABD-İngiltere karşıtı siyasi ittifak” daha geniş bir alanda kendine yer bulma şansına sahip olabilir. Kuşkusuz bu durum sadece siyasi değil, aynı zamanda kapsamlı ekonomik bölgeselleşmeyi ve yeni birliktelikleri de beraberinde getirebilir. Bu durumda Çin’in, Avrupa güvenlik mimarisinde daha belirleyici bir role bürüneceğini öngörmek mümkündür.

Netice itibarıyla, Çin Savunma Bakanı Li Shangfu’nun Singapur’da düzenlenen XX. Shangri-La Diyalogu’nda yaptığı “Çin’in Yeni Güvenlik İnisiyatifi” başlıklı konuşması, yukarıda ifade edilen siyasi ve güvenlik konfigürasyonları bağlamında oldukça önem taşımaktadır. Açıkçası, Soğuk Savaş sonrası tam manasıyla ortaya çıkan ABD’nin küresel tahakkümü, hiç bu kadar tehdit altında olmamıştır. Bu çerçevede Asya’daki gelişmelerin uluslararası siyasetin dinamiklerini belirleyeceği aşikârdır.

[1] 20th Asia Security Summit, The Shangri-La Dialogue, Fifth Plenary Session, https://www.iiss.org/globalassets/media-library—content–migration/files/shangri-la-dialogue/2023/provisional-transcripts/p-5/general-li-shangfu-state-councilor-minister-of-national-defense-china—provisional.pdf (Erişim Tarihi: 06.06.2023).

——————————————-

Kaynak:

https://www.ankasam.org/cinin-yeni-guvenlik-inisiyatifi-neyi-amacliyor/

***

[i] Doç. Dr. Halit HAMZAOĞLU, lisans eğitimini 2006 yılında Bakü Devlet Üniversitesi Bölgesel Çalışmalar Bölümü’nde almıştır. Yüksek lisans ve doktora eğitimini ise 2007-2013 yılları arasında, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı’nda tamamlamıştır. Hamzaoğlu, Post-Sovyet Ülkelerin dış politikası ve jeopolitik temel uzmanlık alanlarıdır. Genel anlamda Avrasya coğrafyasının siyasi düşünce tarihine ilgi duymaktadır. Çok iyi derecede Rusça ve iyi derecede İngilizce bilen Hamzaoğlu, 2017 senesinden itibaren, Kars Kafkas Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen