Cömert Bir Patron: Ahmet Ünalmış

Cemal KURNAZ[i]

Onunla 1990 sonrası dost olduk. Samimi görüşürdük.

Ortak konularımızdan biri Serdengeçti’ydi. O anlatıyor, ben anlatıyorum. Eski günleri yâd edip hafıza tazeliyoruz.

Eskiden Hacı Bayram’ın son çevre düzenlemesi yapılmazdan önce, girişte, türbeye kadar uzanan bir iki katlı kitapçı dükkânları vardı. En baştaki dükkân Kardeşler Kitabevi’ydi. Sahibi Kayserili Osman Abi güler yüzlü bir insan. Serdengeçti’nin dostlarındandı. Namık Açıkgöz’ün dediğine göre, dükkânı buna Osman Abi satmıştı. Ben yeni duydum.

Serdengeçti Ankara’ya geldiğinde mutlaka buraya uğrardı.

1978 Eylülü olabilir. Yine bir gün Serdengeçti ile Hacı Bayram’ı ziyaret sonrası Kardeşler’e uğramıştık. Oturduk, çay içiyoruz. İçeri giren, “Serdengeçti gelmiş” deyip oturuyor. İçerisi kalabalıklaşıyor. Sohbet koyulaşıyor. O sırada içeriye esmer, orta boylu birisi girdi. Girer girmez, “Vay abiciğim, sen mi geldin?” deyip sevgiyle eline sarıldı. Serdengeçti gülerek, “Sizin bana, Türkiye’nin Amerika’ya olan borcundan fazla borcunuz var.” dedi. O da gülerek, “İlahi Abi, her zamanki gibi çok esprilisin” diye cevap verdi.

Yanımdakilere, “Bu kim?” diye sordum. “Akçağ’ın sahibi Ahmet Ünalmış” dediler. Yıllar sonra bu olayı kendisine anlattığımda, “Demek sen de mi oradaydın?” dedi.

*

İnternete bakayım dedim, Ahmet Ünalmış hakkında yeteli bilgi bulamadım. Doğum tarihi yok, hayat hikâyesi yok. Belki de ben bilmiyorum. Onun hakkında tezler yapılmalıydı, Akçağ’ın tarihi, yakın tarihimizdeki gelişmeler içinde ayrıntılı olarak anlatılmalıydı. Nehir söyleşiler yapılmalı, tecrübeleri, gözlemleri kayda geçirilmeliydi.

Necmettin Tozlu’nun yazdığı bir kitap var: Bir Güzel Türkiye Düşlemek İsmail Ünalmış ve Akçağ Hareketi (Ankara 2018). Ben maalesef görmedim. Mutlaka aradığım bilgiler burada vardır.

Bir de Mustafa Miyasoğlu’nun 14 Nisan 2008’de Vakit’te yayımlanan yazısı var.

Akçağ’ın fikir babası ve asıl kurucusu ağabeyi İsmail Ünalmış. 1968’de Yüksek Öğretmen’den 7 idealist arkadaşıyla bir kooperatif kuruyorlar. İlk bastıkları kitap Necip Fazıl’ın bir eseri. (Acaba hangisi?).

Ancak ticaret başka bir şey. İşler istedikleri gibi gitmiyor ve bir süre ticarete ara veriyorlar. Serdengeçti’nin sözünü ettiği olay bununla ilgili olmalı.

Bizim öğrencilik yıllarımızda Hacı Bayram’da küçük bir dükkânda faaliyet gösteriyordu. Anafartalar’dan Hükümet Caddesi’ne döndüğümüzde sağda tam köşede Gima mağazası, devamında Karaköy Börekçisi gibi dükkânlardan sonra en dipte Akçağ. Dar, uzun bir koridor şeklindeydi. Tezgâhta Ahmet Ünalmış bulunurdu. Daha çok dini kitaplar basıp satardı.

Bizim dostluğumuz Halk ve Divan Şiirinin Müşterekleri Üzerine Denemeler isimli kitabımı bastıktan sonra başladı (Ankara 1990, 172 s.). Kapağını Ahmet Kot yapmıştı. Sade ve güzel bir kapaktı. “Yahu hiç ilgilenmediğimiz halde, en güzel kapak seninki oldu” dedi.

Bu tarihte Hacı Bayram’dan Kızılay’a, Sakarya Caddesi’ne nakletmişti. Kendi tabiriyle “Bulvara inmişti”. İki katlı, büyük bir mağazaydı. Her çeşit kitap ve kırtasiye malzemesi bulunuyordu.

Bulvara inme konusunda Mustafa İsen’in etkisi olduğunu biliyorum. Onun etkisiyle edebiyat yayıncılığında bir “adres” olmaya karar vermişti. İsen’in tavsiyesiyle “Divan Şiirinin Ustaları” başlığı altında birçok divan yayınladı. Kısa sürede edebiyat yayıncılığının adresi haline geldi. “Bu kitap ticari değil, müsaade et Kültür Bakanlığı veya Milli Eğitim’e verelim” dediğimde, “Hayır, burası adres olacaksa, Cemal Kurnaz’ın bütün kitapları burada basılmalı. Başkaları da öyle” diyordu. Bu düşünceyle çok iyi veya az iyi demeden çok sayıda kitap yayımladı.

“Ben kendi yayınlarımdan kazanmıyorum. Takım halinde sattığım dini yayınlardan ve kırtasiyeden kazandığımı buraya yatırıyorum. Her türlü yayınevinden kitap alıyorum, bunların çoğunu kendi yayınlarımla takas ederek alıyorum. Bu çeşitlilik benim işime yarıyor.” diyordu.

*

Cömert ve yardımseverdi.

Telif ücretlerini ödeme konusunda, birçok yayınevine göre çok dakikti.

Hocam Şükrü Elçin’in yaşlılık dönemleriydi. Ünalmış, Halk Edebiyatına Giriş ve Halk Edebiyatı Araştırmaları kitaplarını basmıştı. Bir gün, elinde kitaplar ve çiçekle birlikte evine kadar gelerek bir zarf içinde telif ücretini takdim etmişti. Hocam, bir ziyaretimde, “Ben hayatımda bu kadar telif ücretini bir arada görmedim” diyerek memnuniyetini dile getirmişti.

Anne babası ayrılmış, gece kahvelerinde garsonluk yaparak okumaya çalışan bir öğrencim vardı. Kütüphanemden iki çuval kitap seçerek bunları bölümde arkadaşlarına sat, harçlığını çıkar demiştim. Ünalmış’a söz ettim, “Hoca, gelsin bizden istediği kitapları alsın, sattıkça azar azar ödesin” demişti.

Öğrenciler aralarında para toplayıp kitap aldıklarında azami indirimi yapar, bu işi üstlenen öğrenciye de parasız kitap hediye ederdi.

Bir gün sohbet ederken şunları söyledi:

“Benim evim Kurtuluş’ta. Otobüs durağı evimin önünde. Ona binip kolayca Kızılay’a gelebilirim. Ama ben mutlaka taksiye binerim. Çünkü benim ona binecek imkânım var. Bizler binmezsek, o taksici esnafı evine nasıl ekmek götürecek? Bu da bir çeşit yardımdır.

Evimin hemen yanında kasabım var. Uzaklık 500 m. Bir kilo kıyma aldığımda elime alıp götürebilirim. Ama öyle yapmam, çırağa verip gönderirim. Çünkü ona bahşiş vermem lazım. Bu da bir çeşit yardımdır.”

Ben ağalığın, patronluğun böylesi bir âlicenaplık olduğunu ondan öğrendim.

*

Akçağ yayın hayatına başladığında milliyetçi, muhafazakâr çevrelerin yayınevleri yok denecek kadar azdı. Onlar bu ihtiyaca cevap vermek üzere yola çıkmışlardı. 50 yıl boyunca Türkiye’deki değişimlere ayak uydurmaya çalıştılar. Sonradan kendisi gibi birçok yayınevi kuruldu. Rekabet ortamı kızıştı.

Milli Eğitim ve Kültür bakanlıkları ve belediyeler, yayıncıları destelemek üzere binlerce kitap alır oldular. Hatta sadece bu yolla ticaret yapan yayınevleri olduğu söyleniyor.

Yolu Akçağ’a düşmüş olan siyasiler, bürokratlar onu da yeterince desteklediler mi bilemiyorum.

Ama Akçağ bugün de ayakta. Şüphesiz ki evlatları Oğuz ve Nazif Beyler, yeni çağın gereğine uygun olarak baba mirasını geliştirmeye devam edeceklerdir.

 

[i]Prof.Dr., Gazi Ünv. Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi ABD Öğretim Üyesi

Yazar
Cemal KURNAZ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen