Mehmet Ali KALKAN
Biz derdimizi dağlara söyleriz bazen.
Dağlarla dertleşiriz.
Dağlar gam ortağımızdır bizim.
Onlar bizim ak saçlılarımızdır.
Başları pare pare dumanlıdır.
Kardan kemer bağlarlar yol yol.
Pınarlarımızın, göz yaşlarımızın yoludur onlar.
Suyu kesilmeyen pınar dağının başında kar eksilmeyendir.
Biz “off” çekmeyiz dağlara, ümitlerimiz yıkılır sonra.
Dağların eteklerinde dereler, çaylar vardır.
Onlar dağların gerdanlığıdır.
Derdimizi dağa anlatırız, kenarına oturduğumuz bir çaya, bir ırmağa söyleriz içli içli.
Başı dumanlı, göğsü çimenli dağlardan ummanlara salarız derdimizi.
Ummanda kaybolur gider sonra.
Dağlar dağımdır benim,
Gam ortağımdır benim,
Söyletme çok ağlarım,
Dertli çağımdır benim.
…
Biz göğe aşinayız.
Başımızı göğe kaldırdığımız zaman maviliği görürüz.
Mavi sonsuzluktur.
Bazen göğümüzü bulut kaplar.
Göğümüzü mü engeller, göz yaşı mı dökecektir, bize gölge mi bırakacaktır bilinmez.
Bazen havada bulut yoktur ama içimiz duman dumandır.
“Dumanlı dumalı oy bizim eller” deriz.
Bazen ay buluttadır.
Yıldız yıldız hasret düşer yüreğimize.
Ve sevdiğimize şöyle söyleriz.
“Canım” dedim, can evimde sakladım,
Her âh’ımda yıldızları okladım,
Bulut oldum öptüm, sendim, kokladım,
“Dağ” dedim de yüreğime sardım yâr.
“Dağ” dedim de yüreğime sardım yâr.
Mehmet Ali Kalkan