Dünyacılık bir haz bataklığıdır ve kapitalizmin ürünüdür. Kapitalizm, kısa zamanda çok üretme, çok satıp çok para kazanma ve sınırsız kâr ihtirası demektir. Bunun için de reklamlarla, televizyon programlarıyla, dizilerle, müzikle, tatil programlarıyla, eğlence kurumlarıyla hayattan, maddeden, eşya kullanımından, tüketim ve eğlenceden haz almayı hayatın birinci ve asıl amacı haline getirdiler. Ruh, kalp, manevi, imanî, İslamî değerler, soyut güzellikler unutturuldu, yok sayıldı. Dolayısıyla insanları eğlenmek için yaşayan ve çalışan bir makineye dönüştürdüler. Bu da insanları haz ve deizm bataklığına sürükledi.
*****
Prof.Dr. Nurullah ÇETİN
Deizm Nedir?:
Deizm teşkilatlanmış, kurumlaşmış, kitabı, peygamberi, ahireti, kaderi, ibadeti, haramı, helali olan yani ilkeleri ve kuralları olan dine karşı olmaktır. Bu anlayışa göre Tanrı bir kere en başta dünyayı yaratmış, sonra elini eteğini çekmiş, dünyanın ve hayatın işleyişine bir daha karışmamış.
Tanrıya sadece en başta bir kerelik yaratıcılık özelliği (Hayy ismi) yüklüyor, bunun da geçmişte kalan bir eylem olduğuna inanıyorlar.
Onlara göre Tanrı dünyanın işleyişine yani tabiatta halen cereyan eden olaylara karışmıyor.
Tanrının vahiy gönderdiğine inanmıyorlar yani peygamberleri ve kitapları kabul etmiyorlar.
İnsanların bireysel ve toplumsal hayatlarını, ticari, siyasi işlerini düzenleyen, ahlaki kural koyan bir dine inanmıyorlar.
Deizm Nasıl Ortaya Çıktı?:
Deizm, esas itibariyle İslam’a karşı değil, muharref (bozuk) Hristiyanlığa tepki olarak doğdu. Deizm, aslında Ortaçağ Hristiyanlığının bir sonucudur. Bizimle alakası yoktur. Zira papazların elinde değiştirilip dönüştürülen, asliyetinden saptırılmış Hristiyanlık, insanlara zulmediyordu, haksızlık ediyordu. Akla mantığa uymayan kurallar koyuyor ve dayatıyordu.
Bilimi, felsefeyi, sanatı, insanca yaşamayı reddediyor, insanlara bu hayatı zehir ediyordu. Bilim, felsefe ve sanatın gelişimiyle birlikte insanlar böylesine bir dinin, kurum ve kurallarının akla mantığa uymadığını ama yaratıcı kavramının bilim ve akla uygun olduğunu anladı ve buradan hareketle deizm denilen bir inanış doğdu.
Bunun İslam’la bir ilgisi yoktu. Zira İslam tek hak ve gerçek dindi, bütün değerleri ve kurumları akla mantığa uygundu. O yüzden Müslümanlar arasında deist yoktur, sadece daha az dindar ve günahkâr tipi vardır. Her Müslüman İslam’ın ve imanın şartlarına inanır ama gereğini yapmakta ihmalkâr davranabilir.
Müslümanlar arasında çok dindar, az dindar vardır. Müslümanlar Allah’a, peygamberlere, kitaplara, ahrete, kadere, harama helale, ibadetlere inanırlar, bunların hak, doğru ve gerekli olduğuna inanırlar ama bazıları nefisleri tembellik ettiği için ibadetler konusunda gevşektirler.
“Ben Müslümanım ama âhirete inanmıyorum” diyen bir Müslüman görmedim. Âhirete inanmıyorsa o kişi zaten Müslüman olmaktan çıkmıştır ve kendisini Müslüman olarak tanımlamaz zaten. O artık ateist olmuştur. Biz gâvurların ürettiği kavram ve terimlerle değil, kendi terimlerimizle konuşalım. Bizde Mümin, Müslüman, Kâfir, Münafık, Günahkâr gibi terimler var.
Tanzimat’tan bu yana özellikle Müslüman Türk dünyası üzerinde Haçlı Siyonist odakların bizi Müslümanlığımızdan ve Türklüğümüzden uzaklaştırmak için akla hayale gelmedik çalışmalar, projeler içinde olduğunu görüyoruz. Beynelmilelcilik, enternasyonalizm, pozitivizm, hümanizm, rasyonalizm, materyalizm, Komünizm, kapitalizm, globalizm, liberalizm ateizm, deizm gibi bir sürü izmler üretip Müslüman Türkler arasına haricî ve dahilî bedhahlar kanallarıyla yayıyorlar.
Deizmin Yayılma Sebepleri:
1.Emperyalist Projeler: Amerika, İsrail ve Avrupa merkezli Siyonist odaklar, Yahudi olmayanları yani Hristiyan, Müslüman gibi başka dinden olanları dinlerinden uzaklaştırmak için pek çok şeytanî tezgâhlar kurdular. Masonluk bunlardan biri idi. Son dönemlerde yaygınlaştırılmaya çalışılan Deizm de onların bir tezgâhıdır.
Nitekim son günlerde Türkiye’de süren deizm tartışmalarıyla ilgili olarak New York merkezli Uluslararası Ateist İttifakı adlı bir dernek bir açıklama yapmış ve şöyle demiş: “Türkiye’de gençlerin dinden uzaklaştığı konusu sıcaklığını koruyor. Bu dogmacı şahsiyetlerin kalbinde bir ürperti uyandırabilir ancak biz bu durumu hoşnutlukla karşılıyoruz.”
Bu durumu hoşnutlukla karşılarlar; çünkü tezgâhlarının sonuç vermesinden memnunlar.
2. Sahte İslam Üretme Projeleri: Haçlı-Siyonist odaklar İslam dünyasını hallaç pamuğu gibi atmak, darmadağın etmek, köleleştirmek, çökertmek ve perişan etmek için büyük projelerle büyük paralarla sahte cemaatler, tarikatlar, İslamcı görünümlü siyasi oluşumlar ürettiler. Fethullah cemaatinden, IŞİD /DAEŞ’e, kedicikler dininden cübbeli cübbesiz pekçok tarikate kadar bir sürü küflü paslı, irinli mağaralar bunlara örnektir.
Bunlara özel görevler verdiler.
Buna göre İslam’ı temsil etmek üzere özel olarak üretilmiş bu kişi ve gruplar, bilerek İslam’ı yanlış ve çarpık tanıtacaklar, Müslümanlara saçma sapan, İslam’la alakası olmayan uydurmaları belletecekler, akla mantığa uymayan ilkel gerici bir din öğretecekler, gençler de “İslam buysa biz buna inanmıyoruz” diyeceklerdi. Tezgâh buydu. Gençler bilerek, bilinçli bir proje olarak gerçek İslam’dan, Kur’an ve Hz. Muhammed dininden, Maturidi yorumundan ve Ahmet Yesevi uygulamasından uzak tutuldu.
Gerçek İslam köşe bucak kaçırıldı, gizlendi, uydurulmuş tarikat ve cemaat dinleri hep öne çıkarıldı. Nakil ve akıl birlikteliğine dayalı gerçek İslam yerine aklı tamamen devre dışı bırakan acayip bir din sunuldu. Bu dini gören gençler de bu din anlayışına kayıtsız kaldılar ve hatta reddettiler. Bizdeki deizm denilen hadisenin bir kaynağı da bu emperyalist gâvurun sahte İslamcı oluşum tezgâhıdır.
3.Dünyacılık:
Sekülerizm de denilen bir eğilim olup bu zihniyette olanlar, dünyayı ve dünya hayatını tek gerçeklik olarak kabul ederler. Sadece bu dünya hayatı için yaşama, bu dünya hayatında maddi anlamda lüks yaşama arzuları egemendir.
Bu aslında Modernizmin yaydığı dünyacı bir hayat kurgusudur. Buna göre bilim ve teknoloji ilerledi. İnsan hayatını kolaylaştıran aletler, eşyalar, yollar ve yöntemler icat edildi. Dünya hayatı çekici kılındı, günah mübah sayıldı. Eğlence, tüketim, salt dünya merkezli maddeci bir yaşama düzeni reklam edildi, insanlar salt bedeni lüks, konfor, eğlence içinde tutucu bir hayata özendirildi. Dolayısıyla bu dünyanın dışında âhiretin varlığı reddedildi.
Dinlerin önerdiği bireysel ve toplumsal kurallar, kısıtlamalar, yasaklar ve zorunluluklar insan nefsine uygulanması zor geldi. Yani haramlar ve helallere göre bir hayat kurgulamak nefsi, egosu iyice şımartılmış modern insan için zor gelmeye başladı. Kendilerince çareyi, çözümü ya da kendi vicdanlarını ikna etmeyi, dinlerin kural ve kurumlarını reddetmekte, deist olmakta buldular.
Dünyacılık bir haz bataklığıdır ve kapitalizmin ürünüdür. Kapitalizm, kısa zamanda çok üretme, çok satıp çok para kazanma ve sınırsız kâr ihtirası demektir. Bunun için de reklamlarla, televizyon programlarıyla, dizilerle, müzikle, tatil programlarıyla, eğlence kurumlarıyla hayattan, maddeden, eşya kullanımından, tüketim ve eğlenceden haz almayı hayatın birinci ve asıl amacı haline getirdiler. Ruh, kalp, manevi, imanî, İslamî değerler, soyut güzellikler unutturuldu, yok sayıldı. Dolayısıyla insanları eğlenmek için yaşayan ve çalışan bir makineye dönüştürdüler. Bu da insanları haz ve deizm bataklığına sürükledi.
4.Hümanizm Felsefesi:
Hümanizm, Tanrıya karşı insanı tanrılaştırma felsefesidir. Bu, aslından saptırılmış bozuk Hristiyanlığın Tanrı adına insanı ezmesine, silmesine bir tepki olarak insanı tanrılaştırma eğiliminin adıdır. İncil ve tefsirleri yerine insanın yaptığı bilimi, kilise sanatı yerine insanın yaptığı sanatı, dinin önerdiği ahiret ve cennet yerine, insanın bu dünyada yaptığı konfor cennetini önerdiler.
Dolayısıyla Hümanizm, Tanrının hak, yetki ve görevlerini insana vermektir.
Buna göre Tanrıyı gökyüzünde bir yerlere hapsettiler, “sen dünyaya, hayata ve bize karışma, hayatımızı biz insanlar kendi nefsimizin arzularına göre düzenleriz” dediler. Yani Tanrıyı nesneleştirip tanrılaştırılmış insanı özne yaptılar. “İnsanlar cennet istiyorsa biz cenneti bu dünyada lüks, konfor, eğlence, israf ve tüketimle yaparız” dediler. Böylece insanların sonsuz cennet talebini ve özlemini bu dünyanın kısacık hayatıyla sınırlandırdılar. Deizmin bir zemini de budur.
5. Yaratıcıya Hesap Vermeyi Reddetme:
Kişi işlediği bütün haramları, yaptığı günahları, çirkinlikleri, haksızlıkları, kötülükleri vicdanında aklayabilmek ya da bunların doğuracağı azapları, sıkıntı ve rahatsızlıkları bastırabilmek için âhireti, büyük mahkemeyi, hesap verme gününü inkâr etmeye yönelir. Bu bir tür kişinin kendisini aldatarak kaçışıdır. İşte deizm denilen eğilimin bir sebebi de budur.
(15.04.2018)