Orhan ARSLAN
Depremler yerkabuğu hareketliliğin doğal sonucudur ve yerkabuğundaki fay adı verilen kırıklarda meydana gelir.
Dünyamız, dış kısmında büyük ve küçük plakalara ayrılmış vaziyette. Bu plakalar sürekli hareket halindeler. Bunlar içteki magma tabakası tarafından tetiklenerek birbirlerinden ayrılırlar.
Magma sürekli stres üretiyor. Çünkü magma ters istikamette dönüyor ve balansa girmiyor.
Üretilen stresin arzın içinden mutlaka atılması lazım…
Şiddetli depremler tektonik plakaların birbirlerine çarpıştığı yerlerde oluyor.
Gerilim geriye doğru olursa tsunami oluşuyor; Japonya’daki büyük tsunami felaketi budur.
DEPREM DİLE GELSE DER Kİ:
“İnsan, sen ne acayip bir varlıksın?
Ben doğal bir olayım ve varım. Artık benim geleceğimi de aşağı yukarı biliyorsun. Ben olmazsam şu yeryüzü patlardı. Ben, düdüklü tencerenin düdüğüyüm.
Allah yeryüzünün stresi patlamasın diye, dünyanın bazı yerlerine düdük koydu. Sen yeryüzüne misafir olmadan önce de böyleydi.
Sen Allah’ın özel misafirisin. Allah sana kanun koyduğu gibi yeryüzüne ve malzemeye kanun koydu. Yeryüzü de, malzemeler de kendi dinamiği ve aklı içinde çalışıyor. Sen neden bu kanuna uygun davranmıyorsun, uygun malzemeyle uygun ev yapmıyorsun?
Bil ki; depremin kendisi kaos değil kozmostur. Deprem kaos oluyorsa bu senin yüzündendir.”
Zemin etüdü yapılmadan, gerekli mühendislik tedbirleri alınmadan bina yapılmaz. Bu, yerkürenin fıtratını ciddiye almaktır.
FITRAT CİNAYETİ
Fıtrata aykırı davranıyoruz.
Şehirler doğru yerlere yapmıyoruz.
Malzemeden çalan müteahhit, inşaatın fıtratını çiğniyor. Hem Allah’ın hem kulun hakkını yiyor. Böyleleri tam anlamıyla cinayet işliyor.
Yapının mimarı, mühendisi, kontrolörü vb. cinayetten sorumludur.
Belediyelerde ruhsat verenler, araştırmadan ev alan aile reisi de sorumludur.
DEPREM ÖLDÜRMEZ, ÇALINAN MALZEME ÖLDÜRÜR
Fıtrata yanlış bakmak öldürür.
Evinizi kurallara uygun yapmadan, Allah’tan yardım istemeyin.
Kur’an’ın inşa ettiği akıl, depreme iki sınır koyabilir:
1. Deprem sadece ceza, musibet veya beladır düşüncesi yanlıştır, büyük iddiadır. Günah işlediler de deprem oldu; bu söylenemez
2. Allah yokmuş gibi konuşma ey insan! O da yanlıştır.
Türkiye’nin günah skalasını çıkartsak, Elâzığ’a ne zaman sıra gelir. Dünyanın günah şehirlerini çıkartsak, kaçıncı sırada yer alır Elazığ? Böyle saçma bir mantık olur mu?
Biz depremin ekmeğini yiyoruz.
Yeryüzündeki kaplıcalar ve ılıcalar deprem ürünüdür. Bütün şifalı sular deprem ürünüdür. Pek çok mineral madde ve madenler deprem sonucunda ortaya çıkarlar.
RABBİM DEPREMİ İNSANLAR ÖLSÜN DİYE VAR ETMEDİ.
İnsan deprem olunca kendini sorgulamalı: Ben ne yaptım da, yeryüzü hareketlenince evim yıkılıyor, insanlar ölüyor. Kısaca depremden bana zarar geliyor. İnsanın ciddi manada tefekkür etmesi lazım…
Dünya misafirhane biz O’nun konuğuyuz. Allah; “Evimi doğru kullanın” dese haksız mı?
Çünkü biz, bizi misafir eden Allah’ın evini mahvediyoruz.
Bakın 8’den fazlası olmuyor. 8’e göre tedbir alınırsa sıkıntı da gelmiyor. 8’e gücü yetenin 18’e gücü yetmez mi?
DEPREMLERİN ARTMASI KIYAMET ALAMETİ Mİ?
Hayır.
Kıyametin alameti olmaz. Çünkü kıyamet ansızın gelecektir.
SON SÖZ
Her konuda olduğu gibi deprem konusunda da söylenecek çok şey var:
– Devletin ciddiyetsizliği,
– Yöneticilerin ehliyetsizliği,
– Bürokratların sorumsuzluğu,
– Dünyevileşen insanımızın rantiyeciliği,
– Müteahhitlerin çok kazanma hırsı…
Bütün bunların tek ortak adı var: Ahlak zafiyeti.
3,5 ay önce Prof. Dr. Naci Görür nokta atışı yaparak Sütlüce’de enerji birikiminin arttığını söylemişti.
Ciddiye alan bir sorumlu ve yetkili var mı? Varsa ne yaptı?
İTÜ’den profesörler, Marmara’daki fay için sualtı gözlem istasyonu kurulması gerektiğini anlatıyorlar.1,5 Milyon Euro’ya ihtiyaç varmış. Ekipmanın bir kısmını da Fransızlar verecekmiş.
O parayı ve gerekli cihazları anında bulmayan sorumlular için ne demeli…
Şehirlerdeki “depremde toplanma alanlarına” bir bakar mısınız? Oralara belediyelerin izniyle AVM’ler yapılıyor.
BAŞKA DEPREMLER:
– Ahlak depremi
– İman depremi
– Hukuk depremi
– Demokrasi depremi
– Bilim depremi
– Adalet depremi
– Akıl depremi
– Vicdan depremi
Bu depremler için de yardıma koşar mısınız?
Rabbimiz! Sen bize, “doğayı ve fıtratı oku” diyorsun. Ama biz okuyamadık. Bizi fıtratı okuyan eyle. Biz Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah’ım.
Hayırlar diliyorum
Ankara, 26 Ocak 2020
Prof. Dr. Orhan Arslan