Prof.Dr. Ayşe Bilge SELÇUK[i]
6 Şubat 2022’de Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin ardından, birçok çocuk evsiz ve okulsuz kaldı. Türkiye çapında farklı illerde konaklamaları sağlanan ve depremden etkilenmeyen bölgelerdeki okullara aktarılan çocuklarımız, 20 Şubat itibarıyla 71 ilde eğitim-öğretim hayatlarına başladılar. Depremden etkilenen çocukların yeni okullarında adaptasyonlarının sağlanması ve psikolojik ihtiyaçlarının etkin bir şekilde karşılanabilmesi için, bu süreçte bazı noktalara dikkat edilmesi gerekiyor.
Öğretmenlerin dikkat etmesi gereken hususlar
Öncelikle öğretmenlerin, sınıf içinde depremle ilgili herhangi bir konuşma yapmayı planlamadan önce sınıfta deprem bölgesinde yaşıyor olmasa bile depremde yakınlarını kaybetmiş öğrenciler olabileceğini göz önünde bulundurmalarında yarar var. Okullar bu konuda öğrenci öğretmen iletişimini hızlı şekilde gerçekleştirebilir.
Aynı şekilde Kovid-19 salgınından yeni çıktığımızı, son üç yılda ülkemizde sadece bu salgın sebebiyle 101 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, öğrencilerin ailelerinde de yakın zamanda ölümler olabileceğini ve ölümün hassas bir konu olduğunu akılda tutmakta yarar var. Kaygı, bu dönemde daha hızlı tetiklenebilir. Bu, özellikle kendisinde veya ailesinde ciddi bir sağlık problemi veya yakın birinin kaybı gibi travmatik bir deneyimi olan çocuklar için geçerli.
Sınıfta deprem bölgesinden gelen yeni bir öğrenci varsa, depremi nerede ve nasıl yaşadığının aileyle önceden etraflıca konuşulması gerekir. Çocuğun ve ailenin deprem öncesindeki dönemine ve bugüne dair bilgilerinin alınması ve çocukla tanışılması gerekir. Her ailenin deprem deneyimi (yaşadıkları binanın depremden ne kadar etkilendiği ve yakın çevrelerindeki kayıplar gibi), mevcut durumları ve ihtiyaçları birbirinden farklı olacaktır.
Ebeveynlerin yeni bir hayat kurmaya çalışırken fiziksel, sosyal veya psikolojik olarak zorlandığı afet dönemleri ve benzeri zamanlarda öğretmenler, çocukların ihtiyaçlarını fark etme ve gerekli yönlendirmeyi yapma noktasında kritik rol oynar. Bu hem fiziksel hem psikolojik ihtiyaçlar için geçerlidir. Öğretmenlerin bu dönemde deprem afetini birebir yaşayan çocukların psikolojik olarak neler yaşayabileceklerine dair bilgili olmaları önemli. Öğretmenlerin, hangi durumların daha olağan olduğu ve bir uzman müdahalesi gerektirmediğini, hangi durumların bir çocuk psikoloğuna veya çocuk psikiyatri uzmanına sevk gerektirdiğini bilmeleri yararlı olur.
Sınıf içi müdahalede neler yapılabilir?
Sınıf içi depremle ilgili konuşmada öğretmen çok üzücü bir deprem felaketi yaşadığımızı söyleyerek depremin ne olduğu ile ilgili çok detaylı olmayan bir bilgi verebilir. Duygu ve düşünceler konusunda yönlendirici olmadan öğrencilere hisleri sorulabilir. Sınıfı domine eden, süre veya içerik olarak sınıfı zorlayabilecek konuşmaları öğretmen toparlayabilir. Paylaşım yapmanın tek yolu sınıf içinde konuşmak değildir. Öğrenciler yazmaya da teşvik edilebilir. Yazı, duyguların, düşüncelerin, yani iç dünyanın daha rahatlıkla paylaşılabildiği bir alan olabilir. Yazma çalışması sınıf içinde yapılabilir. Bu durumda hem konuşma hem diğer etkinlikleri hangi öğretmenin yapacağı konusunda öğretmenler arasında iletişim ve koordinasyon sağlanarak her öğretmenin aynı uygulamaları tekrar etmesinin önlenmesinde fayda var. Aynı koordinasyon, bir derste yaşanan duygusal paylaşımlar, deprem deneyimi veya ölümle ilgili bilgilerin, o sınıfın diğer öğretmenleri tarafından bilinmesi bakımından da yararlı olur.
Okullarda deprem tatbikatı yapılması için acele edilmemeli. Deprem tatbikatında sınıfta video veya görsel gösterilecekse bunun daha teknik bir görsel olması, gerçek hayattan enkaz ve benzeri görüntüler içermemesi gerekiyor. Deprem tatbikatı planlanırken depremi önceden yaşamış çocuklar konusunda çok hassas olunması, bunun iyi düşünülerek belki bu çocuklar için ayrı bir planlama yapılması lazım. Tatbikat yapılacağı zaman tüm ailelere önceden bilgi verilmesi gerekiyor. Bu gibi tatbikatlar gerekli olsa da bazı çocuklarda kaygıyı arttırabiliyor ve uyku düzenlerini etkileyebiliyor.
Psikolojik İlk Yardım
Depremde yakınını kaybeden veya kendisi deprem yaşamış öğretmen ve öğrencilerle olan ilişkilerde ne söylenmesi veya söylenmemesi, yapılması veya yapılmaması gerektiğine dair bilgili olmakta yarar var. Bunun için de Türk Psikologlar Derneği’nin YouTube sayfasındaki “Psikolojik İlk Yardım” videosuna başvurulabilir. Ülkemizdeki tüm eğitim kadrosunun Psikolojik İlk Yardım bilgisine sahip olması gerekiyor. Sınıfta depremden etkilenen bir öğrenci varsa, tanışma ve kaynaşma için Rehberlik biriminin bir ayarlama yapması gerekir. Öğrencinin yaşadığı tek zorlayıcı deneyimin deprem değil, şehir, ev, okul, arkadaş dâhil pek çok konuda yaşadığı kayıplar olduğu akılda tutulmalı. Çocuğun hangi sınıfta okuyacağına karar verilirken Rehberlik ve okul yönetimi sınıftaki öğrenci ve öğretmen profilini göz önünde bulundurabilir.
Sınıfa deprem bölgesinden gelen çocuğa acınacak gözle bakılmamalı. Zorlayıcı bir deneyimin üstesinden gelme sürecinde olan bir çocuk veya genç olarak düşünülmeli. Öğretmenler kendi aralarında dahi çocukla ilgili konuşurken “afetzede” veya “depremzede” tanımlamasını kesinlikle kullanmamalı ve çocuğa ismiyle hitap etmeli. Kaygı ve stres dikkati, dikkat öğrenmeyi etkiler. Depremden etkilenen çocukların ders içeriğine dikkat vermeleri biraz zaman alabilir. Tüm sınıflar için müfredat biraz geri sarılarak derslere başlanabilir. Pekiştirme, kaygıyı yükseltmeden bir toparlama sağlayacağı için olumlu etkileri olur.
Okul, çocuk için hayatın bir provasıdır. Yardımlaşma, anlaşmazlık çözme ve işbirliği yapma gibi sosyal becerilerini; duyguları ifade, kontrol ve empati gibi duygusal becerilerini ve doğru anlama, kendini ifade etme gibi iletişim becerilerini geliştirmeleri için çocuklara zengin deneyim sağlar. Bu haftalar için okullar bu konularda daha fazla planlama yapabilir. Çocuklar dâhil her yaştan insanın yapabileceklerimize, elimizde halihazırda var olan kaynaklara dikkat vermemizin, bu düşünme egzersizini daha çok yapmamızın kontrol hissimizi tekrar kazanmamız bakımından önemli olduğunu düşünüyorum. “Kendi alanımızda büyük, küçük sorumluluklarımız neler?” “Sorumluluklarımızı yerine getiriyor muyuz?” “Neyi daha iyi, neyi farklı yapabiliriz?” şeklinde, okullarda ve okul dışında gerçekleştirilebilecek düşünme egzersizleri toparlanma süreçlerimiz için yararlı olabilir.
[i] Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk, Gelişimsel psikoloji ve Gelişimsel psikopatoloji uzmanı, MEF Üniversitesi öğretim üyesi