Bir çiftçi bir tarlaya buğday ekerse, buğday alır; arpa ekerse arpa alır. Buğday alması da kaderdir, arpa alması da kaderdir. Arpa almak için bakla ekip de arpa almaması da kaderdir. “Allah’ın öteden beri işleyip duran kanunu (budur). Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın” (Fetih 48/23) Ayetinde Allah’ın sünneti ve âdetinin değişmeyeceği açıkça ifade edilir. Adetullah dediğimiz tabiatın işleyişindeki, canlı ve cansız varlıkların imkân ve potansiyellerindeki oluşlar bu nedenle sürekliliğe sahiptir.
*****
Prof. Dr. Hilmi DEMİR[i]
6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem Türkiye’de büyük can ve mal kaybına yol açtı. Kaybettiğimiz canların sayısının artarak devam ettiği haberleri, üzüntümüzün de katlanarak artmasına neden olmaktadır. 17 Ağustos Depremi’nden yaklaşık 23 yıl sonra yaşanan bu büyük felaketin sosyo-ekonomik etkileri kadar insanların inanç ve tutumlarında da ciddi etkileri olacaktır. Bu etkiler kadar kuşkusuz depremin dini olarak nasıl anlamlandırılması-anlaşılması gerektiği konusunda da tartışmalar önemlidir. COVID-19 salgınında gördüğümüz gibi yaşanan her felaket şöyle ya da böyle inançlı insanlar ve din adamlarının bir kısmı tarafından Tanrı’nın cezası ile ilişkilendirilir.
Toplumlar yaşadıkları büyük felaket anlarındaki çaresizliği daha üstün bir gücün planına ve kaderine atfederek bir tür psikolojik sığınma ihtiyacı duyarlar. Bununla birlikte Tanrı’nın masum olan çocukları suçlular için cezalandıracağını düşünmek ya da yargılama gücü olan adil bir Tanrı’nın masumlarla suçluları ayırmadan toptan cezalandırmayı tercih ettiğini varsaymak daha büyük teolojik sorunlara neden olur. 1755 Lizbon Depremi’nin yol açtığı teolojik tartışmalara bakıldığında bunun doğruluğu görülecektir.
Bu yüzden depremin teolojisini konuşmak, deprem ile Tanrı’nın iradesi ile insanın iradesi ve sorumluluğunun sınırlarını anlamaya çalışmak oldukça önemlidir. Bu hem insan ile Tanrı arasındaki manevi bağı hem de inanan insanın doğa ve tabiat olaylarını yorumlayışını belirleyecektir. İslam düşünce geleneğinde deprem gibi tabi felaketlerin yorumlanması konusunda mistik, Kelâmî-teolojik, halk dindarlığı düzleminde birçok farklı yorumdan bahsedilebilir. Ben her zaman olduğu gibi konumumu Kelâmî/teolojik-Mâtûridî geleneğe yaslayarak oradan hareketle depremin bize teolojik olarak ne demek istediğini yorumlamaya çalışacağım.
Değerlendirme notunun tamamına erişmek için tıklayınız.
——————————————–
Kaynak:
https://www.tepav.org.tr/upload/mce/2023/notlar/depremin_teolojisi.pdf
[i] TEPAV, Ortadoğu ve Orta Asya Araştırmaları Enstitüsü Direktörü