Devlet bilmezliğin son perdesi

Tam boy görmek için tıklayın.

A. Yağmur TUNALI

Yaşadıklarımıza esastan bakmayı esas alarak sorular sormazsak olanı biteni doğru anlayamayız. Türkiye’yi istikrarsızlaştırma hedefi değişmedi. Ortadoğululaştırma planı merkezdeydi, o da değişmedi. Öyleyse durum bu iken “PKK silah bırakacak” denmesini nasıl anlayacağız?

PKK can çekişen bir yapıya dönüşmüştü. Yerine başka örgütler(YPG ve türevleri) çoktan hazırlandı. Devletçikleri bile hazır. PKK silah bırakıyor diyerek başlatılan sürecin bir hedefi Suriye’nin kuzeyindeki o yapıyı korumak gibi görünüyor. Erdoğan’ın yeniden aday yapılmasına dönük hamleler de terazinin diğer kefesindedir. Yani görünen başka, niyet başka olunca güven oluşmuyor.

Turpun başka büyükleri de var. İçerde görülmemiş bir operasyona girişildi: On milyona varan dış göçle ülkenin nüfus yapısı değiştirildi. Ortadoğu bataklığından ve dünyanın her tarafından vekâlet savaşlarına katılanlar, terörsüz-kansız yaşayamayanlar yığın yığın geldiler. Her tür ajan da içlerindeydi.

ÇOK YÖNLÜ HÜCUM ALTINDA

Türkiye gibi büyük bir devlet, böyle çok yönlü hücumlara uğradı. Şayet yönetenler izin vermese bunların hiçbiri olmazdı. Hep diyorum ya, başımıza gelenlerden biz sorumluyuz. İtiraz etmedik ve gelecekte nelere yol açacağı kolayca tahmin edilebilir dinamitler yerleştirilirken, “Büyüklerimizin bir bildiği var” diyerek kenar durduk.

Türkiye gibi büyük bir devleti yönetenler, şimdi yine o zincirleme hataların yeni bir örneğini veriyor. Apo’yu göreve çağırıyor. Adama yüksek bir statü veriyor. Olacak iş mi? “Biz bir şey vermeyeceğiz, pazarlık da yapmadık” denmesinin hiçbir manası yoktur. Açıklanan ve itiraz edilmeyen metne bakarsanız varlık sebebi kabul edilmiştir. Arkasından şartlar gelecektir. Kesindir. Dünya başta, içerdekiler bu olağanüstü fırsatı tepe tepe kullanacaktır.

DEM VE PKK BÜYÜK MESAFE ALDI

Birçok bombayı daha baştan patlattılar. Apo’nun metnini ilk önce Kürtçe okuyarak başladılar. Ülkenin resmî diline meydan okudular. Bu durumda Anayasa’nın 66. ve 42. maddeleri hedeftedir.

Bu vesileyle söyleyeyim: Demliler ne diyeceklerini biliyorlar. Kürtçü Hüda-Par da benzer dilden konuşuyor. Diğer İslâmcı görünenler de onlara köz kırpıyor. Onlara bakarsan, devlet ve kurucu unsuru Türkler yüz yıldır hak yiyor. Yüzyıl öncesini bilseler böyle konuşmazlardı. Bilinmediği için oraya atıf yaparak Atatürk’ü, Cumhuriyet’i ve Türklüğü hedef alıyorlar. İslamcı geçinenler de yüzyıllık parantezden bahsediyorlardı. Burada buluştular. İkisinin maksadı aynı yere varmak değil ama aynı yere vurmak olduğu açık.

PROJELERLE ÇEVRİLDİĞİMİZ VE BOĞULDUĞUMUZ YILLAR

Olanları görelim: Millet yaratma projelerinden bir proje bu. Son yıllarda hemen her ağzını açan Kürtler, Kürt Seçmen, Kürt Sorunu diyor. Kavram üretiyor ve ısrarla kullanıyorlar. Toplumda onların dili hâkim hale geliyor. Cumhuriyetin değerleri topa tutuluyor, savunucu görünenlerden buna yönelik bir güçlü çıkış yok. Ciddî bir muhalif düşünce hareketi görülmüyor. Muhalefet de görünmüyor. İyi Parti ve Zafer tepki verir görünüyor. Onlar da kavramlarını iyi seçemiyorlar. Düşünce derinliği ve strateji de yok gibi.

CHP zaten evlere şenlik. Atatürkçü geçiniyor, Atatürk’ten ve Cumhuriyet’ten haberi yok. Atatürk Türksüz cümle kurmaz. Bunların partiye hâkim kısmı Türk dememek için kaçacak köşe arıyor. Türeyen sol liberal akım, CHP’de Cumhuriyet çizgisindekileri susturmuş veya kenara itmiş görünüyor. Özgür Özel ve ekibinin dili ile bölücülerin dili neredeyse aynı. “Burası Türk ülkesidir” diyemeyen Atatürk’le aynı düşüncede olabilir mi?

O cenahta İmamoğlu, Erdoğan’la mücadelesinde iyi gidiyor. Savunmadayken de hücumda. Güvenli duruyor ve her hamlesi doğru görünüyor. Fakat bölücülüğe karşı onun da ideolojik zaafı var.

Yani CHP ve bazı mahfiller Atatürk diyor, -hadi ağır söylemeyeyim- Atatürk’ü bilmiyor. Dahası tam tersi yönde ilerliyorlar.

TARİHSİZ VE TALİHSİZ NESİL

Durum açık: Tarihi bilmeyen veya doğru bilmeyenler, kendilerine göre yazanlar ve anlatanlar elinde kaldık. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, eskiye dair yeni rejim gereği söylenenlere sıkışıp kalan bir sol liberal slogancılık var. Osmanlıya sövmeyi Cumhuriyetçilik sanıyorlar. Babalarını, dedelerini sevmiyorlar. Hatta inkâr ediyorlar. Bunun için toprağa sağlam basamıyorlar. İslamcılarımız zaten kâğıt üstünde milletsiz ve milliyetsiz düşüncedeler. Esasta sadece Türklüğe düşmanlar.

Milliyetçilerimiz de -hep söylediğim gibi- milliyetlerinden, yani tarihten habersizler, yani milliyetçi değiller. Onlar milliyetçi olsalar Türkiye’yi kimse bu durumlara düşüremezdi.

Asıl sebep nedir derseniz, ben yine bu cehaleti söylerim. Başımız neden belâdan kurtulamıyor dersek, cevabı burada arayacağız. Devlet bilmezlik diyorum ya, işte o tarih bilmezliktir.

Devlet millet bilmezlik en çok dinden geçinenlerimizdedir. Son yirmi üç yılda bu hallere neden düştüğümüz açık. Diğerleri de derece derece tarih, devlet, din cehaletine mahkûm olduğu için kanıyor, bilmiyor, anlamıyor ve kolay güdülüyoruz.

—————————————–

Kaynak:

https://www.karar.com/yazarlar/yagmur-tunali/devlet-bilmezligin-son-perdesi-1603073

Yazar
A. Yağmur TUNALI

Yağmur Tunalı,1955 yılında, Kayseri Yahyalı’da doğdu. Orta öğrenimini, Niğde, Kayseri ve Samsun’da; Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde başladığı yüksek öğrenimini, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Fransız ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen