“Makina çağının milliyetçiliğinden, dijital çağın milliyetçiliğine dönüşü bilim ve felsefe dışında nasıl geliştirebiliriz?” sorusuna bir yanıt arama çabasıdır bu yazının amacı.
Muzaffer METİNTAŞ sosyal medyada “Milliyetçiliğin bir bilgi (bilim yapma) ve felsefe (bilgiye mana verme) işi olduğunu artık kabul etmeli ve bu çabaya girişmeliyiz.” dedi.
Dîvânu Lugâti’t- Türk’den bir atasözü “Keñeşliğ bilig üyreşür, keñeşsiz bilig obraşur (Danışılmış bilgi güzelleşir, danışılmamış bilgi yıpranır.)” anımsatalım. Neotekno milliyetçilik için tersine beyin göçü şart adlı yazımda, ülkelerinin bağımsızlığını korumasının teknolojiye bağlı olduğunu referansları ile vurgulamıştım. Teknoloji üretmek ise dijital çağın kültürü özümsemekle başlar. Dijital kültürün sürecinin sonunda bireyin ulaşacağı bilgelikle dijital aksakalların bazıları dijital çağın düşünce önderleri olabilir. Veri, enformasyon, bilgi arasındaki farkları araştırırken, sanal alemde her alanda bilimsel bilgiye ulaştıkça, kendi iç dünyasına, bilinçdışına, içsel düşünceye, sezgisel yolculuğa çıkınca -bilinç, beyin çelişkisine kendince bir çözüm buldukça ya da anladığı kadarı ile Roger Penrose orc-or zihin teorisini benimsedikçe- daha iyi bildiğini idrak etmeye başlar. Bu süreç “cultura digital” dir. Kültür kavramını sebze, bitki yetiştirmek anlamında “cultura agri” ilk kullanan Cato dur. İnsan yetiştirme anlamında ise Çiçero “cultura animi”şeklinde kullanmıştır. Kırmızılar sanal düşünce ağı üzerinde gerçekleşen ve insanın yetişmesini sağlayan her türlü devinim bir dijital çağ milliyetçi kültürü oluşturmaktadır. Dijital aksakallar-bilgeler-; kırmızılar “digital tank” da dijital çağın milliyetçi kültürüne “değer” katmaktadır. Kelebek etkisi yaratmaktadır. Birey “ dijital bilgi ağlarına” ya da kendisi için bir değer – her blogger Marcus Aurelius gibi kendi için yazabilir, eğer içten geliyorsa- yaratarak dijital aksakal olabilir. CONTENT IS KING kavramı dijital kültürün metaforudur, Bill Gates tarafından söylenen. Think Different ise Apple sloganıdır. Mekanik-analog- zihin kalıplarını kırarak, dijital kültürü benimseyen Kırmızılar; dijital çağın milliyetçiliğinin kitabı yüzlerce dijital aksakal ile yazarak kolektif bilinç yaratmış ve kritik kütleyi aşmıştır. Newton mekanik düşüncesinden, dijital düşünce formuna kuantum sıçraması yapmıştır. Kuhn deyimi ile paradigma kaymıştır, kırmızılar sanal düşünce ağında. Kırmızılarda ki yazıların hepsini bir puzzle parçası gibi okuyup, büyük resimi görebilirsiniz. O yazılarda referans verilen tüm makale ve kitapları okursanız dijital bilge olabilirsiniz. Okumadan düşünemezsiniz. İnsan ne okursa odur.İnsan düşünceden ibarettir, gerisi et ve kemik.Gül düşün…demiş Mevlana.
I’m blogger.(Ben sadece bir egüncerim.) Önce kendime yazıyorum, düşüncelerimi görmek için. Sonra yayınlıyorum, birine ulaşır diye. Çünkü fikir fikiri ateşler. Bir düşünce dünyayı değiştirir. Zamanı gelmiş bir düşüncenin önünde kimse duramaz. Dijital çağ yeni başlıyor. Abd instagram ve çin tik tok dijital kültür milliyetçilik savaşı yapıyor. Rus Telegram, Yandex, ABD Google, Ericsson, Çin Huawei, Baidu, Alman SAP, G. Kore samsun, Tayvan tsmc, Japon Mitsubishi, fusitsu, nachifusikoshi, fanuc kuka, İsveç ABB robot vb. dijital milliyetçilik savaşları donanımdan, yazılıma, sanal oyunlardan, siber güvenliğe çok ciddi bir dijital kültür rekabeti ile sürüyor. Dijital çağın TÜRK milliyetçileri oyuna yeni giriyor. PEAK yerli oyun şirketi 1.800.000.000 USD’ ye satıldı. Türk Tek boynuzlu atları yaratmanın zamanı geldi, geçiyor. Zihinsel dönüşüm şart. Think digital. Önce sanayici ve iş adamlarının zihinleri PR ile işgal edildi, kilitlendi, düşünemez hale getirildi. Ey patron “sen teknoloji üretemezsin, sadece satın al “diye diye zihinleri yıkandı. Yerli milli üretim hamlesi, holdinglerde, Kobiler de dijital dönüşüm zirveleri yapıldı-şimdi de zoom da dijital dönüşüm zirveleri yapılıyor- ama ileri teknoloji ürün ihracatımız %2-3 seviyelerinde çakıldı, kaldı. Dijital kültür milliyetcisi olmadan oyun tasarımı yapabilir miyiz? Özümüze düşüp düşünmeden yenileşimci kültür yaratabilir miyiz? “Makina çağının milliyetçiliğinden, dijital çağın milliyetçiliğine dönüşü bilim ve felsefe dışında nasıl geliştirebiliriz?” sorusunu tüm sanayici ve iş adamlarına yöneltiyoruz. Çünkü bu sorunun muhatabı patronlardır, sanayicilerdir, iş adamlarıdır.
https://bilimdili.com/teknoloji/bs/turk-mitolojisini-konu-alan-oyun-uruz-enis-kirazoglu-anlatimiyla/
Yukarıda ki linkden alıntı ile dijital çağ milliyetçisi bir oyuna davet yapayım
“Bugün özel bir oyun var karşımızda! Orta Asya Türk mitolojisini konu alan bir oyun!
Uruz Return of the Er Kishi bugünkü oyunumuz!
Bağımsız Türk geliştiriciler tarafından Steam’de yayınlanan oyunu ben de ilk günden oynayabildim. Oynadığım gibi de izlenimlerimi size şöyle bir derleyip toplayıp anlatmak istedim. Böyle kendine has, özgün atmosferli Türk yapımlarını daha fazla görebiliriz umarım.”
Ali baba da yerli e-ticaret sitesi trendyol u 800 000 000 usd aldı ama şirket değeri 1 milyar usd yi çoktan geçti. Ali babanın yaratıcısı Jack MA nın geçen hafta hong-kong da borsaya açtığı ANT finansman şirketine talep 3 trilyon dolaraulaşınca, Jack MA nın Çin hükümetini eleştiren konuşması üzerine ÇKP halka açılmayı durdurdu. Detayı linkde okuyabilirsiniz.
https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/konusmaya-kizdi-dunyanin-en-buyuk-halka-arzini-durdurdu-6123863/
Dijital Çağ kültürüne uyum sağlamak için Dijital Çağı yaratıcılarından JACK MA nın, 2018 davos konuşmasındaki önerileri dikkate alabiliriz.
20’ li yaşlarda olanlar kurumsal bir firmada çalışarak iş dünyasını öğrensinler
30’ lu yaşlarda olanlar içindeki girişimci ruhu duyup, istediklerini yapsınlar
40’ lı yaşlarında olanlar, hangi alanda deneyimli ise dijital çağın gerisinde kalmamak için kendilerini güncellesinler.
50 yaşındakiler blogger olup, deneyimlerini paylaşsınlar
60’ lı yaşlarda olanlar ise evinin bir odasını sanat stüdyosu yapıp, resim heykel yapsınlar ya da bir müzik aleti çalsınlar veya hayatı doya doya yaşasınlar, torunları ile oynasınlar.
Türkiye sanayi ve ticaret odaları birliği üyeleri, Türkiye İhracatçı Birlik üyeleri, Tüsiad, dan Müsiad a tüm siad/giad üyeleri, gerek dördüncü sanayi devrimi ve gerekse dijital dönüşüm konusunda yıllardır toplantı yapıyor –dünyada dijital dönüşüm konusunda zirve yapmada tobb,tim,tusiad,müsiad şampiyon-ama dijital zihinsel dönüşümü yapamıyorlar. Yerli ve milli üretim için, dijital çağın milliyetçiliğinin kaynağı olan, kırmızılar sanal düşünce ağına-digital think tank-bağlanmaları gerekiyor. Bu bağlantı teorisinin adı Six Degrees of Separation
“Six Degrees of Separation” olan “6 Derece Uzak Teorisi”ni ortaya koyan kişi, Macar bir yazar olan Frigyes Karinthy. Günümüzden 90 yıl önce bu teorisini ortaya atan Karinthy, globalleşen dünyada artık her insanın başka bir insana en fazla 5-6 adımda bağlanabileceğini iddia etmiş. Yani TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ile aranızda en fazla 6 kişi bulunuyor. Örneğin Facebook verilerine göre, site üzerindeki her kullanıcıya ortalama 3.57 arkadaş uzaksınız.Yani 3.57 sanayici ve işadamı kırmızılar e-hareketine destek-sponsor- olursa dijital çağ milliyetçiliğine “like” or “share” yapabiliriz. Nasıl mı ? JACK MA dan dijital çağ kültürüne uyum sağlamanın sırlarını yukarıda öğrendik, aşağıda ki adımları atabilirsek onlarca JACK MA çıkartabiliriz. PEAK, TREND YOL….diye başladı zaten dijital çağ milliyetçileri.
https://www.webtekno.com/dunyadaki-her-ama-her-insana-en-fazla-6-arkadas-kadar-uzak-oldugunuzu-biliyor-muydunuz-h47282.html
Kırmızılar derneğinin sanal düşünce ağında okuduğunuz, ilgileneceğini düşündüğümüz bir yazı linkini tanıdığınız bir sanayici ve iş adamına gönderiniz. Hiç iş adamı tanımıyorsanız iş adamı tanıdığını bildiğiniz arkadaşınıza sosyal medya ile iletiniz. İş adamlarından bu yazıyı dernek, oda, website, sosyal medya hesapları veya dergilerinde yayınlayarak kırmızılar “dijital kültür elçisi” olmasını öneriniz. Bir şekilde ilgilerini çekebilirsek sanayici ve iş adamlarımızın dijital zihinsel dönüşümü için ilk linki atmış oluruz. Ondan sonra kırmızılar yayıncılık a.ş. kitaplarını toptan satın alır, üyelerine mi dağıtır veya oda, dernek dergi websitelerinde yayınladıkları kırmızılar makaleleri için telif mi öderler veya sadece “like” alırız bilmiyoruz ama eminiz ki dijital çağ milliyetçi kültürüne çok gereksinimleri var dijital zihinsel dönüşüm için. Yabancı bir yazılım veya donanım ile dijital yenileşim gerçekleşmiyor, tek boynuzlu atlar doğmuyor, PEAK gibi. Dijital oyunlar tavla oynamak gibi zar atarak tasarlanmıyor. Başka yol yok dijital çağ milliyetçi sanayici ve iş adamı yaratmak için.
Dîvânu Lugâti’t- Türk’ sanal alemde yeniden yazan her dijital aksakal bugün Kaşgarlı Mahmut’dur. Dijital aksakal-bilge- olmanın dijital çağda yaşla bir ilgisi yok. “Keñeşliğ bilig üyreşür, keñeşsiz bilig obraşur. Akıl yaşta değiş baştadır. Her blogger-egüncer- dijital aksakal olabilir. Tarih bilincinde sahip olmadan gelecek şekillendirilemez. Dijital Çağın Milliyetçilik kitabı kırmızılar sanal düşünce ağıdır. Yüzlerce Dijital Aksakal yazmış. Dijital Aksakal Düşünce bozkurtu –önderi-Metin Savaş’ın Kırmızı Yazılar kitabı ise rehberidir her egüncerin, dijital aksakal olma yolunda. Dijital çağ milliyetçisi olmak dışında başka yol yok, Ergenekondan çıkmak için. Think digital.
https://www.kitapyurdu.com/kitap/kirmizi-yazilar/458006.html
Yazımızın son bölümüne geçebiliriz, şimdi. Avrupa’da ulusal halk kültürlerine olan ilgi, Amerika’nın keşfinden sonra doğmuştur. Amerikan yerlilerinin sosyal hayatları ile ilgili yapılan derlemeler, Avrupa kültürü çalışmalarını başlatmıştır. J. Gottfried Herder ve Grimm Kardeşlerin Almanya’da yaptığı çalışmalar, halk bilimini bağımsız bir disiplin haline getirmiştir. Özellikle derlenen destanlar ve bu destanların kahramanları, Avrupa halklarının etrafında birleşecekleri kavramlara dönüşmüştür. Etnopedagoji, bir halkın var olduğu ilk andan itibaren deneme yanılma yoluyla geliştirdiği eğitim metotlarını halk bilimi aracılığı ile tespit ederek yeni neslin yetişmesinde kullanan bir bilim dalıdır. Önemli bir Tuvalı araştırmacı ve aydın olan Monguş Kenin-Lopsan, tüm ömrünü Tuva geleneksel kültürünü araştırmaya, unutulan değerleri yeni kuşaklara öğretmeye adamıştır. Monguş Kenin-Lopsan, uluslar arası arenada verdiği konferanslar, farklı ülkelerde yaptığı bilgilendirici seyahatler ve ülkesinde öncülük ettiği dinsel-toplumsal örgütlenmelerle Tuva Kamlığına olağanüstü katkıda bulundu. Şair, folklorist, dilbilimci ve Tuva Kamları Derneği Başkanı olan Prof.Dr. Kenin-Lopsan, Tuva takvimine göre inek yılı olan 1925’te dünyaya geldi. Geniş bir ailede büyüyen Kenin Lopsan’ın anne tarafından büyükannesi Kuular Handıjap, bir Kamdı. Tıva çançıl en önemli eseridir. Monguş Keni Lopsan diyor ki “biz atamızın mirasına sahip çıktık .” detaylı izlemek için youtube video link aşağıdadır.
https://www.youtube.com/watch?v=GIXWWESHiJU&feature=emb_logo
Bilim kurgu öyküler ile gelecek sekilendirilebilir.
#tuva2040 BİLİM KURGU ÖYKÜLER-10- (MONGUŞ KENİN LOPSAN)
Monguş Kenin Lopsan adlı bilgisayar programcısı öyle bilgisayar oyunları ve 3d animasyon filimleri tasarlamış ki dünyanın her yerinde ki Türk Çocukları süpermeni de örümcek adamı da unutmuş, URUZ olmuş. Üç boyutlu artırılmış gerçeklik ortamında tuva atlarına binmişler, dört nala koşturmuşlar, Yenisey de yüzmüşler, Ötüken de doğan ile avlanmış, doğanın gizlerini çözmüş, ejderhalara “Bak çaŋçıl, bakka çedirer, eki çaŋçıl, ekige çedirer” sözünü öğreterek ad kazanmışlar. Uruz da oynayanlardan sadece biri YADA taşını kazanmış. Sanal oyundan çıkmış. Bir bakmış elinde gerçek YADA taşı. Bin yıl sonrasına gitmiş, gelmiş. YADA taşını yine URUZ oyunun içine ödül olarak koymuş. Sanal, gerçek dünyanın arayüzünü kodlamış Monguç Kenin Lopsan. YADA taşının üstünde “Issız acun kaldı mı ?” yazıyordu, Göktürkçe. “Kim özüne düşer, düşünürse, YADA taşını eline alır, zamanın efendisi –time lord-olabilir “ diyor Monguç Kenin Lopsan.
Cahit GÜNAYDIN-Yenileşim Mühendisi
23.11.2020-İzmir