A. Yağmur TUNALI
Güzel kardeşim hangi çağda yaşıyoruz?
Hadi elinizdeki bin yıl önceki hukuk kitaplarını yazanlar anlamamışlar.
Hadi Ebussuud gibi dev bir hukukçunun 400 sene önce para vakıflarının devrin şartlarına göre %12 faiz uygundur görüşünü fetva haline getirdiğini de görmediniz.
Biraz düşünün!
Dünya faizsiz döner mi?
Bu sistem dün de faizliydi, bugün de.
Adamın parasını alacak, kullanacak ve belki onun üstünden kazanacaksın ve ona sadece ana parayı vereceksin?
Böyle şey olur mu?
Hangi akıl bunu kabul eder?
Din akılsız olur mu?
Diğer taraftan o hutbeyi okutan da okuyan da yüz kere faizle tartılmış, faizli bir parayla maaşını alıyor.
O maaşın içinde ana para kadar faiz var.
O maaşın içinde Millî Piyango’nun şans oyunlarının, toto kumarlarının parası da var.
Kumar parasını geçelim, şu dünya sistemindeki faiz hem meşrudur, hem doğrudur.
Yanlış olan, yasaklanan tefeciliktir.
Ribâ’dan kasıt zor durumda olanı istismar ederek, çökertecek kadar çok yüzde almaktır.
Tefecilik budur.
Faiz gibi bir çok göstergenin belirlediği, herkese eşit uygulanan bir yüzde neden yanlış olsun?
Bu da ticaret.
Para ticareti.
Bunu bilmeden hutbeye taşıyan Diyanet dinden bahsettiğini sanıyorsa aldanıyor.
Din insaf ister.
“Sahtekârlık bu kadar açık ve üstelik birlerce minberden yalan yanlış söyleyerek yapılamaz” dedirten o hazır metinlerle milleti aldatmaya kalkmak en hafifinden ahmaklıktır.
Sonra, “Ey Hoca! Maaşını iade et, çünkü onda bilemeyeceğin kadar faiz yüklü.” derler adama.
“Hadi sıraya girin ve maaşlarınızın bir kısmını faizden temizleyerek iade edin!” derler.
Böyle bir çağrı yapın, göreceksiniz, on cami adamı bile uymayacaktır.
O halde neden bu sahtekârlığı yapıyor ve ribayı faiz diye tercüme edip bağıra çağıra milletin kafasını bulandırıyorsunuz?
Yapmayacağınız şeyi neden söylüyorsunuz?
Hem de bizi döve döve söylüyorsunuz?
Hangi din bu?
Din mi bu?