Fırat Kalkanı Operasyonu’nun hedefi Cerablus’un IŞİD’den alınmasıyla sınırlı mı? Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Erkmen yazdı.
Doç. Dr. Serhat ERKMEN
Türkiye, 24 Ağustos 2016 gününe sınır ötesi operasyon haberiyle uyandı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği operasyonla Özgür Suriye Ordusu’na bağlı güçler sınırı geçerek 2 yıldan uzun bir süredir IŞİD’in elinde tuttuğu Cerablus’u kısa sürede kontrol altına aldı. Ancak, harekâtın devamında yaşananlar Cerablus’un nihai hedef olmadığını, yeni bir sürecin ilk adımı olduğunu gösteriyor.
ANLAMI, ÖNEMİ VE HEDEFLERİ
Fırat Kalkanı Operasyonu’nu birkaç aşamada ele almak mümkün. Öncelikle operasyonun açıklanan hedefinin Türkiye’nin ulusal güvenliğinin sağlanması için bölgenin terör örgütlerinden temizlenmesi olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu bağlamda operasyonun kısa vadeli hedefi IŞİD’in Türkiye sınırından temizlenmesi. Ancak IŞİD’in Türkiye sınırındaki varlığı Cerablus ile sınırlı değil. Cerablus’tan Çobanbey’e kadar uzanan yaklaşık 60 kilometrelik hatta dağılmış, irili ufaklı çok sayıda köy hala IŞİD’in kontrolü altında bulunuyor. Öyle ki, Cerablus’ta pek fazla direnç gösteremeyen IŞİD’in bu hattın farklı bölgelerinde vur-kaç eylemleri yapması şaşırtıcı değil. Dolayısıyla, sınır hattının tam olarak IŞİD’den temizlenmesi, basında ilk günlerde resmedildiği gibi kolay bir süreç değil. Ancak uzun da sürse, Türkiye’nin askeri ve siyasi gücü bu hedefi başarmaya rahatlıkla yetecek düzeyde.
Ayrıca, IŞİD’le mücadeleyi sınırın temizlenmesiyle sınırlı görmemek gerekiyor. Sınırın gerçek anlamda güvenlik altına alınabilmesi için Çobanbey’in güneyinden El Bab’ın kuzeyine kadar bir hattın kontrol altına alınması gerekiyor. Nitekim operasyonun başlamasının dördüncü günü sabahında IŞİD’in Çobanbey’e aniden saldırması ve buradaki muhalif gruplara zayiat verdikten sonra çekilmesi sürecin tamamlanmadığının önemli bir göstergesi.
Sınırın gerçek anlamda güvenlik altına alınabilmesi için Çobanbey’in güneyinden El Bab’ın kuzeyine kadar bir hattın kontrol altına alınması gerekiyor.
Öte yandan Cerablus’la başlayan operasyonun güneye doğru açılan hattı uzun vadeli olarak daha stratejik hedefleri barındırıyor. Türkiye’nin operasyona ‘Fırat Kalkanı’ adı vermesinin arkasında yatan asıl neden PYD’ye bağlı unsurların Fırat’ın batısına geçerek bir koridor oluşturmasının engellenmesi. Nitekim Türkiye bu konuda PYD’yi defalarca uyarmış ve bu tür bir girişimi kabul etmeyeceğini bildirmişti. Operasyonun başlamasından hemen sonra YPG’nin başını çektiği SDG’nin Fırat’ın batısından çekilmesi konusundaki ısrarı sonuç verdi. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Ankara ziyareti sırasında Fırat’ın batısında kalan YPG unsurlarına ABD’nin destek vermeyeceğini açıklamasından sonra YPG çekileceğini duyurdu. Ancak bu çekilme işlemi çabuk ve kolay olmayacak. Bunun en önemli göstergesi, YPG’lilerin Menbiç’in kuzeyine çıkarak Cerablus’un güneyinde kalan ve önceden boşaltılmış köylere doğru ilerlemesi ve bunların bazılarını ele geçirmesi.
GELECEĞİN İPUÇLARI
Operasyonun başlamasından hemen sonra Cerablus’un ele geçirilmesiyle güneye doğru ilerleyip ilçenin tamamını kontrol altına almayı hedefleyen ÖSO güçlerinin YPG ile Amarna köyünde karşılaşması sonucunda yaşanan kısıtlı çatışmalar geleceğe dair ipuçları taşıyor. Amarna asıl itibarıyla bir Türkmen köyü. Bu köyde yaşayanların büyük bir kısmının akrabaları da Karkamış’ta yaşıyor. Ancak, YPG bölgenin demografik özelliğini dikkate almaksızın IŞİD’in bölgeyi boşaltmasından yararlanarak kuzeye doğru ilerledi. Fırat’ın batısından çekilmesi kendisine dikte edilen ve görünürde dikte dileni kabul eden YPG’nin hamleleri, fırsatlardan yararlanmak için çaba göstermeye devam edeceğinin önemli bir işareti. Ancak, bu ilerlemesinin Türkiye tarafından sessiz bir biçimde kabul edilmeyeceği de ortaya çıktı. Zira TSK, YPG’yi bu mevzilerde hemen vurmaya başladı. Bunun üzerine Fırat’ın doğusundan Karkamış’a dün itibarıyla havan mermileri atıldı. Fakat uzun vadeli düşünüldüğünde sahada yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin yaptığı baskının Cerablus ile sınırlı kalmayacağını, Menbic’teki durumu da değiştirmeyi hedeflediğini gösteriyor.
Özetle, operasyon birkaç gün ya da haftada sona erecek, dar kapsamlı ve sadece sınırın temizlenmesini hedefleyen bir süreç değil. Bölgeye yapılan yığınak, sahadaki ÖSO unsurlarının sayısı ve dağılımı, YPG’nin verdiği tepkiler ve IŞİD’in hareket tarzı uzun süreli bir kontrol mücadelesinin olacağını gösteriyor.
DENKLEM DEĞİŞTİ Mİ?
Fırat Kalkanı operasyonu net bir biçimde bölge dengelerini değiştirdi. Bir kere, yaklaşık 2 yıldır sürekli kontrol ettiği alanları kaybeden ya da belli bir alana sıkışarak elindekini korumaya çalışan ÖSO’nun uzun bir süreden sonra ilk kez taarruz evresine geçtiği görülüyor. Öte yandan, ABD desteğiyle uzun süredir IŞİD karşısında ilerleyen ve muhaliflere de zaman zaman üstünlük sağlayan YPG için işler tersine döndü. Hem ABD’den aldığı desteğin sınırı ortaya çıktı. Hem de Türkiye’nin hamlesi ve ABD’nin açıklamalarıyla genişlemesini durdurmak zorunda kaldı. Bu aşamadan sonra Suriye’nin kuzeyinde YPG’nin denetiminde birleşik bir koridor kurulması olasılığı çok zayıfladı. Hatta sahadaki gelişmelere göre imkânsız hale gelebilir. Fakat askeri ve siyasi gelişmeler o kadar değişken ki, şu aşamada hiçbir olasılığı imkânsız olarak nitelememek lazım.
Son olarak IŞİD’in tavrı da değerlendirilmeli. IŞİD, bu süreçten en az hasarla sıyrılmayı planlıyor. Evet, Cerablus’u kaybetti ve bu onun için küçümsenemeyecek bir kayıp. Fakat hala dış dünya ile bağlarını sürdürebildiği dar da olsa bir koridor var. Örgüt, kendisi için hayati gördüğü noktalarda çatışmaya devam edecektir. TSK’ya ve ÖSO’ya vur-kaç eylemleri yapabilir. Bunun yanı sıra, Türkiye’de çeşitli terör eylemleri gerçekleştirmeye çalışacaktır. Yakın dönemde görüldüğü gibi IŞİD, Türkiye’ye sokmuş olduğu teröristler ve Türkiye’deki uyuyan hücreleriyle Suriye’nin kuzeyinde oluşan duruma kendi çapında yanıt vermeye çalışabilir.
Operasyona ‘Fırat Kalkanı’ adı verilmesinin arkasında yatan asıl neden PYD’ye bağlı unsurların Fırat’ın batısına geçip koridor oluşturmasının engellenmesi.
Özetle, Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonunun Cerablus ile sınırlı kalmayacak geniş çaplı bir operasyon olduğu söylenebilir. Bu sürecin sonunda Türkiye adı güvenli bölge olmasa da fiili olarak güvenli bir bölge yaratabilir. Ancak bu sürecin uzun, zor, çatışmayı içeren ve yeni güvenlik sorunları da yaratabilecek bir dizi gelişmeye neden olabileceği de unutulmamalıdır.
———————————————————-
29.08.2016