Ağustos/2016 ayında ata-vatan Doğu Türkistan’a bir gezi yapan hekim adayı bir dostumuz, gözlemlerini Kırmızılar için yazdı. Güvenlik gerekçesiyle, yazarımızın ismini mahfuz tutuyoruz.
Bir aylık Doğu Türkistan gezimizde Çin hükümetinin orada yaptığı baskı ve asimilasyonu gözleme imkanımız oldu.
Öncelikle havaalanlarında aşırı bir arama var. Ayakkabınızı, kapalıysanız başörtünüzü.. vs çıkartıyorsunuz. Sonra tacize varan bir üst araması oluyor.
Pekin, Shanghai gibi Çin şehirlerine de gittik, oradaki havaalanlarında böyle detaylı bir arama yoktu ne hikmetse (!). Kaşgar’daki arama başka türlü…
Kaşgarlı Mahmud
Bir neden göstermeksizin başka ülke vatandaşı olsanız da sizi sorguya almak isterlerse alabiliyorlar, telefon, bilgisayar gibi elektronik cihazlarınızı alıp inceleyebiliyorlar (Özel hayatın gizliliği açıkça ihlal ediliyor fakat insan hakları gibi bir kavramdan haberleri yok belli ki).
Baskının en yoğun uygulandığı yer nüfusun %90 Uygur Türk’ü olduğu Kaşgar şehri.
Kaşgar’da “yasaklar levhası”
Fotoğraftaki tabela Kaşgar’dan. Yıl 2016 ama bu tabela şaka değil gerçek. Sokakta kapalı gezerseniz, Türk bayraklı forma, tshirt..vs giyerseniz, telefonunuzdan dini ve milli bir simge çıkarsa hemen hapis cezasına tabisiniz. Nerenin vatandaşı olduğunuzun bir önemi yok, zira burada insan hakları denen bir kavram yok; kendi koydukları kanunları uyguluyorlar.
Evet Kaşgar’da sokakta yürürken devriye gezen polisler istediği kişiyi durdurup telefonunuzu inceleme hakkına sahip. Telefonda ayet, Türk bayrağı, devleti eleştiren bir yazı..vs bulunursa da 7 yıl hapisten başlıyor cezası. Aman dikkat !
İbadet özgürlüğü ise yok nerdeyse. Devlette çalışanların, emekli olup emekli maaşı alanların, 18 yaşın altındakilerin camiye girmesi yasak. Yasağı delenler ise işinden ve maaşından oluyor, öğrenci ise disiplin cezası alıyor. Kaşgar’daki camilerin girişlerinde kimlik kontrolü yapılıyor polisler tarafından.
Çinlilerin en korktukları kelime: “Doğu Türkistan”. Böyle bir devletin de Türk milletinin de, hadi ona “Uygurlar” diyelim Uygurların da varlığını kabul etmediklerinden bu kelimeleri eskaza söyleyenler de kendini bir sorguda ve hapiste buluyorlar.
Kaşgarlı Mahmud Anıtı
En çok baskının Kaşgar’a uygulanmasının sebebi ise Uygur nüfusunun çoğunlukta olması, Kaşgar’ın da Türk tarihi açısından çok önemli ve belirleyici bir şehir olması: Kaşgarlı Mahmut ve Divanı Lügatüt Türk, Yusuf Has Hacip ve Kutagu Bilig; daha ne olsun ki ?
Tıp mezunu biriyle konuştuk, tayinini merkezi hastaneden bir taşra hastanesine istetmiş, sebebini sorduğumda ise Çinli olan hastane yöneticilerinin ayrımcılık ve baskılarına dayanamadığını, taşra hastanesinde Uygurların daha çok olduğunu ve rahat edeceğini söyledi. Yüksek puanlı bölümlerden mezun olup, devlet dairelerinde çalışmayı bırakan çok Uygur genç varmış, “Uygurlara negatif anlamda çok ayrımcılık yapılıyor, buna katlanamıyoruz.” diyorlar.
Uygur gençlerin %80’i çareyi yurtdışına gitmekte buluyormuş artık. Kendi vatanında ikinci sınıf insan muamelesi görmek üzücü olsa gerek. Zaten konuştuğum, gördüğüm insanların gözlerinde de korku ve bir yılmışlık var artık. Aralarında sohbet ederken bile hiçbir şekilde siyasetten, uygulanan asimilasyon politikasından bahsetmemeye çalışıyorlar; edecekleri en ufak bir kelimenin onları hapise hatta dahası kolayca idama götürebileceğinin farkındalar çünkü.
Kaşgar Çarşısı: Doğu Türkistan Türkleri tedirgin
Son sözümüz ise Doğu Türkistan ile ilgili haberler medyada yer aldığı zaman “Baskı falan yok, o fotoğraflar başka yerlerden alınma, baskı olsa duyardık.” Ya da “Uygur bölgesi 20 yıl önce nasıldı, şimdi ne kadar modernleşmiş.” diyenlere: Bu kadar sansürün ve katı cezaların uygulandığı, insanların sokakta bile telefonlarının incelendiği; Facebook, Google, Whatsapp gibi sosyal medya araçlarını yasak olduğu ve konuşmaya kalkanın direk hapise atıldığı bir yerden dışarı fotoğraf ve haberin sızmasını beklemek ne kadar gerçekçi?” Ne veriyor ki böyle konuşmak için Çin size…
Kim ne derse desin Doğu Türkistan Türklerin asla vazgeçmeyeceği ve aslına döndüreceği ata – vatan topraklarıdır.