Ömer AĞAÇLI
Dostluk, yakınlık ifade eden bir kavramdır. Yakınlığın karşıtı uzaklıktır. Uzaklıkta dostluk ortaya çıkmaz. Dostluk kelimesi dini alanda ortaya çıkmış oradan beşeri alana intikal etmiş bir kelimedir.
Dostluk kelimesinin dini anlamı, Allah ile ilişkiler boyutunu ifade etmektedir. Kur’an’ da “Haydi Allah’a yaklaşın” ayetinde , insanın özü ile bağlı olduğu Allah’a yaklaşılması isteniyor ki, bu hal insanın Allah’a yaklaşması dostluk kurması anlamındadır. Kim neye yaklaşırsa onunla dost olur. Allah’a yaklaşma konusu var oluşun amacı, gayesidir. Allah’a yaklaşma fiziksel, mekansal bir durum değildir. Ruh ile, manevi olarak yaklaşmadır. Eğer insan, Allah’a yaklaşmazsa bu kez nefsine yaklaşır, nefsiyle dost olur. Başka yapacağı da bir şey yoktur. İnsanın nefsine yaklaşmasının nedeni ahlaki değerleri reddetmesindendir. Burada insan kelimesinin anlamına bakarsak, insan kelimesi, ünsiyet kelimesinden türetilmiştir. Ünsiyet yakınlık demektir. İnsan , var oluşta her şeyle yakınlık kuran anlamına gelen bir kelimedir. Ünsiyet, yakınlık kurabilen anlamına geldiğine göre dostluk kelimesi de bu anlama gelir.
Şu kadar ki dostluk, ünsiyet insanın yaratılış hamurundan kaynaklanır. Değerli Felsefeci Kenan Gürsoy’un bu konuda söylediklerini burada alıntılamak isterim. Sayın Gürsoy diyor ki; “İnsanın hayat serüveninde yalnız yürüyemeyen bir varlıktır. İnsan birlikte var olan bir varlıktır. İnsan diğerleriyle var olur. Dostluk insanı tamamlar.” Evet insanı insan yapan birlikte var oluştur, bu da dostluktur.
Birlikte kavramının içeriğinde “ BİR” kelimesi vardır ki bir olmak, gerçekliğin de ifadesidir. Bir olmak bütünlüğü, parçalanmayı kabul etmemek demektir.
Buna göre insan ontolojik var oluşta her şeyle yakınlık kurabilecek bir var lıktır. Hakikat tevhid üzerinedir. Mutlak varlık bir dir. Mutlak varlığın desteği ile ortaya çıkan/ zahire çıkan var oluşta birdir. Var oluşta var olan, maddi ve manevi her varlık birbiriyle kancalıdır ve bölünmez bir bütünlük gösterir. Yani birbiriyle bağlı ve her an etkileşim içindedir. KUR’AN’IN ANLATMAK İSTEDİĞİ ASLINDA BU TEVHİD GERÇEĞİDİR.
Mutlak hakikatin, kozmik var oluşun üç kavramı vardır. ALLAH, EVREN VE İNSAN… İnsan hem Allah ile, hem evren ile hem de diğer insanlarla ilişkiler kurarak , ya da bunlardan uzaklaşarak hayatını sürdürür. İnsan bu var oluş gerçeğinin ister farkında olsun ister olmasın..Durum budur. İnsanın hayat serüven bundan ibarettir.
Beşeri hayatta ontolojik bütünlük içinde insanın insanla olan ilişkilerinin, yakınlaşması yönünde bir zorunluluk vardır. Zorunluluk diyorum çünkü bu bir varlık kanunudur.
Bugün bütün insani bilimler insanların birbirleriyle yakınlaşması, dostluk dairesi içine girmesi ile mutluluk ve sağlığın ortaya çıkabileceğinide hemfikirler.
Buna göre dostluk, Allah’ın kanunudur ve buna aykırı duruş ise eşyanın doğasına aykırı duruştur. Sonuç ise sorunların türemesidir.
İnsanların dost olamamaları ve olduktan sonra bu dostluğu koparmasının nedeni tamamen kendi nefsi yüzündendir. Nefsinde devreye giren kötü huyları yüzündendir. Yani oyun bozanlığı yapan nefsidir. Hiç kuşkusuz dostluğun gerçekleştirilebilmesi için bilgi ve bilince ihtiyaç vardır. Bilgi ve bilinç aklın marifetidir. Cahil insanların dostluğu olmaz.
Yirmibirinci asrın şu günlerinde gördüğümüz kadarıyla insanlık birbirinden uzaklaşmakta, parçalanma sürecine girmiştir. İnsanlığın otamatik pilota bağlanmış ve ne yöne gittiği belirsiz durumdadır. Bu süreçte ülkemizde nasibini almış, aynı durumlarla karşılaşmıştır. Türkiye’de olup bitenler atomize bir gidişin olduğu yönündedir. Atomize olmak, yalnızlaşmaktır. Yalnızlaşmada birçok sorunları üretmektedir.
Bir tabiat kanunu olan yakınlaşma anlamında dostluk aslında manevi bir kavramdır. Dışarıdan görünüşü fizikseldir, mekansaldır ama asıl o duyguyu ortaya çıkartan ruhlardır. Dostluk özde ruhsallıktır. Günümüzde maddi şeylere kendi kaptıran insanlar, ruhsal boyuttaki işleri göremez olmuştur. Maddi şeyleri hayatlarının merkezine koyanlar maddi yönden büyürler ama ruhen cüceleşirler. Modern insanlar manevi yönden cüceleşmiş insanlardır. Bütün bu haller dostluğu da engelleyen hallerdir. Burada şöyle konuyu tamamlamak istiyorum. Kim kim ile dostluk ederse bu etkileşim sonucu o kimse ona dönüşür. İnsan, hakk’tan uzaklaşırsa halktan da uzaklaşır. Nefsiyle başbaşa kalır. Artık işi şeytana bırak…