4 Nisan 1953’te Çanakkale’nin Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı yük gemisinin çarpması sonucu 87 metre derinliğe batan Dumlupınar denizaltısı, Türk Deniz Kuvvetleri’nin Ertuğrul faciasından sonra en çok kayıp verdiği kaza oldu. İşte o kazanın ve “Ah bir ataş ver” türküsünün hikayesi.
ABD Deniz Kuvvetleri için 1944 yılında Electric Boat Co. Groton Connecticut tarafından üretilen Balao sınıfı denizaltı, 1950 günü ABD envanterinden çıkartılarak Türk Deniz Kuvvetlerine devredilir ve TCG Dumlupınar adını alır.
1953 yılında, 3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece 86 mürettebatı olan Dumlupınar, 1’inci İnönü denizaltısıyla birlikte katıldığı NATO Blue Sea Tatbikatı’ndan Gölcük Limanı’na dönüyordu.
Dumlupınar, saat 2.10 sularında Çanakkale Boğazı’ndaki Nara Burnu açıklarında Naboland adlı bir İsveç yük gemisiyle çarpıştı.
Dumlupınar’ın komutanı Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Astsubay Şaban Mutlu, Kd. Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış, Astsubay Hüseyin İnkaya, Üsteğmen Hasan Yumuk ve gözcü erler Veysel Saygılı ile Enver Uçar üst güvertede, diğer 78 denizci ise denizaltının içindeydi.
Naboland, baş torpido dairesinin sancak tarafından Dumlupınar’a çarpmıştı. Çarpışmanın şiddetiyle Dumlupınar’ın güvertesinde bulunan 8 kişi denize düştü. 8 kişiden 2 si pervaneye takılarak, biri boğularak yaşamını yitirdi.
Naboland, çarptıktan sonra üzerinden geçtiği Dumlupınar’ı ezdi. Çarpışmadan sonra burun üstü bir halde duran Dumlupınar, 5 dakika içinde battı. Denizaltının baş tarafından su aldığını gören denizciler, kıç tarafına doğru ilerlemeye başladı.
Ne var ki denizaltının kıç tarafına 78 denizciden 22’si ulaşabildi. Diğer 56 denizci ise denizaltının batmasının ilk dakikalarında şehit oldu.
87 metre derinliğe batan denizaltının kıç tarafına sığınan 22 denizci, üzerinde “Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar denizaltısı burada battı. Kapağı açın ve irtibat kurun” notu bulunan acil durum şamandırasını su yüzeyine fırlattı.
Sabah 8’de denizaltında bulunan denizciyle şamandıradaki ahize aracılığıyla bağlantı kuruldu.
Astsubay Selami Özben, durumları hakkında bilgi verirken sağlık durumlarının iyi olduğunu söyleyerek ‘Vatan sağ olsun’ dedi.
Hemen bir hesap yapıldı; denizaltının kıç tarafındaki hava en fazla 72 saat yeterdi.
O andan itibaren 22 denizcinin hayatı için zamanla yarış başladı.
Kurtarma çalışmalarına hemen başlandı.
Dalgıçlar şamandıra kablosunu takip ederek denizaltıya ulaşıp, can kılavuz telini kaportaya takacak ve çan yardımıyla 22 denizciyi kurtaracaktı.
Ne var ki fırtınalı hava nedeniyle Kurtaran gemisi, şamandıra kablosunu kopardı.
Kurtarma operasyonu artık iyiden iyiye zora girmiş olsa da dalgıçlar, 11 kez denizaltına inmeye çabaladı.
Ne var ki 87 metre derinlikte olan Dumlupınar’a inmek mümkün olmadı. Dalgıçlar yine de inmeyi denese de şiddetli fırtına ve aşırı derinlikten dolayı Dumlupınar’a ulaşmayı başaramadı.
Astsubay Üstçavuş Nurettin Ersoy, canı pahasına da olsa Dumlupınar’a en fazla yaklaşan dalgıçtı. Ersoy, 80’inci metrede bayılıp irtibatın kesilmesiyle yukarı çekildi. Astsubay Üstçavuş Nurettin Ersoy, 15 saat boyunca basınç odasında tutularak hayata döndürüldü.
72 saatlik havanın bittiği 7 Nisan sabahında Milli Savunma Bakanlığı olayla ilgili tebliğ yayımladı; “Çanakkale’de Nara Burnu’nda batan Dumlupınar denizaltında kalan personelin kurtarılmasından tamamen umut kesilmiştir.”
“Son sözleri “Vatan Sağ Olsun! ” diyerek şehit olan 81 denizcimiz, bugün Çanakkale Boğazı nın derinliklerinde ebedi uykularındalar. — Alo Dumlu. — Evet, Dumlu. — Ben Üsteğmen Suat. — Evet, efendim ben Selami — Selami nasılsınız, biz geldik, şimdi bana durumu anlat. — Efendim dizellerden yara aldık, manevra dairesinde yangın çıktı, bataryayı sıfıra alarak kıç torpido dairesine geçtik, şimdi manevra dairesi su ile dolu. — Kaç kişisiniz orada? — 22 kişiyiz. — Diğer dairelerle irtibatınız var mı? — Yarım saat evvel kıç batarya dairesi ile konuştum, şimdi cevap vermiyorlar. — Merak etmeyin ‘Kurtaran’ geldi biz buradayız. — Efendim manometre 267 kadem gösteriyor doğru mu? — Selami Kurtaran geldi şimdi kurtarma işine başlanıyor, ben biraz sonra yine gelirim. — Peki efendim… Denizaltındaki subay ve astsubay ve erlerin tümüne korkunç gerçek söylendi; kendilerini su yüzüne çıkaramayacaklarını buna imkân olmadığını bildirildi. Artık kendilerine başta söylenen “gerekmedikçe konuşmayın ve sigara içmeyin ” telkininin yerine “konuşabilirler, türkü söyleyebilirler ve isterlerse sigara da içebilirler ” denildi. Bunu duyan kahraman denizcilerimizin son sözleri “Sizler sağ olun! Vatan sağ olsun! ” oldu. O andan itibaren oksijen bitinceye kadar 72 saat hayatta kaldılar ve “Ah, bir ataş ver cigaramı yakayım, sen sallan gel ben boyuna bakayım… ” türküsünü söyleyerek büyük bir tevekkülle son nefeslerini verdiler. Son sözleri “Vatan Sağ Olsun! ” diyerek şehit olan 81 denizcimiz bugün Çanakkale Boğazı nın derinliklerinde ebedi uykularındalar. Vatan sağ ve onlara minnettardır, huzur içinde uyusunlar!”
Bu yazının bir kısmı aşağıdaki linkten alınmıştır.
https://www.aydinlik.com.tr/fotogaleri/dumlupinar-olayi-dumlupinar-denizalti-kazasi-hikayesi-ah-bir-atas-ver-hikayesi-dumlupinar-olayi-ne-zaman-oldu-dumlupinar-faciasi-sehitleri-69-yili-309099