Ömer AĞAÇLI
Yaratılışın amacı, gayesi ve hayatın anlamı nedir? Diye baktığmızda bu soruya tek cevabın dinde bulunduğunu görüyoruz. Her ne kadar beşeri bir bilgi kulvarı olan felsefe bu sorulara cevaplar arıyor ve zaman zaman veriyorsa da felsefe netice itibariyle akli ve rasyonel bir etkinliktir. Din kadar kapsamlı cevaplar veremez.
Yaratılış amacı , gayesi ve hayatın anlamı, yaratana aittir. Bu nedenle akıl üstü varlık alanı olan( aşkın) bu bilgiler, bizzat yaratan Allah, vahiy yoluyla insanlığa bildirmiştir ki din kavramının içeriği budur. Bu bağlamda bu bilgiler insan tecrübesinin ötesinde olduğu için insan ya inanır ya da inkar eder. Başka yapacağı da yoktur.
Bütün ilahi metinleri kapsayan Kur’an’dır. Kur’an, kendinden önce gelen kitapları kapsamına almıştır. Bu husus çok önemlidir. Çünkü din tektir.
Kur’an baştan başa Allah’ın zatını en kamil manada açıklamıştır. Kur’an Allah’ı isimleri, sıfatları ve fiilleri bağlamında açıklamıştır. Ve tanıttığı Allah’a nasıl kulluk ve ibadet edileceğini de açıklamıştır. Bu da yaratılış amacıdır.
51/56: “ Ben insanları beni bilsinler ve bana kulluk etsinler diye yarattım.” Diye vugulanmıştır.
Kur’an Allah’ı şu ayetlerle tanıtır.
2/255: “ Allah, daima yaşayan, daima duran, bütün varlıkları ( yaratıkları) varoluşa getirendir.”
22/6: “ Allah, tek mutlak varlıktır. Her şey onunla varlığa gelir.”
2/ 163: “ Allah tek tanrıdır. Ondan başka ilah yoktur.” Kur’an tanıttığı Allah’a nasıl kulluk edileceğini de açıklar ki bu insanın yaratılış amacının anlamıdır. Daha önce dinin tek olduğunu söyledik. Her Peygamberin vahiylarinin özü Hakk’ın bilinmesi ve onunla bağ kurmaktır. Kur’an bu gerçeği şöyle vurgular.
21/25: “ Senden önce hiç bir peygamber göndermedik ki, onlara “ Benden başka ilah yoktur, bana kulluk edeceksiniz! Diye vahyetmiş olmayalım.””
14/52: “ Kur’an insanlara bir tebliğdir. İnsanlar bununla uyarılsınlar,O’nun tek bir ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri de öğüt alsınlar diye indirilmiştir.”
4/48: “ Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz…”
Yusuf 40.” ALLAH, KENDİSİNDEN BAŞKASINA KULLUK ETMEMENİZİ EMREDER.”
Hakikat, Allah’ın bildirdikleridir. Din dışında bir hakikat aramak bir muhal davadır. Hiç bir beşeri etkinlik hakikati ortaya koyamaz. Şimdiye kadar da koyamamıştır. Yaratılış amacı ve anlamından hareket etmeden düşünmek ve eylemlerde bulunmak insanı doğasının dışına savurur. İlahi tevfik olmadan beşeri aklın ayağı kayar.
Kur’an’da söylenenleri hepsi tevhid kavramı ile kavramlaştırlmıştır ki tevhid tek gerçektir. İnsan yaşamının anlamı tevhidi gerçekleştirmekten ibarettir.
Kur’an vahiy karşısında insanlığın her dönemde yedi tavırla karşılık verdiğini söyler ve bu her tavrı bizzat kendisi isimlendirir. Çünkü bu tavırlar hem ezeli hem de ebedi tavırlardır. Yani hiç değişmez.
Bunlar, “ KAFİR”, “ MÜŞRİK”, “ MÜNAFIK”, “ MÜSLİM”, “ MÜMİN”, “ BELHÜM EDAL” VE “ TAKVA” SIFATLARIDIR.
Biz bu yazıda bunların içinde yaratılış amacı ve gayesine ters duruş olan “ Müşrik” yani şirk haline vugu yapmaya çalışacağız. Çünkü şirk hali diğer tüm vahiy karşıtı tavırlar içinde en netameli ve en sinsi olanıdır. İnsanların çoğu şirk bataklığında yüzdüğünün farkında bile olmazlar.
İnsan dünyaya gelince nimetlerin içine gelir. İlk tanıdığı nimetlerdir. Zamanla insan nimetlerin içinde nimetlerle ilgisini öyle artırrır ki yaratılış amacını ve gayesini unutur ve savrulmaya başlar. Sonunda insan iki tavır geliştirir. Ya nefsinin heva ve hevesinin etkisiyle nefsine tapan” HODREREST” olur ya da Allah’ın yarattıklarına tapar “ PURPEREST” olur. İşte ilahi rahmet insanı bu kısır döngüden kurtamak ister onu, bu hallerden kurtarıp “ HAK PEREST” yapmaya çalışır ki bu halin adı İSLAM OLMAKTIR.
İnsanın nefsine ya da yaratılan nimetlere takılıp kalması, onları yüceltmesi onlara bağlanması halleri “ ŞİRK” halleridir. Şirk kavramının kapsamı bu kadar geniş ve tehlikelerle doludur.
Kur’an’da bir ayet vardır ki şirk konusuna vugu yapar. Şirk tuzağına düşmüş ve bunun farkında olmayanları uyarıcı mahiyettedir.
74/38: “ Herkes kendi yaptıklarının rehinidir, tutsağıdır.”
İnsan neye yönelir, neyle ilgisini artırırsa o insan için bir tuzaktır, tutsaklıktır. .İnsanı esir eden mahzendir. İnsanın esaretinin farkında olmaması ne acıdır.
Mülk Suresi 10: “ Aklını kullanmayanların gideceği yer cehennemdir.” Denilir ki varın cennetin cehennemin ne olduğunu siz düşünün.
Son sözleimiz de şöyle olacaktır. Allah tek gerçektir. Zatının dışındaki her şey batıl, yani geçicidir.
İnsan kendi nefsini ve diğer varlıkları Allah’tan daha değerli görürse kendi sonunu kendi hazırlar.
İçinde bulunduğumuz zaman diliminde olup bitenlere bakıldığında geçmişte farklı olmadığını söyleyebiliriz. İnsanlık, Allah’tan gayri her şeyke yoğun ilişkiler içindedir. Bu haller de dünyanın tam bir şirkistana döndüğünü gösterir.
Kim dünyayı nasıl okursa okusun. Olup bitenler ŞİRKİSTANDAN görüntülerdir.