Sağlıkla ilgili mevcut hukuk sistemi değişecek, yeni hukuk kuralları gelecek. İstediğiniz an dünyanın herhangi bir bölgesindeki hekime başvurup görüş alıp muayene olacağınız düzenlemeler gelecek. Ama yine de en ileri sağlık teknolojilerinin bir doktorun inspeksiyon, perküsyon ve palpasyonunun, yani doktorun sizi görmesi, size dokunması ve sizi muayene etmesinin yerini tutmayacağını fark edeceksiniz.
*****
Prof. Dr. Temel YILMAZ[i]
GEÇEN hafta İstanbul’da çok önemli bir toplantı düzenlendi: “Sağlık Teknolojileri Liderler Zirvesi.”
Başarılı işkadını Göksenin Aydın tarafından organize edilen toplantıya, sağlık sektörünün ve iş dünyasının çok önemli isimleri katıldı. Sağlıkta teknolojik geleceğin şekillenmesi için önemli adımlar atıldı.
Artan dünya nüfusu ve kronik hastalıklardaki hızlı artış nedeniyle ortaya çıkan sorunların artık klasik sağlık sistemi içinde çözülmesinin güç olduğu, sağlıkta yüksek teknolojinin mevcut sağlık sistemine nasıl entegre edileceği konusunda ciddi tartışmalar yapıldı.
KRONİK HASTALIKLAR ÇOK HIZLI ARTIYOR
Antibiyotiklerin keşfi ve aşıların yaygın kullanılmaya başlamasıyla dünya, enfeksiyon hastalıkları ve salgın hastalıklarla mücadeleyi kazandı. Bu iki keşifle sağlık alanında bir devir kapandı, yeni bir dönem başladı. Yeni dönemde yaşam süresi uzamaya, dünya nüfusu artmaya ve yaşlanmaya başladı. Sağlık sorunlarında da ileri yaş hastalıkları ve kronik hastalıklar ön plana geçti.
Geçtiğimiz yüzyıldaki veba, tüberküloz, tifüs gibi ölüme yol açan hastalıkların yerini; koroner kalp hastalıkları, kanser, inme, kronik akciğer hastalıkları (KOAH), hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıklar aldı.
Dünyayı etkileyen diğer önemli gelişme, geçen yüzyılın sonlarından itibaren başlayan teknoloji fırtınası oldu, yeni ileri teknoloji insanların yaşam modelini değiştirdi. İnsanlar artık daha hareketsiz bir yaşam sürmeye, bilgisayar, akıllı telefon, televizyon gibi ekranların başında daha uzun zaman geçirmeye başladı.
İnternetle birlikte tüm dünyada iletişim ağının artmasıyla çalışma saatleri uzadı. İnsanlar beslenme saatlerini çalışma saatlerine kattı. Fast-food tipi beslenme yaşamın bir gerçeği haline geldi. Yağlı, hamurlu, kırmızı etli, şekerli aterojenik beslenme modeli obeziteyi ve diyabeti tetikledi.
Gün boyu e-sosyal medya trafiğiyle düşük yoğunluklu bir stres insanların yaşamlarına infiltre olmaya başladı. Depresyon ve stres hastalıkları, hipertansiyon çok hızla artmaya başladı. Hava kirliliği, cep telefonu, iPad gibi elektronik cihazlardan yayılan radyasyon ve sağlıksız gıdalar kanser sıklığı prevalansını onlarca kat yükseltti. Yeni yaşam modeliyle kronik hastalıklar sadece artmadı, erken yaşlara da çekildi.
Kronik hastalıklar, dünya nüfusundan daha hızlı artıyor ve artık dünya kronik hastalıkların tanı, izlem ve tedavisini yönetemiyor.
SAĞLIK SİSTEMİ TÜM DÜNYADA YETERSİZ KALIYOR
Ülkemizde yapılan TURDEP1 ve TURDEP2 taramalarında 10 yılda diyabetin artışı % 100’lere ulaştı.
Zirvedeki konuşmamda basit bir matematiksel örnek verdim: SGK rakamlarına göre ülkemizde ilaç kullanan 7.8 milyon diyabetli var. Diyabet tedavisinde kilit rolü üç meslek grubu üstleniyor. Bunlarda endokrinologlar 640 kişi, diyabet hemşireleri 650 kişi, diyabet diyetisyenleri 350 kişi civarında.
Bu hesaba göre her diyabetli 3 ayda bir doktora gitse, bir endokrinoloğun bakması gereken günlük hasta sayısı 180 diyabetli.
Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, konuşmasında Türkiye’de kişi başı hekime müracaat sayısının yıllık 8.6 olduğunu açıkladı. Bu rakam kriter olarak alınırsa bir endokrinoloğun bakması gereken günlük hasta sayısının 500 civarında olması gerekir. Bu da ülkemizde kronik hastalıkların iyi yönetimi açısından sağlık sisteminin zorda olduğunu gösteriyor.
Sonuçta diyabet ve diğer kronik hastalıklarda sağlık personel sayısı ile hasta sayısı arasındaki açığın her yıl daha büyüyeceği kesin.
UMUT, UZAKTAN TAKİP SİSTEMLERİNDE
Zirveye ağırlığını koyan en önemli konu, uzaktan takip sistemleri oldu. Gerçekten kronik hastalıkların sağlık ekibi üzerindeki yükünü azaltmanın tek yolu, uzaktan takip sistemlerini yaygınlaştırmaktan geçiyor. Eğer kronik hastalığı olan bir hasta, hastaneye gitmeden evinden tetkik sonuçlarını düzenli olarak yollayabilir, uzaktan takip sistemleriyle hastaneye gitmeden hekimle iletişimi kurabilirse sağlık merkezlerindeki yoğunluğu önlemek mümkün. Tek çözüm de bu görünüyor. Zirvede bu konuda birçok bildiri sunuldu.
İngilizler yapay zekâ doktor için çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Teknolojinin en hızlı geliştiği alanlardan biri diyabet. Artık sürekli glikoz ölçüm monitörizasyon (CGM) sistemiyle her an bir şeker ölçerek doktora göndermek mümkün. Yeni teknolojiyle diyabetli, dünyanın her tarafından hekimine veri gönderebilir ve ondan öneriler alabilir.
Yapay pankreasla gelecekte doktora bile ihtiyaç kalmayacak. İngilizlerin aile hekiminin yerini alacak yapay zekâ sanal doktor çalışmaları sürerken birçok ülke robot doktorları tedavide hizmete sokmaya başladı.
Kardiyoloji alanındaki yeni teknolojileri Prof. Bingür Sönmez anlattı ve yeni teknolojileri robotik doktoru örnek verdi. Robotik doktor sayesinde doktor olmadan hastalara vizit yapılabiliyor, doktorun görsel iletişim kurması sağlanıyor, veri gönderiliyor.
KOAH’lı hastaların evden takibi de artık kolay. Prof. Çuhadaroğlu artık kronik akciğer hastalığı olan hastaların evden tanısının yapılması, evinde tedavi edilmesi ve evinden izlenmesinin mümkün olacağını örneklerle gösterdi. Türkiye de bu konuda çalışmalar yapıyor.
Bu konuda İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu da benzer düşüncelerde. “Kronik hastalıkların geçecek 10 yılda ülkenin en büyük sağlık sorunu olacağını ve kronik hastalıkları teknolojik altyapı olmadan yönetme şansımız yok. Bilimci ile sağlıkçıyı bir araya getirmemiz gerekir” diyor. Haklı da.
Tüm dünya uzaktan takip sistemlerine kayıyor.
******
BİR AKILCI SAĞLIK PROJESİ
SAĞLIK Teknolojileri Zirvesi’nde bir proje çok ilgi topladı: “Kronik takip projesi.”
Bu sağlık projesi, yüksek teknolojinin hastalarda prevantif (koruyucu) alanda kullanıldığı proje. Diyabetli hastaların bakım ve izlem kalitesi artırılarak organ hasarları ve dolayısıyla hastalık yükünün azaltılması hedefleniyor.
Bu proje yeni kuşak bir sağlık sigortacılık anlayışını getiriyor. İnsanlara hastalandıkları zaman destek olmak yerine hastalıktan korunmayı hedefleyen bir çalışma. Diyabetlilerde yapılan birçok çalışmada, hiç kan şekeri ölçmeyen hastalara göre günde 3 kez kan şekerini kontrol eden hastada HbA1c oranı yaklaşık % 2.5 oranında daha düşük bulunmuş.
UKPDS çalışması, HbA1c ortalamasında her % 1’lik düşüşün diyabete bağlı ölümleri % 21 oranında; göz, böbrek, sinir gibi organ hasarlarını % 37 oranında; miyokard infarktüsü de % 14 oranında azalttığını gösterdi.
Projenin tam çıkış noktası da burada. Bu projeyi anlatan Pınar Oruç Lembet, proje kapsamında diyabetli sigortalılara ücretsiz kan şeker ölçüm aleti, test çubukları ve sonuçlarını bir merkez aktaracak sistem verdiklerini, hastalara sorunlarında destek olacak bir danışma merkezi kurduklarını, ani kan şekeri düşme ya da yükselmelerinde uyarı sistemi ve bir acil destek programı oluşturduklarını anlattı.
Sonuçta proje henüz birinci yılını tamamlamadan tüm hastalarda HbA1c oranının % 1 civarında düştüğünü bildirdi.
Bu diyabete bağlı ölüm oranının % 21 oranında, göz, böbrek hasarlarının da % 37 oranında azaltılması demek. Bu uygulamayla hem hasta hem sigorta kuruluşu kazanıyor.
GELECEĞİN SÜRPRİZLERİ
Özellikle birinci basamakta hekimin yerini alacak robot doktor çalışmaları çok yoğunlaştı. Yakın zamanda aile hekimlerinden önce robot doktorlarla görüşme zorunluluğu olursa şaşırmayın. Gelecekte hastaneye gitmeye gerek olmayacak. Evinizden sağlığınızla ilgili sorunlar için online sağlık ekibinize ulaşabileceksiniz, sonuçlarınızı gönderip önerileri alabileceksiniz.
Giyilebilir sağlık teknolojileri daha yaygınlaşacak, hasta olmasanız da günlük iş hayatınız sürerken tüm sağlık verileriniz kayıt altında olacak.
Sağlıkla ilgili mevcut hukuk sistemi değişecek, yeni hukuk kuralları gelecek. İstediğiniz an dünyanın herhangi bir bölgesindeki hekime başvurup görüş alıp muayene olacağınız düzenlemeler gelecek. Ama yine de en ileri sağlık teknolojilerinin bir doktorun inspeksiyon, perküsyon ve palpasyonunun, yani doktorun sizi görmesi, size dokunması ve sizi muayene etmesinin yerini tutmayacağını fark edeceksiniz.
——————————————–