Heidegger için modern insan, düşünce yoksuludur/fukarasıdır. Çünkü modern insan, teemmülî düşünmenoksanıdır. Teemmülî düşünme, kavrayıcı bir bakışla meselelerin birçok veçhesine hakim olmayı gerektiren dinamik ve atak bir düşünme biçimidir. Bu nedenle nadirattandır. Heidegger’e göre çağa hakim olan düşünme ise uygun fırsat ve olanakları değerlendirmeye odaklanan, hedefe varmak ve sonuç almak maksatlı yapılan, teknik bir düşünme formu olarak nitelenen hesabî düşünmedir. Gerekli ve meşrudur. Ama meditatif ve anlamlı bir düşünme değildir. Hesaplayan ve planlayan özel bir düşünme formudur. Oysa düşünme, sadece hesaplamadan ibaret bir aktivite değildir. İlişkili olduğumuz ve ilgilendiğimiz şeyin ardında yer alan anlamı keşfe yöneldiğimiz bir fetih sürecidir de. İnsan genomunu haritalandıran kıymetli bir etkinliktir, düşünme. Ve fakat zihin gözünün açılmasına hizmet eden [Platon] veinsanın özü ile olan ilişkisini dolgunlaştıran [Heidegger] meşakkatli bir zanaattır…
Heidegger, modern zamanlara has artan ve giderek büyüyen bir “düşüncesizlik” hâli olduğuna dikkat çeker. Düşüncesizlik, insanın en mühim eksikliği ve kusurudur. Çünkü banallaştırır. Lâkin konforludur. Öğrenme merakı ve değişim lüzumu sunmaz. Sorun çözme zor[unlu]luğunu ortadan kaldırır. Üstelik ciddi bir cehd-ü gayret gerektirmez. Düşüncesizliğe şartlanmak hayli kolay ve zahmetsizdir. Ne yazık ki düşüncesizlik, örgütlü bir kuvvettir. Onun örgütlendiği ve pekiştiği her ortamda âdet olmuştur: Karamsarlık dolu şikâyetler birbirini takip eder. Liyakatten sıkça dem vurulur. Prensip eksikliğinden, düşünme-eyleme tembelliğinden çokça hayıflanılır. Ama verimsizliğin nedenleri sıralanırken düşüncesizlikteki ferdî pay hep es geçilir…
Dünya hayatı düş’süz, düşün’süz, düşme’siz ve düşünme’siz geçmez. Bu nedenle herkes hissesine düşenin dökümünü yapsın, sorumluluğunu yüklensin…
İyi haftalar