Buradan hareketle, enflasyon %9,26’ya indi ifadesi memlekette fiyatlar düştü demek değildir. Önceki aya göre fiyatların artış hızı yavaşladı demektir. Geçen yılın aynı ayında 100 liraya dolan sepet bugün 109 lira 26 kuruşa doluyor demektir. Yani fiyatlar artmaya devam etmektedir.
Üstelik ülkemizde hayat pahalılığı herkesin hissettiği bir olgudur. Enflasyonun düşmesi yani fiyatların artış hızının değişmesi bunu değiştirmez. Örneğin, geriye dönük 12 aylık enflasyonumuz hala %19,75’tir. Bu demektir ki ülkece enflasyon sepetinin ağırlığını son 12 aydır ezici şekilde hissediyoruz. Kaldı ki dar gelirli iseniz yani sizin enflasyonunuz biraz da mutfak enflasyonu ise durum daha da vahimdir.
*****
Gökhan ŞEN
TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri uzun süre sonra tek haneli enflasyona işaret etti. Veriye göre tüketici fiyatları yıllık %9,26’lık artarken üretici fiyatlarında ise değişim %2,45 olarak açıklandı. Böylece fiyatların çıldırmaya başladığı 2017 başından bu yana en düşük seviyeyi görmüş olduk.
Olmasına olduk da vatandaşı ikna edemedik.
Vatandaşın ikna olması önemli mi? Epeyce önemli. Ülkede fiyatlara katlanan ve onların oluşmasında emeğiyle, rantıyla, karıyla rol oynayanlar eğer ki fiyatların seyrine ikna olmuyorlarsa düşük enflasyonun sürmesi olası değildir. Herkes açıklanan istatistiklere göre değil, kafasındaki seviyeye göre fiyat artışlarını yansıtmaya kalkarsa enflasyonun seyri kesinkes bozulur!
Bu bakımdan enflasyon beklentileri, ileride oluşacak enflasyonu da belirler.
*
Her şeyden önce enflasyonun anlamını tekrar tekrar anlatmak gerekiyor. Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin artışı demektir. Bir kerelik artışlar ya da bir maldaki fiyat artışları demek değildir. Hayatın içinde yer aldıkları ağırlıklara göre mal ve hizmetlerin bir sepet yapılıp bu sepetin aylık olarak fiyatlarının ölçülmesidir.
İşte bu şekilde hesaplanan sepetin bir önceki aya göre karşılaştırması aylık enflasyon değişimidir. Önceki yılın aynı ayına göre kıyaslanması ise yıllık enflasyonu bize verir.
Buradan hareketle, enflasyon %9,26’ya indi ifadesi memlekette fiyatlar düştü demek değildir. Önceki aya göre fiyatların artış hızı yavaşladı demektir. Geçen yılın aynı ayında 100 liraya dolan sepet bugün 109 lira 26 kuruşa doluyor demektir. Yani fiyatlar artmaya devam etmektedir.
Üstelik ülkemizde hayat pahalılığı herkesin hissettiği bir olgudur. Enflasyonun düşmesi yani fiyatların artış hızının değişmesi bunu değiştirmez. Örneğin, geriye dönük 12 aylık enflasyonumuz hala %19,75’tir. Bu demektir ki ülkece enflasyon sepetinin ağırlığını son 12 aydır ezici şekilde hissediyoruz. Kaldı ki dar gelirli iseniz yani sizin enflasyonunuz biraz da mutfak enflasyonu ise durum daha da vahimdir.
Aslına bakarsak, 2002’deki sert enflasyon düşüşü sonrası ve 2018’de yaşadığımız kur şoku arasında Türkiye’de tüketici enflasyonu ortalama %8,8’di. Ne zaman ki kur şoku yaşadık enerjiden toplu iğneye kadar her alanda fiyat şoklar yaşadık. Ne zamanki kur sakin bir patikaya indi ve ülkede üretim & tüketim çakıldı, işte o zaman fiyatların artış hızı da yavaşladı. Üretici fiyatlarının bu ay %2,45’e inmesi yaşadığımız ekonomik yavaşlamanın en açık kanıtıdır. Ekonomide talep olmayınca fiyatların terbiyesi kerhen yerine geldi.
ÜFE, işletmeleri satış fiyatlarını vergisiz olarak gösterir. Ekonomide talep olmayınca işletmeler sattıkları ürünlere zam yapamadılar. Bu, başlı başına ekonomik sorunu bize anlatıyor zaten.
Bu bölümü şöyle özetleyerek bitirmek gerekir. Yaz ayında 40 derecede kavrulurken şimdi havalar soğudu ancak hala sıcak. Hayat pahalı ancak pahalılaşmanın hızı düştü. Çünkü alıcılar yoruldu ve pahalılığı getiren ana kaynaklardan biri kurudu (TL’nin değerli olarak değer kaybetmesi).
Son olarak baz etkisini eklemek gerekiyor. Geçtiğimiz yılın ağustos ayında yaşadığımız kur krizi hafızalarda. 1 ay içinde Türk Lirası değerinin neredeyse yarısını kaybetmiş, bu devalüasyon fiyat şoku ile gelmişti. Böylelikle 1 ayda ekonomimiz 6 puandan fazla enflasyon üretmişti. İşte şimdi seriden bu yüksek ayın çıkması da teknik olarak enflasyonu aşağı çeken faktörlerden.
*
Elden geldiğince enflasyonun nasıl tek haneye indiğini anlatmaya çalıştım. Ancak biliyorum ki hayat pahalılığından şikâyetçi ve ‘enflasyonun nasıl düştüğünü’ anlamayan geniş halk kitleleri var. Enflasyonun fiyatlar genel düzeyi olduğunu ve enflasyondaki gerilemenin aslında fiyatların düşmesi anlamına gelmediğini herkes bilmek zorunda değil. Olan biteni insanımıza aktarmanın en iyi yolu fiyatları gerçekten az oynak ve düşük seviyelere çekmektir.
Enflasyon hedefini tutturmanın ve vatandaşlarda düşük enflasyon algısını oluşturmanın en iyi yolu enflasyon hedefini gerçekten ve kalıcı olarak tutturmaktan geçiyor. Dolarlaşmayı ve ulusal paramızı bir takas aracı olarak korumayı ya da onu tasarruf etme aracı olarak görmeyi getirecek şey budur.
Vatandaşların neye inandığı olacakları belirlemede etkin rol oynar. Vatandaşların burada kullandıkları yegâne rehber de kişisel tecrübeleridir. Yoksa farklı gündemler ve iddialar ile uğraşarak zaman sermayemizi tüketiriz.
———————————————
Kaynak: