Ersoy Ağabey Adana’da üniversitede okurken bize saz çalan, türkü söyleyen, yazdığı şiirleri okuyan, benim şiirlerime çeki düzen veren bir güzel insan.
1944 doğumlu.
Ellerim Bir Yerde Asılı şiir kitabını 1970 li yıllarda yazmış, desenlerini de rahmetli Oğuz Özkaya Ağabey ile Yavuz Özkaya çizmiş.
Kitap şöyle başlıyor;
“Güz bahçelerinde
Basıldıkça hışıldayan
Kuru yapraklar gibi
Bakışlarınla ezilen kalbimin yankısıdır bu.
Severek ezilenlere armağan olsun.”
Bu satırları Abdullah Ağabey ezberlemiş, o söyledi telefonla.
Ersoy Ağabey şiir yazar, türkü söyler. Plakları vardı o tarihte. yine 1966 da TRT nin açtığı ses, saz, program yapımcılığı imtihanı kazanmış, daha sonra yarım bırakmış. Devam edenler arasında Atakan Çelik, Şakir Öner Günhan gibi sanatçılar var.
Saz ve tambur çalar.
350 civarında bestesi, elli civarında da derlemesi var. THM, TSM ve fantezi dallarındaki eserlerinin üç yüz kadarı Mesam da kayıtlı.
Karacaoğlan, Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah, Sümmani gibi halk aşıklarının eserlerinin yanında Arif Nihat Asya, Necip Fazıl Kısakürek, Rıza Polat Akkoyunlu, Abdurrahim Karakoç, Yetik Ozan ve benim şiirlerimden de besteler yapmış.
Ersoy Ağabey şiirlerini yeniden derleyip toplamış, fotokopi olarak kitap haline getirmiş. Bir tane de bana göndermiş.
Kitabın adı, Işkınlar Biçilirken.
Üşenmeden her sayfayı özene bezene çerçevelemiş.
“Umudum yıkılanda,
Yollarım bükülende,
Gam ateş- gönül barut,
Bu yürek yakılanda.” demiş bir şiirinin arasında.
“Kaç yaranın,
Kaç yörenin,
Türküsü’yüm,
Ben söylemeyim,
Sen anlarsın günün birinde” demiş o günü hiç gelmeyecek birine.
Dostlarından çekmiş çekeceğini;
“Gök yeşil, dünya yeşil,
Göz yeşil, sevda yeşil,
Dostlar kana beledi,
Yunduğum sevda yeşil.”
Ersoy Ağabey bizim üniversite okuduğumuz yıllarda bir müzede müdürdü.
Bir gün kimseye görünmemem gerekiyordu. Ersoy Ağabey’in yanına gittim. Hiç açılmayan, belki yılda bir defa açılan bir odaya kapatmıştı beni. Yıl 1978 olabilir.
Ersoy Erenkan Çavuşoğlu Ağabey’in o yıllardan ezberlediğim bir şiiri vardı, kitap onunla başlamış;
Sen ve Gerçek
Beni benden sorma, bendeki beni,
Beni bilmeyene açabilmek zor.
Sen ki yenemezsen sendeki seni,
Seninle gerçeğe geçebilmek zor.
Bir dünya yaşarım içime kıvrık,
Bir dünya yaşarım, başıma buyruk,
Bir dünya yaşarım gerçeğe çevrik,
Bir dünya yaşarım uçabilmek zor.
Beni yakar senin taptığın dünya,
Beni yıkar senin yaptığın dünya,
Yanlış yola çıkar saptığın dünya,
Dünyamdan dünyana geçebilmek zor.
Bu şiiri “Ok’ların en delicesinden” seçip “Ve sen kolejli ceylan”a mı gönderdi bilinmez. “Aşkımın ömür sınırı” diyordu zira.
Allah Ersoy Ağabey’e sağlıklı, huzurlu uzun ömür versin. Biz de Çukurova sıcağından yazıp gönderdiklerini Eskişehir soğuğunda okuyalım, yüreğimiz ısınsın.
Ersoy Ağabey benim yazmaya çalıştığım bir şiirin virgülünü, noktasını koymuş, o defteri buldum. Yıl 1977 imiş. Koyu renkli olan noktalama işaretleri Ersoy Ağabey’in. O şiirden de iki kıta yazayım, on dokuz yaşında imişim o zamanlar.
Sizin olsun bunca eğlence, neşe,
Boş sözler söyleme beni bana ver.
Yiyin, için, gezin zevkten dört köşe,
Yolumu bağlama, beni bana ver.
İnan ki’ yükmüşsün nâciz gövdemde,
Gönlünü eğleyen zavallı!. hem de…
Sayfalar dolusu şu problemde
Yapılmaz sağlama, beni bana ver.