Alparslan KOTAN
1915 yılının Ocak ayında İngiliz siyaseti Osmanlı Devleti’nin Anadolu’daki topraklarında uygulanacak askerî harekât stratejisinin belirlenmesi hususunda ikiye bölünmüştü. Churchill ve Lloyd George, Çanakkale Boğazı’ndan geçerek İstanbul’un işgal edilmesi gerektiğini; Lord Kitchener ise İskenderun Körfezi’ne yapılacak çıkarma ile, Doğu’ya yönelip burada Rus orduları ile birleşerek İstanbul’a saldırılması gerektiğini önermekteydi [1].
16 Şubat 1916 tarihinde Erzurum’u işgal ederek Anadolu’nun içlerine ve oradan da Akdeniz’e inme planları yapan Rusya’da 1917 yılı Mart’ında meydana gelen ihtilal ile Çar devrilmiş ve yerine Aleksandr Kerenski başkanlığında geçici bir hükümet kurulmuştu. Kerenski hükümeti 9 Mayıs 1917 tarihinde aldığı siyasi bir kararla Rus işgalinde bulunan Doğu Anadolu’da, sivil idarenin Ermenilere devredilmesine karar verdi.[2]
29 Mayıs 1917’de Tiflis’te A.B.D elçisi Wiloughby Smith ile bir görüşme yapan Antranik, Lord Kitchener’in 1915 yılında yaptığı planı İtilaf Devletleri’ne önerdi. Bu planın uygulanmasını sağlamak için kendi kumandasında otuz bin kişilik bir ordu kurulacağını vadetti. Antranik’in askerî planlar ve haritalar ile desteklenmiş raporunu alan Mr. Smith, Moskova’ya giderek planı İngiliz, Fransız ve Rus askeri yetkilileri ile görüştü. Londra, Paris ve Moskova üçgeninde yapılan görüşmeler neticesinde Antranik’in planı İngiliz, Fransız ve Rus hükümetleri tarafından kabul edildi. Planın uygulamaya konulması için Rus hükümeti otuz bin kişilik Ermeni ordusunun askerî mühimmatını ve giyeceğini karşılamayı, İngiltere harekâta nakit para ile destek olmayı, Amerika ise her bir Ermeni askerin ailesine aylık 10 dolar ödemeyi taahhüt etti.[3]
Kızıl Ordu komutanlarından M.V. Frunze’nin Ukrayna SSC Halk Komiserleri Sovyeti’nin 2 Şubat 1922 tarihinde yapılan toplantısında sunduğu Türkiye Raporu’nda belirttiği gibi “ Denizden denize Büyük Ermenistan gibi erişilmez hayali, Ermeni milliyetçiler gurubuna aşılayan İtilaf Devletleri’nden başkası değildi.”[4]
Antranik’in İtilaf Devletleri’yle kurduğu yakın ilişkiler Rusya tarafından yakından takip ediliyordu. Bu ilişkileri değerlendiren Çiçerin daha sonra yaptığı açıklamalarda Antranik’i sadık bir Antanta ( İtilaf Devletleri) ajanı olarak değerlendirecekti.[5]
Tiflis’te bulunan Ermeni Ulusal Konseyi ise Antranik’in İtilaf Devletleri’nin destekleriyle oluşturmak istediği ordudan ziyade, General Nazarbekyan komutasında altmış dört bin kişilik büyük bir Ermeni Ordusu oluşturma planları yapıyordu.
Rusya’da siyasetin gündemi çok hızlı değişiyordu. Çarlığın devrilmesi sonrasında yaşanan krizler Kerenski hükümeti tarafından aşılamadı ve 8 Kasım 1917 tarihinde Halk Komiserleri Konseyi, Rusya’nın yönetimine el koydu.[6] Sovyet Hükümeti aynı gün yaptığı çağrı ile Rusya’nın savaş halinde bulunduğu ülkelere kayıtsız şartsız barış teklifinde bulundu. Yapılan görüşmeler neticesinde 18 Aralık 1917 tarihinde Sovyet Hükümeti ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan Erzincan Antlaşması ile Ruslar’ın Doğu Anadolu’dan ve Erzurum’dan çekilme süreci başladı.
Tam da bu günlerde, 1917 yılının son günlerinde, Tiflis’te bulunan Batı Ermenileri Konseyi, Londra’da bulunan Ermeni Ulusal Heyeti Başkanı Boğos Nubar’dan gizli bir telgraf aldı. Boğos Nubar ile birlikte Fransa Dış İşleri Bakanı’nın da imzasını taşıyan telgraf “ Batı Ermenilerinin kendi güçleriyle mevcut sınırları koruyabilmesi durumunda, İtilaf Devletleri’nin Ermenistan’ın bağımsızlığını tanıyabileceklerini” bildiriyordu. Boğos Nubar’ın telgrafı Ermeniler arasında büyük bir heyecan uyandırmıştı.
Siyasî dengelerin çok hızlı bir şekilde değiştiği bu ortam, Kafkasya’da Ermeniler için çok ciddi bir çatışmayı da beraberinde getirmişti: Doğu Ermenisi – Batı Ermenisi çatışması…
Özellikle Bolşevik devriminin bayrağı haline gelen “Kahrolsun Savaş” sloganı Doğu Ermenilerini ciddi şekilde etkisi altına almıştı. Bu psikolojik etkenler altında strateji geliştirmeye çalışan Doğu Ermenilerinin temsilcisi konumundaki Taşnaksutyun Cemiyeti yöneticileri Batı Ermenistan[7] olarak adlandırdıkları Doğu Anadolu topraklarını terk ederek 1914’deki Rus sınırını koruma önerisinde bulundular. Mşak Gazetesi’nin redaktörü H. Arakelyan ise bu düşünceyi daha da ileri götürdü ve “ Biz Doğu Ermenileri, Doğu Ermenistan’ın sınırlarını koruyalım. Batı Ermenileri de Batı Ermenistan’ın sınırlarını korusun.” diye yazdı. Ermenilerin arasındaki çatlak giderek büyüyordu.[8]
Altın Fırsat
Bütün olumsuzluklara rağmen mevcut şartlar, Rusların çekilmesi sonrasında fiilen Ermenilerin idaresine geçen Doğu Anadolu topraklarının Türklere karşı savunularak Boğos Nubar’ın telgrafındaki vaade ulaşılması için Ermeniler tarafından altın bir fırsat olarak değerlendiriliyordu. Şöyle ki Rus ordusu Türk topraklarını terk ettiğinde Kafkas Cephesi’nin bütün cephane ve erzakını Ermenilere bırakmıştı.[9] Mevcut Ermeni ordusu lojistik bakımından oldukça iyi durumdaydı. Doğu Anadolu’nun dağlık ve karasal iklime sahip olması sebebiyle Ermeniler buranın savunulmasının nispeten daha kolay olacağını düşünüyorlardı. Osmanlı ordusunda etkin bir hava kuvvetinin bulunmaması da Ermenilerin güvendiği bir başka husustu. İtilaf Devletleri neredeyse tamamen Ermeni yanlısı bir tutum içindeydiler. Ayrıca 1918’deki Türkiye, 1920’deki Türkiye değildi. Mustafa Kemal’in Millî Hareket’i henüz doğmamıştı.[10]
Yaşanan siyasî çalkantılar ve fikrî çatışmalar sebebiyle ne Antranik’in otuz bin kişilik ordusu, ne de Nazarbekov’un altmış dört bin kişilik ordusu oluşturulabildi.
Yapılan uzun görüşmeler ve çetin kavgalar sonrasında İtilaf Devletleri temsilcilerinin taahhütleri ve Boğos Nubar’ın telgrafının da etkisi ile Antranik’in komutanlığında oluşturulan Ermeni birliği Tiflis tren istasyonunda düzenlenen, ateşli ve hamaset dolu cümlelerin havada uçuştuğu bir törenle özgür ve bağımsız Ermenistan’ın başkentini[11](!) savunmak üzere Erzurum’a doğru uğurlandı.
Erzurum 1918
Erzurum tarih boyunca Ermenilerin siyasî amaçlarının odak noktasındaki hedef şehir olmuştur. Ermeni şair Katiba 1890 Erzurum hadisesi üzerine yazdığı bir şiirde Erzurum’u Ermenilerin kâbesi olarak nitelendirmişti.[12]
Rusların çekilmesiyle Erzurum tam anlamıyla bir kaos şehri haline gelmişti. Şehirdeki Ermeni nüfusu Rus işgali sırasında artmış ve 25.000’i geçmişti.[13] Erzurum’a yönelik Ermeni göçü özellikle Ermeni dernekleri tarafından örgütleniyordu. Erzurum’a göç eden Ermeniler Türk ahaliye ait konutlarla, askeri birliklere ayrılan konutları ve aynı zamanda ekin alanlarını yerli Türk ahaliyi kovarak keyfi şekilde işgal ediyorlardı.[14] Şehirde ise birbirinden bağımsız olarak hareket eden sekiz ayrı Ermeni silahlı birliği adeta bir terör havası estiriyordu. Şehirde kalan Rus subayları Ermenilerin neden oldukları olayların şehirde oluşan sivil ve askerî otoritesizlikten kaynaklandığını düşünerek ve bu sıkıntının giderilmesi için Rus Karargâhı’na gözlemlerini ve taleplerini ilettiler. Rus subaylarına, Ermeniler arasında düzenin tesisi için Dr. Hakop Zavriyev ve Antranik’in Erzurum’a gönderildiği bildirildi.[15] Antranik böyle bir ortamda 2 Mart 1918 tarihinde Rus Kafkas Ordusu komutanı unvanıyla Erzurum’a gelerek Fransız asıllı Albay Morel’den Erzurum’un idaresini aldı.[16] Yanında sekreteri Vahan Totovents, yardımcısı Dr. Hakop Zavriyev, Albay Torkom, Albay Zenkiyeviç, korumaları ve askeri birliği vardı. Ayrıca Tiflis’deki İngiliz askeri misyonundan iki İngiliz subay da Antranik’e eşlik ediyordu.
Erzurum’daki Ermeniler Antranik’i Kars Kapısı’nda “Yaşasın Antranik” naralarıyla karşıladılar. Erzurum Ermenilerinden Ghazar Çarık’a göre Antranik Erzurum’a gelişinde atının üzerinde, askerî üniforması içerisinde krallar gibi karşılandı. Kendisini karşılayan Ermeni Ordusu’na “ Selam cesurlar!” diye seslendi. Ermeni askerler de kendisine “Selam cesura!” diye cevap verdiler.[17]
Antranik Erzurum’a geldiğinde üzerinde dördüncü dereceden Aziz Vlademir, ikinci dereceden Stanislav muharip nişanları ve ikinci dereceden askerî Georgiyevski haçı bulunan Rus tuğgeneral üniforması taşıyordu.[18]
Antranik’in Erzurum’a gelişi haberi şehirdeki Türkler arasında ise endişeyle karşılandı. Zira gerek Ermenilerin gerekse Ermeni ajanlarının yaptıkları propagandaya göre Antranik Erzurum’a 40.000 Kazak atlısı ile gelmişti. Türk ahalinin yaptığı istihbarat ise durumun söylendiği gibi olmadığını, Antranik’in Erzurum’a sadece 200 atlı ile geldiğini ortaya koymuştu.[19]
Antranik Erzurum’da Kavak Karakolu karşısındaki Mühürdarların İsmail Efendi’ye ait konağa yerleşti.[20]
Antranik Propaganda ve İstihbarat Çalışmalarına Hız Veriyor
Antranik Erzurum’a gelir gelmez ilk iş olarak yol açtırmak bahanesiyle toplanarak götürülen Erzurumluların bir daha geri dönmemeleri üzerine evlerine kapanmış olan Erzurum halkını sokaklara çıkarmak için girişimlerde bulundu. Bu amaçla ilk olarak Gölbaşı’nda Müslüman halka bir konuşma yaptı.[21]
Daha sonra Ermenice ve Türkçe propaganda afişleri hazırlatarak şehrin muhtelif yerlerine astırdı. Tellibeyzade Hacı Faruk Efendi tarafından Taş Ambarlar’ın köşesinden kopartılarak alınan ilanda şöyle yazıyordu:
“Ben ki Umum Şark Ordusu Kumandanıyım.
Erzurum’a geldim. Bundan böyle ahali, huzur ve güvende olmalarıyla beraber önümüzde düşman kuvvetleri uzaklaştırılmaktadır. Ehemmiyetsiz olduklarından yakında tamamen ortadan silinmiş olacaklardır. Ahalinin refahı da sağlanmıştır Herkes işiyle gücüyle meşgul olmalıdır. Hiçbir taraftan müdahale görmeyeceklerini ilan ederim.
Şark Ordusu Umum Kumandanı Antranik”[22]
Erzurum şehrinin Türk sakinleri ise Rusların geri çekilmesinden sonra şehirde yönetimin tamamen Ermenilerin eline geçmesi üzerine silahlı direniş güçleri oluşturmak için harekete geçmişlerdi. Şehrin ileri gelenlerinin örgütledikleri bu çalışmalarda Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi temsilcisi olarak Erzurum’da bulunan Mir Cafer Seyidov’da[23] Türk ahaliye önderlik yapanlar arasındaydı. Antranik’in çalışmalarını hızlandırdığı Ermeni karşı casusluk şebekesi şehirde öncelikle bütün telefon hatlarını kestirdi. Türkler tarafından oluşturulmaya çalışılan direniş hareketi bu karşı casusluk şebekesi tarafından haber alındı ve yapılan çalışmalar kitlesel anlamda neticesiz kaldı.[24] Ermeni casusluk şebekesinin en önemli haber ve bilgi kaynakları bazı Müslümanlardı.[25]Çelebyan’a göre ise Seyidov Vehip Paşa’ya casusluk yapan bir Osmanlı ajanı idi.[26]
Antranik tarafından şehirdeki bir diğer operasyon da Çans’larda ( karakol ) temsilci olarak bulunan Türklere yapıldı. Bir toplantı bahanesiyle Ruslar tarafından oluşturulan Çanslarda temsilci olarak bulunan Türkler, Ermeniler tarafından bir araya toplandı. Geç saate kadar bu toplantıda alıkonulan Türk temsilciler daha sonra kendilerini tanıyan bir Ermeni’nin yanına katılan silahlı Ermeni askerlerin nezaretinde evlerine gönderildi. Antranik’in amacı bu kişilerin evlerini öğrenmekti.[27]
Antranik Vehip Paşa’ya Meydan Okuyor (?)
Bu arada ordusuyla birlikte Erzurum’a doğru hareket halinde olan 3. Ordu Kumandanı Vehip Paşa Antranik’e ve Erzurum’daki diğer Ermeni yöneticilerine bir mektup kaleme alarak Ermenilerden Erzurum’u boşaltmalarını istedi. Büyük kahraman (?) Antranik’in Vehip Paşa’nın mesajına verdiği karşılık ise çok sertti: “ Bu vatanın sizin mi bizim mi olduğuna silahın gücü karar verecek. Ben senin gibi çok Paşa’lar gördüm. Seninle de görüşeceğim.”[28]
Erzurum’da Türk ve Ermeni Askeri Durumu
1918 yılının Mart’ında Erzurum’daki Türk ve Ermeni birliklerinin sayısı hakkında farklı bilgiler mevcuttur. Çelebyan Ermeni askerlerinin sayısını Doğu Ermenilerinin Birinci ve Dördüncü Birlikleri’nden oluşan 4.600 kişi olarak vermektedir. Vahan Totovents ise her bir birliğin 4.600 kişiden oluştuğunu belirtmektedir.[29] S. Vratsyan ise Antranik’in komutasında 8.000 tam teçhizatlı asker bulunduğunu yazmıştır.[30] Rus Ordusu’nun Ermeni asıllı komutanlarından olan General Korganof ise Erzurum’u savunan Ermeni kuvvetlerinin 3100 süngü, 400 kılıç ve 8 toptan ibaret olduğunu söylemektedir. Korganof’un hatıralarını nakleden Kâzım Karabekir Paşa ise kendisinin gayri muntazam Ermeni kuvvetlerini hesaba katmadığını belirterek Ermeni kuvvetlerinin 6.000 kişi olduğunu ifade etmektedir.[31] Antranik ise Vahan Totovents’in verdiği sayıyı doğrulayarak Erzurum’da Ermeni birliklerinin sayısını “Dört bin düzenli bir o kadar da düzensiz piyade kuvvetlerimiz, beş yüz düzenli bir o kadar da düzensiz atlı birliğimiz var.” Şeklinde Tiflis’e rapor etmiştir.[32] Asker sayısındaki asıl bilgi kirliliği ise Türk askerlerinin sayısında yaşanmaktadır. Ermeni kaynakları neredeyse ittifak etmişçesine Erzurum’a yönelen Türk birliklerinin sayısını 25.000 olarak vermektedir. Oysa Kâzım Karabekir Paşa’nın hatıralarında belirttiği üzere Erzurum harekâtına katılan Türk birliklerindeki asker sayısı yalnızca 5.000 kişi idi.[33] Bu verilerden hareketle Erzurum Harekâtı sırasındaki Ermeni birliklerinin 8 – 9.000 askerden, Türk birliklerinin ise 5.000 askerden oluştuğunu söyleyebiliriz.
Ermeni Karargâhında Gergin Saatler
Gölbaşı’ndaki Ermeni karargâhında büyük bir gerginlik yaşanıyordu.[34] Antranik Erzurum’da bulduğu ortamı Tiflis’teki Güvenlik Konseyi’ne şu ifadelerle anlatıyordu: “ Odişelidze emrediyor. Ulusal Konsey emrediyor. Şehirler Birliği yetkilisi Ağamalyan emrediyor. Taşnak yetkilileri emrediyor. Sabah erken kalkan herkes emrediyor. Emreden yok ki ben de ona emredeyim. Dörtbin düzenli bir o kadar da düzensiz piyade kuvvetlerimiz, beşyüz düzenli bir o kadar da atlı birliğimiz var. Var olan dört yüz topumuzdan iki yüzünün anahtarları ortada yok. Yüzü karlar içerisinde bırakılmış, yüzü kullanılmaz vaziyette, fakat onlarca kullanabileceğimiz toplarımız mevcut, askerlerimizin moralleri ise yerinde…”
Fakat Erzurum’daki Ermeni askerlerinin moralleri Antranik’in dediği gibi pek de yerinde değildi. Özellikle Dikran Ağamalyan ve Albay Bejanbekov komutasındaki Doğu Ermenilerinden oluşan askeri birlikler arasında ciddi bir başıbozukluk yaşanıyordu. Ne üst rütbeli ne alt rütbeli hiç kimse komutanlarına itaat etmiyordu. Bölükler Antranik gelmeden önce mevzilere gitmeyi reddediyorlar ve gitmiyorlardı. Şimdi gidiyorlar, fakat cepheden rezil bir biçimde firar ediyorlardı. Antranik tarafından cepheye sürülmek istenen Doğu Ermenisi askerleri kendilerine verilen emirlere uymuyor ve her yerde “ Burası bizim vatanımız değil. Biz kendi vatanımıza gideceğiz. Kahrolsun savaş. Batı Ermenileri kendi sınırlarını kendileri korusunlar” diye bağırıyorlardı. Antranik kılıcıyla bu askerlerden birinin üzerine yürüdüğünde ise Doğu Ermenisi asker parmağını silahının tetiğine götürmekten çekinmedi. Başka bir Ermeni askeri ise yine böyle bir ortamda Antranik’e ateş etti. Antranik bu saldırılardan yara almadan kurtuldu.[35]
Ermeni Askerlerini Korkutan Gölgeler
Çelebyan’a göre Ermeni askerler arasında yaşanan bu disiplinsizliğin başlıca nedenleri Rusların cepheden düzensiz çekilmesi, Lenin’in “Kahrolsun Savaş!” sloganı, Batı Ermenistan’ı (?) kurtarma işinde Tiflis’teki Ermeni Ulusal Konseyi’nin kararsız ve zayıf tutumu ile Ermeni askerî çevrelerinde idam cezasının uygulanmaması idi.[36]
Ermeni yazar Ler-Kamsar’a göre ise Erzurum’da Türk askerlerinden kaçan Ermeni askerlerinin oldukça haklı bir nedenleri vardı. Şöyle ki kurnaz (?) Osmanlı, kendi saldırılarını bilinçli bir şekilde gölgelerin daha uzun ve korkutucu olduğu akşam saatlerinde yapıyordu. Bu gölgeler Ermeni askerlerinin psikolojilerini bozuyor, büyük bir ümitsizlik duygusu oluşturuyordu. Türk askerlerinin gölgelerinden korkan Ermeni askerleri bu yüzden sırtlarını dönerek Erzurum’dan kaçıyorlardı.[37]
Antranik Erzurum Halkını Toptan Katletmeyi Planlıyor
Erzurum’daki vaziyeti gittikçe zora giren Antranik son bir plan ile Erzurum’un Türk ahalisini toptan yok etmeyi planladı. Bunun için Rus Ağır Topçu Kumandanı Çiçeri ile işbirliği yapıldı ve Belediye Heyeti Rus kumandan tarafından görüşmeye çağrıldı. Çiçeri Belediye Heyeti’ne Ermenilere karşı kendilerini savunmaları için halka silah verileceğini ve bunun için de hiçbir kimse hanelerinde kalmayacak şekilde bütün Erzurum halkının toplu olarak İstanbul Kapısı’nın Numune Hastanesi yanındaki askeri talimgâhın düzünde toplanmasını söyledi. Rus kumandanının bu teklifi tarif edilen yerde hiçbir silah ve cephane olmadığını tespit eden Belediye Heyeti tarafından şüpheyle karşılanarak reddedildi.
Daha sonraki günlerde Antranik tarafından görüşmeye davet edilen Belediye Heyeti Ermeni kasapları tarafından Gürcükapısı’nda Çamurlu Sokak’taki bir haneye götürülerek burada hapsedildi.[38] Cemiyet-i Hayriye temsilcileri Seyidov ve arkadaşları da Belediye Heyeti’yle birlikteydi. Belediye Heyeti ve Cemiyet-i Hayriye temsilcileri Çamurlu Sokak’taki bu evde kafalarına taporalarla vurulmak suretiyle feci şekilde katledildi.[39] ( ERZURUM VALİLİĞİ’NDEN VE ERZURUM BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NDAN BEKLENTİMİZ’i okumak için lütfen dipnota bakınız. )
Hırsını alamayan Antranik bir mektup yazarak bu evin kapısına astı: “ Ey Belediye Heyeti! Siz eğer muvafakat etmiş olsa idiniz, İstanbul Kapısı’nda talimgâh mevkiine eğer halk gelmiş olsa idi, Türk’ün Erzurum’da bir tek halkı kalmayacak ve alacağımız intikamımız Ermeni tarihine yazılacaktı. Sebep siz oldunuz. Şimdi siz de burada yatınız. Ben yarın yine sizden intikam almağa Hasankale’ye gidiyorum.”[40]
Antranik’in Askerî Kabiliyetleri
Ermeniler tarafından “en büyük Ermeni millî kahramanı”[41] olarak nitelendirilen Antranik’in Erzurum’un şehir merkezinde ve köylerinde savunmasız ve silahsız çocuk, kadın ve yaşlılara karşı oldukça iyi neticeler veren askerî kabiliyetleri Erzurum’a yönelen Türk ordusu karşısında pek de işe yaramadı. Antranik tarafından Erzurum ve çevresinde oluşturulan Ermeni tahkimatıyla ilgili istihbarat raporlarını değerlendiren Kâzım Karabekir Paşa, Ermeni tahkimatının askerî olarak yetersiz ve yanlış olduğuna hükmetmişti. Karabekir’e göre “ Erzurum’u müdafaa edecek olan Ermeni kumandanı ( Antranik ) vaziyeti takdir edememişti. Aldığı vaziyetten sinirlerinin pek de kuvvetli olmadığı anlaşılıyordu.[42]
Erzurum Kalesi Rus Topçu subaylarından Vladimir Nikolaevich Tverdohlebov ise Antranik’in topçu birlikleriyle ilgili kendisine verdiği emirlerin anlamsızlıkları ve saçmalıkları ile ilgili olarak sık sık hayretler içinde kalıyordu.[43]
Ermeniler Erzurum’dan Kaçıyor
11 Mart akşamı saat 8’e doğru Erzurum Kalesi kumandanı Antranik, fevkalade bir harp meclisi topladı. Bu meclis, Erzurum’un tahliyesine ve ricata karar verdi.[44]
Toplantı sonrasında Antranik Tiflis’e yazdığı mektupta adeta Erzurum’daki çaresizliğini ve beceriksizliğini ifşa ediyor ve Erzurum’dan çekilmeden önce Çelebyan’ın [Ermeni vatanının kalbi (?)] olarak sıfatlandırdığı Erzurum’un tamamen yakılması gerektiğini belirtiyordu.[45]
Ermeniler yığınlar halinde Erzurum’dan kaçmaya başlamıştı.
Erzurum’da kalan Rus subaylarından Tverdohlebov Ermenilerin Erzurum’dan kaçışlarını şöyle anlatmıştır:
“Baştan aşağıya kadar fişekli Ermeni firari askerleri hayvanları arabalardan söküp, bir beygire iki kişi binerek Kars’a doğru firara koyulmuşlardı. Cesur(!) Ermeni piyadeleri geceleyin karanlıktan istifade ederek, Erzurum’dan kaçarak, can havliyle Kars yoluna düştü. Ermenilerin kaçışı adeta bir fırtınayı andırıyordu. Fırtına bile, bu kadar kısa süre Erzurum’u, bizzat kendilerinin temizlediği gibi Ermenilerden temizleyemezdi.”[46]
Mihran Turikyan’ın belirttiği gibi “ … Kars Kapısı’ndaki askerler ya da göçmenler o kapıdan kendilerinin ilk önce geçmesi için çaba harcıyorlardı. Gören de Erzurum’un taşı ve tahtası canlanmışta bunları eziyor sanacaktı. İşte orada öyle bir panik havası hâkimdi.”[47]
Türk Ordusu Erzurum’da
Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Ordusu 12 Mart 1918 Salı günü sabah 4.30 sularında Erzurum’a girdi.
- S. Vratsyan’ın ifadesine göre Erzurum rezil bir şekilde düşmüştü. Hâlbuki Kâzım Karabekir’in beş bin askerine karşılık, Antranik’in komutasında sekiz bin tam teçhizatlı asker, yüzden fazla top ve ayrıca hesapsız cephane ve erzak vardı.[48]
Antranik’i Aklama Çabaları
Çelebyan, Antranik’in hayatını anlattığı kitabında Ermenilerin, Erzurum’da uğradıkları büyük bozgunun bütün günahını Dikran Ağamalyan, Albay Bejanbekov ve onun Doğu Ermenisi askerlerine yıkmaktadır. Çelebyan’a göre Erzurum’un kaybedilmesinde Antranik’in hiçbir kabahati yoktu. Hatta ona göre Antranik, Albay Torkom’a “… likide olmuş genç askerlerle Erzurum surlarında kuşatılmak istediğini” söylemişti. M. Varantyan’dan naklettiği “Erzurum’daki Ermeni ordusunun başında Napolyon Bonapart’ta olsa büyük ihtimalle kurtarıcı rolünü oynayamayacaktı” şeklinde sözler de Çelebyan’ın Antranik’i aklama çabalarının bir diğer ifadesidir.[49]
Antranik ile Bejanbekov arasındaki kavga daha sonra Ermeni gazetelerinin sayfalarına yansıdı. Bejanbekov Tiflis’te yayımlanmakta olan Mşak ve Horizon isimli gazetelere gönderdiği telgraflarda, kendisinin ve askerlerinin Erzurum’u kahramanca savunduklarını iddia etti. Antranik ise bu telgraflara cevap olarak yazdığı mektupta Bejanbekov’u yalanlayarak hainlikle suçladı. Erzurum’daki başarısızlıktan kendisini soyutlayarak “Ermeni kuvvetleri Türk kuvvetlerine yirmi dakika daha direnebilselerdi zafer bizim olacaktı.” diye yazdı. (!?)
Bir Ermeni vatandaşı ise Taşnakların iktidarı döneminde onlara şöyle bir devlet arması önermişti: Omuzunda mavzerle kaçan bir tavşan![50]
Antranik! Kahraman mı? Korkak mı? Katil mi?
Antranik’i General Yudeniç “deli bir insan gibi deli” bir adam olarak nitelendirmişti. Moskova Ermeni Komitesi başkanı Stephan Mamikonyan’a göre ise Antranik sadece cesur (?) bir hayduttan başka bir şey değildi.[51]
Antranik tarafından katledilen Belediye Heyeti ile birlikte tutuklanan ama katliamdan kurtulan Mehdi Efendi Mahallesi imamı Mustafaoğlu İbrahim Efendi, Ermeni mezalimini tetkik etmek için Erzurum’a gelen polis müfettişi Abdullah Bey’e verdiği ifadesinde Antranik’i tiyatrolarda paşa rolünü beceriksizce yapan artistlere benzettiğini söylemişti.[52]
Stookie Allen tarafından hazırlanan New York Journal – American isimli derginin 10 Kasım 1921 tarihli kapağında ise Antranik, güçlüye karşı zayıfın yanında yer alan bir şampiyon olarak tanıtılmıştı. Dergiye göre Antranik dünyanın gördüğü en görkemli, en romantik ve en etkili kavga eden adamıydı.[53]
Siamonto ise Antranik adlı şiirinde onu “belinde kılıcıyla dağlarda süzülen kartal” olarak tarif etti.[54]
Oysaki Kâzım Karabekir Paşa tespitlerinde haklı çıkmıştı. Sinirleri pek de kuvvetli olmayan, büyük aslan (?) Antranik, 2 Mart 1918’de geldiği Erzurum’dan 12 Mart sabahını göremeden kaçtı. Erzurum’dan kaçmadan önce ise Türk milletine olan bütün kinini ve nefretini Erzurum’a boşalttı. Özellikle 10-11 Mart günlerinde Erzurum’da yaşanan büyük Türk soykırımı bizzat Antranik, Dr. Hakop Zavriyev, Albay Torkom ve Albay Morel tarafından organize edildi.[55] Kantarcızade Hacı Mustafa Efendi, 12 Mart’tan sonra ifa ettiği polis müdürlüğü vekilliği sırasında şehir merkezinde 9562 kişinin cenazesini toplatarak defnettirdi.[56] Antranik ve komutanlarının emirleriyle Ermeni kasapları tarafından şehrin diğer bölgelerinde yapılan katliamlarla birlikte Erzurum’da 13.273 kişi akla hayale gelmeyecek caniliklerle katledildi.[57] Kayıplar sadece bu kadar değildi. 1. Dünya Savaşı boyunca Erzurum’un Müslüman Türk nüfusunun üçte biri Ermeniler tarafından yok edilmişti.[58]
Kâzım Karabekir komutasındaki Türk ordusu Erzurum’a girdikten sonra haftalarca ceset toplamakla, bu cesetlerin fotoğraflarını çekmekle ve gömmekle meşgul oldu.[59]
Vehip Paşa’ya “seninle görüşeceğiz” diyerek meydan okuyan Antranik, Vehip Paşa’nın Binbaşı’sı Fazıl Bey’in dahi karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Tiflis’e çektiği telgrafta bildirdiği alçakça planını uyguladı. Kaçan Ermeniler tarafından Erzurum’un her yerinde yangınlar çıkarıldı. Camiler, medreseler ve tarihî eserler yağmalandı, mezar taşları paramparça edildi. Tarihî evler ve konaklar yakıldı.
Erzurum’un kime ait olduğuna silahların gücü değil, yüreklerin gücü karar vermişti.
Doğu Anadolu’da ve Kafkaslarda yaptığı katliamlardan sonra 1919 yılı boyunca Londra, Paris ve New York’da dolaşarak Türk topraklarında Büyük Ermenistan’ın kurulması için destek arayan Antranik’e savaş boyunca İtilaf Devletleri’ne yaptığı yardımlardan dolayı Fransa Cumhurbaşkanı Poincare tarafından Legion de Honour madalyası verildi.[60]
Kâzım Karabekir Paşa gibi Çiçerin de haklı çıkmıştı…
DİPNOTLAR
[1] Antranik ÇELEBYAN; Antranik Paşa, Peri Yayınları, İstanbul, 2013, s. 211.
[2] Alparslan KOTAN; “Erzurum’un Kara Günleri”, Erzurum’un Ruslar Tarafından İşgalinin 100. Yılı Özel Sayısı, ERVAK Yayınları, Erzurum, 2016, s. 65.
[3] Haluk SELVİ; “ Hangi Antranik?”, 2023 Dergisi, Nisan 2002, Sayı:12, Ankara, 2002, s.31-32; Antranik ÇELEBYAN; Antranik Paşa, Peri Yayınları, İstanbul, 2013, s. 211-212.
[4] Mehmet PERİNÇEK; Rus Devlet Arşivlerinden 150 Belgede Ermeni Meselesi, Belge 143, Kırmızı Kedi Yayınları, İstanbul, 2012, s. 321.
[5] Beşir MUSTAFAYEV; “Kafkaslarda Müslüman-Türk Soykırımı (1905-1920)”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Joournal of Turkish Studies, XII/1, ( Yaz 2012 ), s.539.
[6] Ekim 1917 Bolşevik Devrimi hakkında Antranik’in yaptığı yorum oldukça dikkat çekicidir. Antranik Devrim’i değerlendirirken; “Eğer Rus Devrimi bir yıl gecikseydi Batı Ermenistan’ı kurtulmuştu”. İfadelerini kullanır. Antranik’in bu sözü, Sarıkamış Harekâtı’nın ve Çanakkale Zaferi’nin değerlendirilmesi noktasında önemli ipuçları içeren tarihî bir tespittir.
[7] Batı Ermenistan ifadesi, Ermeniler tarafından günümüzde de sıklıkla kullanılan bir coğrafi terimdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde bulunan Erzurum, Erzincan, Van, Bitlis, Trabzon, Sivas, Diyarbakır, Elazığ, Muş, Kayseri, Kahramanmaraş, Adana, Gaziantep, Hatay, Kars, Iğdır vilayetlerini içine alan bir Ermeni hayalini temsil etmektedir. Bu terim yazımız içerisinde aynen kullanılarak Ermenilerin bu 16 vilayetimiz üzerindeki hak iddialarına dikkat çekilmek istenmiştir.
[8] ÇELEBYAN; s. 212-216.
[9] Çelebyan Rusların bıraktıkları cephane ve erzakın miktarını yaklaşık olarak 3.000 top, 3.000 mitralyöz, bir milyon mermi, yüzbin kişilik giyecek, yüzbin kişilik erzak, 15-17 bin at, bir milyon bomba, pek çok araç ve yedek parça, benzin, ayakkabı yapımı için büyük miktarda deri ve diğer çeşitli araç ve gereçler şeklinde belirtmektedir.
[10] ÇELEBYAN; s. 221-224.
[11] Özgür ve bağımsız Ermenistan’ın başkenti ifadesi Çelebyan tarafından Erzurum için kullanılıyor.
[12] Enver KONUKÇU; Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Yardım, Araştırma ve Geliştirme Vakfı Yayınları, Ankara, 1992, s. 727.
[13] ÇELEBYAN; s. 230.
[14] Mehmet PERİNÇEK; Belge 85, s. 200.
[15] Yarbay (Lt. Col.) TVERDOHLEBOV; Gördüklerim Yaşadıklarım ( Erzurum 1917-1918), Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2007, s.19.
[16] Betül ASLAN; Erzurum’da Ermeni Olayları (1918-1920) ( Hatıralar – Belgeler – Kazılar), Atatürk Üniversitesi Yayınları No:943, Erzurum, 2004, s.96.
[17] ÇELEBYAN; s. 229-230.
[18] TVERDOHLEBOV; s.23.
[19] Erzurumlu Tellibeyzade Hacı Faruk EFENDİ; Erzurum’un Kara Günleri, Hazırlayan: Yunus ZEYREK, Erzurum Kitapları, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2014, s. 46.
[20] Fahreddin NECDET; “ Erzurum’un Kurtuluşu Münasebetiyle Hatıralar”, Hürsöz Gazetesi, 12 Mart 1959; Betül ASLAN; “ Erzurum Vilâyeti’nde Vuku Bulan Ermeni Mezalini Tahkik Heyeti’nin Raporu” Erzurum’da Ermeni Olayları (1918-1920) ( Hatıralar – Belgeler – Kazılar), Atatürk Üniversitesi Yayınları No:943, Erzurum, 2004, s.846.
[21] Muammer DEMİREL; Birinci Dünya Harbinde Erzurum ve Çevresinde Ermeni Hareketleri (1914-1918), Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1996, s. 89.
[22] Erzurumlu Tellibeyzade Hacı Faruk EFENDİ; s. 46-47.
[23] Bakû Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi’nin Erzurum ve havalisindeki Anadolu Türkleri’ne yaptıkları yardımlar hakkında bkz. Betül ASLAN; 1. Dünya Savaşı Esnasında ‘Azerbaycan Türkleri’nin ‘Anadolu Türkleri’ne “Kardaş Kömeği ( Yardımı )” ve Bakû Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2000.
[24] Erzurum’da Ermenilere karşı girişilen direniş çabaları her ne kadar kitlesel anlamda sonuca ulaşamamış olsa da küçük guruplar halinde ve bireysel olarak birçok Erzurumlu Ermenilere karşı kahramanca mücadele etmiştir. Kırbaşzade Fevzi Bey, Ağcalarlı Sait Ağa, Avcı Şevki Bey, Pusudereli Abdullah gibi isimler bu mücadelenin kahramanları olarak taraihe geçmiştir.
[25] Ermenilere casusluk yapan kişilerin isimleri Tellibeyzade Hacı Faruk Efendi’nin hatıratında detaylı bir şekilde zikredilmiştir. Bkz. Erzurumlu Tellibeyzade Hacı Faruk EFENDİ; Erzurum’un Kara Günleri, Hazırlayan: Yunus Zeyrek, Erzurum Kitapları, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2014. Yine Prof. Dr. Zeki Başar’ın “Ermenilerden Gördüklerimiz” isimli eserinde de 1918 yılına ait hatıralarını aktaran Mehmet Kobaza, Gani Kullebi, Aziz Geçikli, Sırrı Çamaşırcı, Hayrettin Peker, Rıza Topçuoğlu ve Mecit Ballı’nın şahitlikleriyle Ermenilere casusluk yapan kişilerin isimleri zikredilmiştir. Bkz. Zeki BAŞAR; Ermenilerden Gördüklerimiz, Atatürk Üniversitesi Yayın No:354, Ankara, 1974.
[26] Çelebyan, Antranik’in Seyidov’un Vehip Paşa’ya yazdığı mektupları ele geçirdiğini ve bu sebeple Antranik’in Seyidov’u cezalandırmak istediğini belirtmektedir. Fakat Dr. Zavriyev’in ve Dikran Ağamalyan’ın Seyidov’u gizlice Sarıkamış’a kaçırdıklarını ve orada General Odişelidze’ye teslim ettiklerini yazmaktadır. Odişelidze’nin de Seyidov’u Tiflis’e götürdüğünü söylemektedir. Çelebyan’ın Seyidov ile ilgili ifadeleri bizce gerçeği yansıtmaktan uzaktır. Diğer kaynaklardan çıkardığımız neticeye göre Seyidov ve Belediye Heyeti’nin Tiflis’e götürüldüklerine dair bir haber, tutuklanmaları sebebiyle kendilerinden haber alınamamasından ötürü şehirdeki Türkler arasında da yayılmış ancak gerçek Türk ordusunun Erzurum’a girişinden sonra ortaya çıkmıştır. Kantarcızade Hacı Mustafa Efendi, hatıralarında Seyidov arkadaşlarının da Ermeniler tarafından çok feci bir şekilde öldürüldüklerini belirtmiştir.
[27] Zeki BAŞAR; Ermenilerden Gördüklerimiz, Atatürk Üniversitesi Yayın No: 354, Ankara, 1974, s. 94.
[28] ÇELEBYAN; s.231. ( Çelebyan’ın Antranik ile Vehip Paşa arasında geçtiğini belirttiği bu restleşmenin Antranik ile Kâzım Karabekir Paşa arasında da geçmiş olabileceği de ihtimal dâhilindedir. Kâzım Karabekir Paşa’nın hatıralarında 7 Mart 1918 tarihinde Erzurum’daki Ermeni Rüesasına başlığıyla verdiği mektubun içeriği Çelebyan’ın verdiği mektup içeriğiyle kısmen uyuşmaktaysa da Antranik’in verdiği cevaptan herhangi bir bahis yoktur.)
[29] ÇELEBYAN; s. 234.
[30] ÇELEBYAN; s.237.
[31] Betül ASLAN; Erzurum’da Ermeni Olayları (1918-1920) ( Hatıralar – Belgeler – Kazılar), s.248.; Kâzım KARABEKİR, Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu, Türkar Yayınları, Ankara, 2001, s. 195.
[32] ÇELEBYAN; s.233.
[33] Kâzım KARABEKİR, Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu, s. 195.
[34] Rıfkı OLGUN; “İşgal Günlerinin Acı Hatıraları”, Doğu Gazetesi, 12 Mart 1957.
[35]TVERDOHLEBOV; s.32; ÇELEBYAN; s.233-236.
[36] ÇELEBYAN; s.233.
[37] ÇELEBYAN; s.243.
[38] Tahsin LEYLİOĞLU; “ Ermeni Mezalimi”, Vatan Gazetesi Erzurum-Kars Serhad İlavesi, 24.12.1952; S. 8.
[39] ERZURUM VALİLİĞİ’NDEN VE ERZURUM BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NDAN BEKLENTİMİZ: Gürcükapı, Çamurlu Sokak’ta bulunan ve mülkiyeti sayın Suat EZİRMİKLİ ve ailesine ait bulunan yarı metruk haldeki geleneksel Erzurum evinin, Erzurum Valiliği tarafından mülk sahipleri ile yapılacak protokol sonrasında restore ettirilerek Cemiyet-i Hayriye Müzesi, Katliam Müzesi veya Seyidov Müzesi olarak tesis edilmesi yazımızda kısaca zikrettiğimiz tarihi hadiselerin gelecek nesillere aktarılması açısından isabetli bir girişim olacaktır.
[40] Betül ASLAN; Erzurum’da Ermeni Olayları (1918-1920) ( Hatıralar – Belgeler – Kazılar), s. 116-119.
[41] Karo VARDANYAN; “Komutan Antranik’in Doğumunun 150. Yıldönümü”, http://hpj.asj-oa.am/6118/1/81.pdf.
[42] KARABEKİR; s. 168.
[43] TVERDOHLEBOV; s.32.
[44] Zeki BAŞAR; ( Komisyon Başkanı), Atatürk Üniversitesi Kuruluşu’nun XX. Yıl Armağanı Ermeniler Hakkında Makaleler – Derlemeler, Cilt:2, Atatürk Üniversitesi Yayınları No:535, Ankara, 1978, s. 241; Betül ASLAN; Erzurum’da Ermeni Olayları (1918-1920) ( Hatıralar – Belgeler – Kazılar), Atatürk Üniversitesi Yayınları No:943, Erzurum, 2004, s.250.
[45] Natalia CHERNICHENKINA; Rus İmparatorluk Kayıtlarında Ermeni Sorunu (1912-1917), Cilt:2, Erzincan Üniversitesi Yayınları, Erzincan, 2017, s. 221.
[46] TVERDOHLEBOV; s.43.
[47] ÇELEBYAN; s.237.
[48] ÇELEBYAN; s.237.
[49] ÇELEBYAN; s. 236-238.
[50] Mehmet PERİNÇEK; s. 317.
[51] ÇELEBYAN; s. 246.
[52] Betül ASLAN; “ Erzurum Vilâyeti’nde Vuku Bulan Ermeni Mezalini Tahkik Heyeti’nin Raporu” Erzurum’da Ermeni Olayları (1918-1920) ( Hatıralar – Belgeler – Kazılar), Atatürk Üniversitesi Yayınları No:943, Erzurum, 2004, s.846.
[53] Melek SARI GÜVEN; “Ermenilerin Tarihi Olaylara Yaklaşımındaki Nesnelliğin Sorgulanması: “Kahraman” Andranik Ozanyan Örneği”, Çeşm-i Cihan, Bartın Üniversitesi Tarih, Kültür ve Sanat Araştırmaları E – Dergisi, Cilt:4, Sayı:2, Kış 2017, s. 77.
[54] Haluk SELVİ; “ Hangi Antranik?”, s.34.
[55] DEMİREL; s.92.
[56] ASLAN; s. 112.
[57] DEMİREL; s.97.
[58] Justin McCARTHY; The Destruction Of Ottoman Erzurum ( Osmanlı Erzurum’un Tahribatı), Atatürk Üniversitesi 2002-2003 Akademik Yılı Açılış Dersi, Erzurum, 2002, s. 55.
[59] Ahmet REFİK; İki Komite İki Kıtâl, Hazırlayan: Osman Selim KOCAHANOĞLU; Temel Yayınları, İstanbul, 1998, s. 222.
[60] Haluk SELVİ; “Anadolu’dan Kafkasya’ya Bir Ermeni Çete Reisi: Antranik Ozanyan”,Sekizinci Askerî Tarih Semineri Bildirileri, Cilt:I, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2003, s. 474.
KAYNAKLAR
Ahmet REFİK; İki Komite İki Kıtâl, Hazırlayan: Osman Selim KOCAHANOĞLU; Temel Yayınları, İstanbul, 1998.
Alparslan KOTAN; “Erzurum’un Kara Günleri”, Erzurum’un Ruslar Tarafından İşgalinin 100. Yılı Özel Sayısı, ERVAK Yayınları, Erzurum, 2016, s. 65.
Antranik ÇELEBYAN; Antranik Paşa, Peri Yayınları, İstanbul, 2013, s. 211.
Beşir MUSTAFAYEV; “Kafkaslarda Müslüman-Türk Soykırımı (1905-1920)”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Joournal of Turkish Studies, XII/1, ( Yaz 2012 ), s.539.
Betül ASLAN; 1. Dünya Savaşı Esnasında ‘Azerbaycan Türkleri’nin ‘Anadolu Türkleri’ne “Kardaş Kömeği ( Yardımı )” ve Bakû Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2000.
Betül ASLAN; Erzurum’da Ermeni Olayları (1918-1920) ( Hatıralar – Belgeler – Kazılar), Atatürk Üniversitesi Yayınları No:943, Erzurum, 2004.
Enver KONUKÇU; Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Yardım, Araştırma ve Geliştirme Vakfı Yayınları, Ankara, 1992, s. 727.
Erzurumlu Tellibeyzade Hacı Faruk EFENDİ; Erzurum’un Kara Günleri, Hazırlayan: Yunus ZEYREK, Erzurum Kitapları, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2014, s. 46.
Fahreddin NECDET; “ Erzurum’un Kurtuluşu Münasebetiyle Hatıralar”, Hürsöz Gazetesi, 12 Mart 1959.
Haluk SELVİ; “ Hangi Antranik?”, 2023 Dergisi, Nisan 2002, Sayı:12, Ankara, 2002.
Haluk SELVİ; “Anadolu’dan Kafkasya’ya Bir Ermeni Çete Reisi: Antranik Ozanyan”, Sekizinci Askerî Tarih Semineri Bildirileri, Cilt:I, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2003.
Justin McCARTHY; The Destruction Of Ottoman Erzurum ( Osmanlı Erzurum’un Tahribatı), Atatürk Üniversitesi 2002-2003 Akademik Yılı Açılış Dersi, Erzurum, 2002.
Karo VARDANYAN; “Komutan Antranik’in Doğumunun 150. Yıldönümü”, http://hpj.asj-oa.am/6118/1/81.pdf.
Kâzım KARABEKİR, Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu, Türkar Yayınları, Ankara, 2001.
Mehmet PERİNÇEK; Rus Devlet Arşivlerinden 150 Belgede Ermeni Meselesi, Belge 143, Kırmızı Kedi Yayınları, İstanbul, 2012, s. 321.
Melek SARI GÜVEN; “Ermenilerin Tarihi Olaylara Yaklaşımındaki Nesnelliğin Sorgulanması: “Kahraman” Andranik Ozanyan Örneği”, Çeşm-i Cihan, Bartın Üniversitesi Tarih, Kültür ve Sanat Araştırmaları E – Dergisi, Cilt:4, Sayı:2, Kış 2017.
Muammer DEMİREL; Birinci Dünya Harbinde Erzurum ve Çevresinde Ermeni Hareketleri (1914-1918), Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1996
Natalia CHERNICHENKINA; Rus İmparatorluk Kayıtlarında Ermeni Sorunu (1912-1917), Cilt:2, Erzincan Üniversitesi Yayınları, Erzincan, 2017.
Rıfkı OLGUN; “İşgal Günlerinin Acı Hatıraları”, Doğu Gazetesi, 12 Mart 1957.
Tahsin LEYLİOĞLU; “ Ermeni Mezalimi”, Vatan Gazetesi Erzurum-Kars Serhad İlavesi, 24.12.1952.
Yarbay (Lt. Col.) TVERDOHLEBOV; Gördüklerim Yaşadıklarım ( Erzurum 1917-1918), Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2007, s.19.
Zeki BAŞAR; ( Komisyon Başkanı), Atatürk Üniversitesi Kuruluşu’nun XX. Yıl Armağanı Ermeniler Hakkında Makaleler – Derlemeler, Cilt:2, Atatürk Üniversitesi Yayınları No:535, Ankara, 1978.
Zeki BAŞAR; Ermenilerden Gördüklerimiz, Atatürk Üniversitesi Yayın No:354, Ankara, 1974.