Prof.Dr. Orhan ARSLAN
*****
Esmai Hüsna; “Allah’ın güzel isimleri” demektir.
İnsan taptığı varlığı tanımak ister.
Allah’ı gereği gibi bilmeden, tanımadan ve anlamadan ibadet edilemez, bu kesin. Kesin olan bir şey daha var; Esmai Hüsna bilinmeden Allah gereği gibi tanınamaz.
Bir mümin için Allah’ı tanımak olsa da olur değil; olmazsa olmaz bir konudur.
İnsan Allah ile tanışmalıdır. Rabbimiz bizimle tanışmayı öyle arzuluyor ki, Kur’an’da 99 Esması ile binlerce defa kendisini takdim ediyor.
Rabbimiz bekliyor; ne zaman tanışacağız diye.
Buyurunuz nüzul sırasına göre tanışmaya devam edelim:
El A’LÂ
“Yüce, tek yüce, hep yüce; mutlak ve sonsuz üstün” demektir.
A’lâ (yüce) olan sadece bir varlık var: Allah. Başka hiç kimse değil.
SINIRI OLMAYAN VARLIK
Yaratılmış bütün varlıkların boyutu ve sınırı vardır. Meskeni olmayan, uzunluk, genişlik ve derinliği, yani 6 yönü de olmayan tek varlık vardır, O da Samed olan, A’lâ olan Allah’tır.
Zamanı yoktur. Mekâni yönü de olmaz, ancak makâmî yönden bahsedilebilir.
Kuranda aynı anlamda 3 isim geçer: Â’lâ, Mute’al, Âlî
A’lâ isminin fiili de vardır: Teâlâ. Yüceltildi. Allah Teâlâ.
A’LA OLAN RABBİNİN ADINA HAREKET ET (Â’LA 87/1) سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى
Bu bir emir cümlesidir: Allah’ı tesbih et; yani Allah adına hareket et, kendini Allah’a vakfet, ada…
Neden A’lâ olan Rab adına hareket edecek mişim?
“Tüm mahlûkatı yarattı, yaratılış amacına uygun donattı, tasarımladı, düzenledi, الَّذِي خَلَقَ فَسَوَّى (A’lâ 87/2).”
“Ölçüyle yapıp bir amaca yönlendirdi وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَى (A’lâ 87/3).”
TESBİH EYLEMDİR
Tesbih Kur’an’da bütün varlıklar için söz konusudur. Ancak, akıllı varlıkların zikretmesi istenir.
“Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle tatmin olur ( Rad 13/28 )”.
Zikir de, Zikrullah da Kur’an’ın adıdır. Allah’ı gündeminize taşımaktır.
“Beni zikredin ki, ben de sizi zikredeyim فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ” (Bakara 2/152).”
Zikir; tesbihle veya sayımatikle Kelime-i Tevhidi idrak etmeden binlerce defa tekrarlamak değildir.
Biz böyle zikredersek, Allah bizi nasıl zikreder? Zikretmek; her an Allah’la yaşamak ve hayatına Allah’ı şahit kılmaktır.
Allah Resulü ve Sahabe, mescidin bir kenarına oturup on binlerce tesbih çekmiyordu. Göklerden ve yerlerden ağır olan “La İlahe İllallah’ı” boncuğa ve sayımatiğe mahkûm etmiyorlardı.
Onlar, “Allah Allah” diyerek bir sosyal yamukluğu çözüyorlardı: Salih Amel…
A’LÂ SECDEYE, AZİM RÜKUYA…
“Rabbini A’lâ vasfıyla tesbih et.”
Allah Resulü şu talimatı verdi: Bunu namazlarınızın secdesine koyunuz: “Subhane Rabbiyel A’lâ”
“Azim olan rabbini tesbih et فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ (Vakıa 56/74).”
Bunu da namazlarınızın rükûuna koyunuz: “Subhane Rabbiyel Azim”
YARATICI YÜCE OLANDIR
“Göklerde ve yerde en üstün örnekler ona aittir (Taha 20/4).”
Ancak Yüce A’lâ olan Allah en üstün ve yüce olanları yaratır: İster sivrisinek, ister insan veya galaksi fark etmez, yarattığı her şey yücedir.
NEBİ’NİN SON SÖZLERİ
“El Refikul A’lâ”; Yüce Dostlar Makamına. Bu ölüm, cennete doğuştur.
“Sıratallezine En Amte Aleyhim”: Doğru yoluna, nimet verdiklerinin yoluna. Fatiha’da yer alan bu yol, cennete gider.
Yüce olan Allah’ım! Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz.
Hayırlar diliyorum
Didim, 17 Eylül 2017