“Ne kadar çok kişiyi cezalandırırsak Fetö ile o kadar iyi mücadele ederiz mantığı isabetli değildir. Hukuk içerisinde kalarak hareket etmek lazım gelmektedir. Demokrasiyi taçlandıran iyi işleyen bir hukuk nizamıdır. Bu konudaki özensizlik ve dikkatsizlik ülkeyi büyük sıkıntılara sokabilir.”
Prof.Dr. Mehmet Ali ÜNAL
15 Temmuz darbesini yapanların çoğu suçüstü yakalandı. Haklarında iddianameler hazırlandı. Ondan sonra ülke çapında Fetöcüler hakkında tahkikatlar başladı.
KHK’ler ile birçok kimse Fetöcü olduğu gerekçesiyle açığa alındı bir kısmı da mahkemelerce tutuklandı. Fakat bugün gelinen noktada tutuklamaların bir kısmının isabetli olmadığı ortaya çıkmaktadır. Çocuğunu cemaatin dershanesi göndermiş, okulunda okutmuş, Bank Asya’ya para yatırmış vs. türünden suçlamalarla birçok kişinin mağdur edildiği anlaşılmaktadır. Bu arada asılsız ihbarlara da itibar edildiği bilinmektedir. Yargıda tutuklunun bir tedbirdir. Ama şu anda bir cezalandırma yöntemi olarak uygulanmaktadır.
Bütün bunlar Türkiye’de hukuka zarar vermekte ve toplumdaki adalet duygusunu zedelemektedir. Açıklanan iddianamelerin bazıları hukuki dayanaktan mahrum görünmektedir. Sonuçta insan, Fetö ile mücadelenin yanlış bir mecrada sürdüğü zehabına kapılmaktadır. Haklıyı haksızdan ayırt etmesinin beklendiği malum komisyon bir türlü faaliyete geçmemektedir. Mahkemelerin bir kısmı Bylock’u bir suç delili kabul etmekte, diğeri bunu yeterli delil saymamaktadır. Bu durumda Bylock kullanmayan birçok tutuklunun neden serbest bırakılmadığı bir muamma haline gelmektedir. Velhasıl benim kanaatim Fetö ile mücadele çeşitli sebeplerle sulandırılacak gibi görünmektedir.
Durum onu gösteriyor ki savcılar Fetö’nün yapısını ve mahiyetini kavramamışlardır. Bu konuda hükümetin teşhisinin de ne derece isabetli olduğu tartışılır. Kanaatime göre Fetö’nin işlerini organize eden belki 1-2 bin kişilik çekirdek bir kadro vardır. Esas olarak onların peşine düşülmesi gerekirdi. Geçmişte yargı kumpaslarını kuran; polisle hâkim ve savcıları senkronize olarak çalıştıran, siyasilerin mahrem görüntülerini ve konuşmalarını kayda alan ve 15 Temmuz darbesini planlayan bir ekip vardır. İllerde de faaliyetleri organize eden imam ve abi denilen örgüt liderleri vardır. Onlar ve onların bağlantılı olduğu üst seviyedeki kimselerin açığa çıkarılması ve yargılanması gerekir. Bunların bir kısmı 15 Temmuz darbesi öncesi ve sonrasında yurtdışına çıkmışlardır. Onların yurtdışındaki faaliyetlerinin de adım adım takip edilmesi gerekir. Oysa açılan davalara bakıldığı zaman daha çok cemaatin sempatizan grubunun yargılandığı görülmektedir.
Cemaatin eğitim hizmetleri ve bilhassa yurtdışındaki faaliyetleri toplumdan büyük takdir ve sempati görmüştü. Hatta devlet de onların bu faaliyetlerine en üst seviyede destek veriyordu. 17-25 Aralık 2013 darbe teşebbüsü bu konuda bir kırılma meydana getirdi. Cemaat kendi mensupları dışındaki sempatizanlarını kaybetti. Seçimle gelmiş meşru bir iktidarı yolsuzluk kisvesi altında devirmeye çalışmışlardı. O zamana kadar toplum cemaatin siyasi amaçlarından ve programından habersizdi. Cemaat medyasının yoğun propagandasına rağmen halk cemaatin gayrimeşru planını sezdi ve 30 Mart 2014 seçimlerinde beklenenin aksine Ak Parti’ye desteğini sürdürdü. Hükümet Paralel devlet Yapılanması (PDY) diyerek cemaati bir terör örgütü ilan etti. Fakat Fetö birkaç soruşturma açılması dışında bir şey yapılamadı. Çünkü cemaat kadrolarıyla yargıyı ve bürokrasiyi kilitlemiş durumdaydı. Hükümetin tek yapabildiği polisteki üst düzey cemaatçileri pasif görevlere tayin etmek ve HSYK’yı cemaatin etkinliğinden kurtarmak oldu.
Devlet bünyesindeki cemaat mensubu memurlar hakkında listeler hazırlanması ve ordudaki cemaatçi generallerin tasfiye edileceğini öğrenen Fetöcüler 15 Temmuz darbesini planladılar. Maalesef aylardır hazırlandığı söylenen bu darbe ile ilgili darbeden saatler öncesine kadar istihbarat alamadı. Helikopter pilotu bir binbaşı darbeyi 24 saat önce ihbar etti. MİT’in ve genelkurmayın harekete geçmesi üzerine darbe planlanandan 6 saat önce başlatıldı. Şayet darbe planlanan saat olan saat 03’te başlasaydı Türkiye’ye bir felaketler zinciri bekliyordu.
Şimdi yapılması gereken öncelikle komisyonun bir an evvel faaliyete geçmesi ve suçluyu suçsuzu ayırt etmesi, masum olanların mağduriyetlerinin giderilmesidir. Örgüt içerisinde faal rol oynayanlar cezalandırılmalı fakat haklarında herhangi bir delil bulunmayanlar tutukluysa serbest bırakılmalı ve görevlerine iade edilmelidir.
Cemaat mensubu olanların büyük çoğunluğu yaptıklarından asla pişman değillerdir. Ordu, polis ve yargıda tek bir cemaatçi bile kalmamalıdır. Çünkü bu örgüt üyeleri devlete ve hükümete karşı şu anda büyük bir öfke içerisindedirler. Bu sebeple her türlü ihaneti ve provakasyonu yapabilirler. Aslında tabanda cemaat için çalışan ve dinî bir hizmet yaptığını düşünen pek çok idealist insanlar vardır. Bunların çoğu 15 Temmuz darbesi karşısında bir şok yaşadılar. Canla başla hizmet ettikleri cemaatten böyle bir şey beklemiyorlardı. Ancak özensiz ve totalci yaklaşım sebebiyle pek çok insanın gereksiz yere tutuklanması sebebiyle bu insanlara pişman olma fırsatı verilmedi. Bundan sonra onlar cemaat liderinin mesajlarına sıkı sıkı sarılacaklar, kemikleşecekler ve devlet düşmanı birer militan haline geleceklerdir.
Doğrudan 15 Temmuz darbesine karışmamış cemaatçiler hakkında açılan davaların çoğu da fos çıkacak görünmektedir. Bunlar delil yetersizliği sebebiyle bir süre sonra serbest kalacaklardır. Zira birçok kimseye sadece Bank Asya’ya para yatırması, gazete ve dergi abonesi olması, çocuğunu cemaat okullarında ve dershanelerinde okutması gibi tali dereceden delillere dayandırılarak örgüt mensubu olmak veya yardım ve yataklık etmek suçundan verilecek cezalar zaman içerisinde üst mahkemeler tarafından bozulacaktır.
Ne kadar çok kişiyi cezalandırırsak Fetö ile o kadar iyi mücadele ederiz mantığı isabetli değildir. Hukuk içerisinde kalarak hareket etmek lazım gelmektedir. Demokrasiyi taçlandıran iyi işleyen bir hukuk nizamıdır. Bu konudaki özensizlik ve dikkatsizlik ülkeyi büyük sıkıntılara sokabilir.
Herkesin Ramazan bayramını kutlar, sağlık ve saadetle geçirmelerini dilerim.
—————————————————-
http://www.misalhaber.com/yazarlar/profdr-mehmet-ali-unal/feto-ile-mucadele-yanlis-gidiyor/