Feyzi HALICI

Feyzi HALICI

FeyH2

Şair ve yazar olan Feyzi Halıcı, Erzurumlu bir ailenin çocuğudur. Konya’da Mevlâna Türbesinin yanındaki Celâl sokağında doğdu. Çocuk¬luğunu ney sesleri ve tennureler doldurdu. İlkokuldayken babasının halı mağazasına devamlı gelen ve konuşmaları arasında durmadan doğmaca şiir söyleyen Konyalı tanınmış Âşık Mehmet Ağa’yı (Yakıcı) dinlerdi. Âşığı taklit etmek isteği ve gayretiyle kafiyeli tekerle¬meler söylemeye başladı. 1938’de Konya Orta okulunu, 1942’de Konya Lisesi’ni bitirdi. 9-10 yaşlarında Son Posta gazetesinin açtığı “İçki zaralı mıdır?” anketine bir şiirle cevap verdi. Gazetenin ilk sayfasında şiirinin yayınlanması, Konya’da şair olarak tanınmasına se¬bep ve onun için bir teşvik oldu. Şiirleri Afacan, Mektepli, .Çocuk Sesi ve Arkadaş adlı çocuk dergilerinde çıktı.

Babasının da yazdığı her şiiri ödüllendirmesi, bir çocuk dergisinde yayımlanan İmtihan Odasında adlı şiirini, Hikmet Feridun Es’in Akşam gazetesinde çıkan bir yazısında övmesi Halıcı’yi yürek¬lendirdi. Üniversite öğrenimini İstanbul’da yaptı ve 1950’de İ.Ü. Fen Fakültesi’ni Kimya Yüksek Mühendisi olarak bitirdi. İstanbul’da hep kültür ve sanat ortamında yaşadı. Şiirleri Çınaraltı, Şadırvan, İstan¬bul ve Varlık dergilerinde yayınlanmaktaydı.

Sevdiği ve örnek aldığı ilk şairler Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Mehmet Akif idi. Sonra bunlara Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Kutsi Tecer, Arif Nihat Asya, Zeki Ömer Defne, Mustafa Seyyit Sütüven, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim eklendi. Halk şairlerine ise adeta tutkundu. Konya’da mesle¬ğiyle ilgili bir kimya laboratuvarı açtı. Kısa bir süre sonra kapattı, geçimini ticaretle sağladı; baba mesleği halı, mobilya ticaretiyle uğraştı. Konya’daki bütün kültür ve sanat hareketleriyle ilgilendi; ve bir kısmını kendisi başlattı. 1951’de Konya Gazeteciler Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. 1957’de Türk Dil Kurumu üyesi oldu.

FeyH1

Konya Turizm Derneği’ni kurdu (1959); uzun yıllar başkanlığını yaptı. Konya’da her yıl düzenlenen Mevlâna’yı anma törenlerini, Mevlana Kongre ve Sempozyumlarını, kırk yıldan beri Konya’da Geleneksel Halk Şairleri Âşıklar Şöleni’ni bir bayram havası içinde yönetmektedir. 1954’de Gül Bayramı, Gül Şöleni, Gül Yarışmalarını, Güvercin Güzellik Yarışmaları ve Tarihî Konya Mutfağı-Konya Yemekleri Yarışmalarını düzenledi.

1968’de Konya Senatörü seçildi. 1978’e kadar senatörlük ve bu arada Türkiye-Pakistan Dostluk Derneği’nin başkanlığını yaptı. 1978’de Tanıtma ve Turizm Bakanlığı baş müşavirliğine atandı. Bir yıl T.C.Turizm Bankası Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. 1977’de Konya Kültür ve Turizm Vakfı’nı kurdu. 1977-1980 yılları arasında Türk Kooperatifçilik Kurumu genel başkanlığını, altı yıl Kültür ve Turizm Bakanlığının Çağdaş Kültür Eserleri yayın danışma kurulu üyeliğini, dört yıl aynı bakanlığın Millî Kültür dergisinin yayın kuru¬lu üyeliğini yaptı.

1980’de Struga Şiir Akşamları’nda Türkiye’yi temsil etti. Yurtiçi ve dışında çeşitli bilimsel kongrelere katılıp bildiri sundu.
Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yıldönümü dolayısıyla Dev¬let Bakanlığının görevlendirmesi ile yazdığı şiir, marş olarak Nevit Kodallı tarafından bestelendi. Ankara’da yaşayan Halıcı, edebiyat ve folklor araştırmaları yaptı; 20 yıl İstanbul Pera Palas ‘taki “Şiir Günleri’ni düzenledi. Ankara’da Türk Tanıtma Vakfı’nda 18 yıl her haf¬ta Sanat ve Şiir Günleri’ni düzenledi. Atatürk Yüksek Kurumu, Ata¬türk Kültür Merkezi Aslî üyesi, Türk Tanıtma Vakfı Kurucu üyesi, Pakistan’ın Konya Fahrî konsolosu oldu. 1957’den itibaren Çağrı dergisini çıkarttı. Şiirlerinin bir kısmında Fezaî mahlasını kullandı.

Diğer şiirleri 1938’den beri Yedigün, Çınaraltı, Şadırvan, Aydabir, Hisar, Varlık, Türk Kültürü, Millî Kültür, Türk Dili ve Çağrı’da yayımlandı.

Şiir Kitapları

Bir Aşkın Şiirleri (Konya 1947) ; Masmavi (1952) ; İstanbul Caddesi (İst. 1956) ; Günaydın (İst. 1957) ; Dinle Neyden (Anki958) ; Gecenin Bir Yerinde İki Ceylan (Mensur Şiir, 1966) ; Selçukya’da Aşk (1967) ; Mesnevi’den Bin Bir Beyit (1982); Yaşama Sevinci (1983) ; Feyzi Halıcı’nın İtalyanca Şiirleri (çev.Ord.Prof.Dr.Anna Masala,1987) ;  Mevlâna Mesnevi 1. Cilt (1992) ; Yaylaya Bir Gelin Geldi (1998) ; Selçukya Güzellemesi (Mensur Şiir, 1987) ; Dörtlemeler I (1993) ; Dörtlemeler II (1995); Seçme Şiirler (2000) ; Dörtlemeler (Bütün Dörtlemeler, 1997).

FeyH3

Şiirleri


Günaydınım
Şavkıması sana doğru yolların
Sana doğru, denizlerin çağrısı
Çiril çiril ötelerde bir güzel
Günaydınım, nar çiçeğim, sevgilim…

Çıkmaz sokaklarda bu minyatür kim
Bu göğüs kim, ya bu gözler, bu saçlar
Uzak bir özlemde ayak seslerin
Günaydınım, nar çiçeğim, sevgilim…

Kırk odanın kırkında da kırk güzel
Kırk aynada çengi çengi bir güzel
Çağlar ötesinde bir avuç nota
Günaydınım, nar çiçeğim, sevgilim…

Bu yıldızlar doğan günü çağrışır
Bu gündüzler gözlerini çağrışır
Ya kimlere verdin avuçlarını
Günaydınım, nar çiçeğim, sevgilim…

Vurdum tellerine seni sazımın
Sende anahtarı, alın yazımın
Yağmur yağmur serpti, yalnızlığıma
Günaydınım, nar çiçeğim, sevgilim…

Yol
Aşk bahsinde bu muhabbet
Yardan gelir, yare gider.
Parça parça gelir sevda
Gidince yekpare gider.

Ateştir, çoğaltan külü,
Dalında seyreyle gülü,
Has aşığın tevekkülü
Yar katına çare gider.

Başladı bağın talanı,
Seyreyle, elde kalanı.
Bu gerçek yolda yalanı
Huy edinen nare gider.

Hak gerçeği ayan beyan
Ey dost, aydınlığa uyan!
Varlığı pekçe görmeyen
Yokluğa avare gider.

Yol gider,adımlar bitmez,
Bu hasrete sabır yetmez.
Şemsi -mana sır iletmez
Ciğer pare pare gider.

Güç ister, yanıp pişmeye,
Meyve dalından düşmeye..
Aşk seline karışmaya
Bir nice biçare gider.

Kulluk Kahvesi
Beyazitte tütüncü dükkanları
Tramvayda dizi dizi kadınlar
Günlük endişeler, aşklar, günahlar
Tanıyorum hepinizi kadınlar

Bir yaşama gücüdür, sabahleyin
Ala-canlı fabrika işçileri
Dillerinde sırılsıklam türküler
Bir demli semaver gibi içleri

Yalnızlık, bembeyaz sandalyalarda
(Beyim emriniz ne, kahve mi, çay mı?)
Kulluk hahvesinde bir deli rüzgar
Yeni baştan yola düşmek kolay mı?

Günü birliğine açar yapraklar
Konar bengi bengi omzuna bir kuş
Aşk bu, şeker gibi erimez suda
(Haydi Topkapı’ya bir kişi, dolmuş)

Tütmek bunca olur burcu burcu hey
Avucumda bir güzel iğde dalıydın
Giderdim bir ışık gibi ardından
Şu mavi takside sen olmalıydın.

Destan Şehri Konya
Yoluna kurban olduğum
Aziz bildiğim, evlattan!
Şanın, şöhretin dörtnala
Koşa gelmede milattan…

Dört ufkundan mühür mühür
Hayaller fışkıran şehir.
Bağrında koca bir nehir
akar durur hububattan.

Sen ney dilinde uhrevi
Mevlana’nın aşk alevi.
Dile getir Keyhüsrev’i
Nağmeler sun, Keykubat’tan!

Toprak görünüşün hiçe
Verdiğin şevk yeter içe
Ey yeşil taşa, kerpiçe
Destanlar söyleten vatan…

Zamana Vurulan Kerkit
Bir ıslak masal, ebem-kuşağından
Dudaklarda ak-pak okunmaktır.
Boyanmış ipleri gün ışığından
Ufukta bir halı dokunmaktadır.

Büyümüş yaprağın, açmış çiçeğin
Halıcı kız türküsünde gerçeğin.
Altın tezgahında geleceğin
Taptaze bir halı dokunmaktadır.

Kopan meyve düşedurur dalında
Ayrılamam düşlerin en güzelinden.
Buğday başağından, Raman petrolünden
Bembeyaz bir halı dokunmaktadır.

Bir umuttur tuttu tutar bacaları
İlmek ilmek boşa verdik acıları.
Gündüz al al, yıldız yıldız geceleri
Ufukta bir halı dokunmaktadır.

Bakmayın biraz rüzgar gibi estiğine
İçimde büklüm büklüm duygular yine
Toprak toprak, destan destan, iğne iğne
Ufukta bir halı dokunmaktadır.
Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen