Bu iki ülkenin üyeliği durumunda NATO ile Rusya arasında yeni bir gerginlik alanının ortaya çıkması kaçınılmaz olacak. Bu durum bir taktik nükleer savaşa dönüşür mü sorusu, Rusya’nın açıklamaları çerçevesinde, mümkün görünüyor. NATO Genel Sekreteri’nin Rusya’ya yaptığı “Nükleer çatışmanın kazananı olmaz.” açıklaması ise NATO’nun da karşılık verebileceği anlamına geliyor. Avrupa’nın ortasında bir nükleer savaş tehlikesi masada ve taraflar bunun farkında.
*****
Dr. Tolga Sakman: Evet, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği, Ukrayna-Rusya savaşının bitmesine katkı sağlayabilir.
NATO’nun eylemlerinin Rusya ile doğrudan bir çatışmaya yol açmaması gerektiği konusunda hemfikir olunsa da İttifak’ın inandırıcı bir şekilde Rus saldırganlığını daha fazla caydırması bekleniyor. Bunun için de NATO’nun askeri olarak daha güçlü, siyasi olarak daha uyumlu ve istikrarlı, diplomatik olarak daha kabiliyetli bir biçimde kapasitesini artırması gerekiyor.
İsveç ve Finlandiya, NATO’nun da savunduğu temel Batılı değerlerin güçlü kaleleri. Rusya ile karşı karşıya gelinmesi durumunda bu durum sadece liderlerin veya silahlı kuvvetlerin rekabetiyle şekillenmeyecek. Tarafsızlığı ile bilinen ve ekonomik olarak oldukça kalkınmış olan bu ülkelerin İttifak’ın bir parçası olması NATO ve müttefik devletlerin özgüvenini destekleyeceği gibi Moskova için de yeni bir politik cephe açacaktır.
Diğer yandan NATO’nun Avrupa-Atlantik dengesinde son dönemde yaşanan tartışmalar, bölgesel sınanmalara açık bir durum oluşturdu. Rusya’nın Ukrayna müdahalesi de bu anlaşmazlıkların ortasında gerçekleşti ki tam da bu sebeple NATO hızlı bir müşterek tepki veremedi. İki ülkenin NATO üyeliği ile Avrupa kanadının daha da güçleneceği umudu hâkim. Bu şekilde “Rus tehdidine komşu” ülkelerin NATO’yu savaşın sonuçlanması için daha etkin rol oynamaya yönlendireceği öngörülebilir.
Askeri kapasiteler değerlendirildiğinde ise her iki ülkenin de NATO standartlarının üzerinde seyrettiği görülüyor. Finlandiya, NATO’nun yüzde 2’lik bütçe hedefine şimdiden ulaştı. İsveç de 2028 yılına kadar bunu gerçekleştirmeyi planlıyor. Finlandiya’nın sipariş ettiği düzinelerce üst düzey F-35 savaş uçağı ve İsveç’in en öne çıkan savaş uçaklarından Gripen’i geliştirmesi örneklerinde görüleceği üzere, iki ülke de araç ve mühimmat konusunda yatırımlarını artırıyor. Zaten Rusya’nın Ukrayna’ya karşı açtığı savaştan sonra da NATO ile bilgi alışverişini resmen artıran bu iki ülke, savaş meseleleriyle ilgili her toplantıya katılarak İttifak’ın savunma kapasitesine bir şekilde dâhil oldu.
Coğrafi olarak baktığımızda da bu iki ülkenin Rusya’ya karşı bazı avantajlar yarattığı görülüyor. Bunlardan birincisi Finlandiya’nın NATO’ya katılması ile İttifak’ın Rusya ile olan sınırının 1340 kilometre daha artarak iki katına çıkacak olması. Bu durum Moskova için oldukça sorunlu. Zira Finlandiya, Rusya’nın en stratejik bölgesine komşu. Bu bölge Rusya’nın konvansiyonel kuvvet merkezlerinden biri olmasının yanında nükleer kapasite açısından da öncelikli durumda. Moskova’nın savaşı yayma tehdidinde güvendiği temel dayanaklardan birinin bu bölgedeki yığınağı olduğu düşünülebilir. Bununla birlikte NATO için savunulması oldukça güç olan ve bu sebeple Rusya çin de bir tehdit oluşturmayan Baltık ülkelerinin de İsveç ve Finlandiya’nın İttifak’a katılmasıyla destekleneceği âşikâr. Baltık kıyısındaki Rusya’nın stratejik St. Petersburg ve Kaliningrad bölgeleri düşünüldüğünde bu durum her iki taraf için bir güvenlik ikilemi yaratacaktır.
Resmi olarak Rusya’nın İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı geldiğini biliyoruz. Tüm psikolojik, siyasi ve askeri konular birlikte değerlendirildiğinde iki ülkenin tüm müttefiklerle uyumlu bir şekilde NATO’ya dâhil olmasının Moskova’nın savunma kapasitesini çok zorlayacağı ve yeni bir stratejiye geçme ihtimalini tetikleyeceği öngörülebilir. Rusya’nın bu dönüşüm sürecini yönetmek veya sadece yeni tehditlere karşı yeni önlemleri hayata geçirebilmek için stratejik bir geri adım atması ve Ukrayna sahasında müzakerelere meyletmesi beklenebilir.
[Dr. Tolga Sakman, DİPAM (Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi) Başkanı]
***
Prof. Dr. Hüseyin Bağcı: Hayır, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği, Ukrayna-Rusya savaşının bitmesine katkı sağlamaz. Tersine savaşı uzatabilir.
Ukrayna-Rusya savaşı, NATO yüksek stratejisinin (grand strategy) bir parçası olarak görülebilir. Rusya’nın tarafsız bir ülkeye 24 Şubat 2022’de açtığı savaş, soğuk savaş sonrası ortaya çıkan tüm bölgesel ve küresel gelişmeleri kökünden değiştiren bir nitelikte. Özellikle Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya “acilen dâhil olmak” istemeleri, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaş ilanının hem komşu ülkelere hem de tarafsızlık statüsüne sahip ülkelere yönelik bir norm haline dönüşmesinin yarattığı endişeye dayanıyor. İsveç’in 200 yıllık ve Finlandiya’nın da 70 yılı aşan tarafsızlık konumlarından vazgeçmeleri Avrupa tarihi için bir dönüm noktası. Bu iki ülkenin NATO’ya dâhil olmaları kaçınılmaz bir siyasi ve askeri gerçeklik olarak önümüzde duruyor. Bu açıdan NATO’ya girmeleri savaşı bitirmeyecek, aksine Ukrayna-Rusya savaşının yeni bir evreye girmesine neden olacak. Bu iki ülkenin üyelikleri sonrasında Rusya 1300 kilometrelik bir yeni NATO sınırını görecek. Özellikle Kuzey Denizi’nin kontrolü Rusya’nın elinden çıkmasa dahi, NATO’nun buraya girecek olması Rusya’nın yüksek stratejisinde önemli bir değişikliği beraberinde getirecek. “Kuzey Koridoru” olarak bilinen bu suyolunun Çin ve Rusya ticaretindeki önemi biliniyor. NATO’nun bu genişlemesi Rusya’nın bu coğrafyaya daha fazla askeri güç yığmasına neden olacak.
Bu iki ülkenin üyeliği durumunda NATO ile Rusya arasında yeni bir gerginlik alanının ortaya çıkması kaçınılmaz olacak. Bu durum bir taktik nükleer savaşa dönüşür mü sorusu, Rusya’nın açıklamaları çerçevesinde, mümkün görünüyor. NATO Genel Sekreteri’nin Rusya’ya yaptığı “Nükleer çatışmanın kazananı olmaz.” açıklaması ise NATO’nun da karşılık verebileceği anlamına geliyor. Avrupa’nın ortasında bir nükleer savaş tehlikesi masada ve taraflar bunun farkında.
Bu hafta içinde alınan Ramscheid Kararı ve daha önce alınan Tallinn Beyannamesine göre Avrupa Birliği ülkelerinin Ukrayna’ya tank yardımı yapma kararları savaşın uzayacağının bir göstergesidir. Nitekim Almanya’nın da 14 Leopard 2 tankı gönderme kararı sonrasında Finlandiya ve Norveç’in de Leopard 2 tankları gönderme kararı ve ABD’nin de tank göndermesi barış görüşmelerinin başlaması ve savaşın sona ereceği yönündeki beklentileri boşa çıkardı. Bundan sonra Ukrayna’ya savaş uçakları verilmesi gündeme gelecek. Burada temel NATO yaklaşımı Ukrayna’ya Rusya’ya karşı koyması için destek vermek. Tankların sadece Ukrayna topraklarında kalma şartı da önemli
Finlandiya ve İsveç’in tam üyeliklerinin savaşın uzamasına neden olması kaçınılmaz. Tam üyelikler sağlandığında, Ukrayna’ya verilen destek artacak ve Rusya’nın işi daha da zorlaşacak. Ukrayna’nın ve Rusya’nın barış görüşmelerine de henüz hazır olmadıkları görülüyor.
[Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Dış Politika Enstitüsü Başkanı ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi]
——————————————————
Kaynak:
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/karsit-gorusler-finlandiya-ve-isvecin-nato-uyeligi-savasin-bitmesine-katki-saglar-mi/2799024