Osman ÇAKIR
1949 Yılında Erzurum lisesini bitiren Galip Erdem, aynı yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kayıt yaptırır. Öğrencilik yıllarında Şadi Pehlivanoğlu, Ömer Öztürkmen ve İrfan Atagün’le arkadaş olur. Onlarla beraber “Türk Gençlik Teşkilatı” adı altında bir dernek kurarlar. Bu dernek çatısı altında “Tanrıdağ” ve “Komünizmle Mücadele” isimli dergi çıkartırlar. Galip Erdem ilk yazılarına, 1950’li yılların başında burada başlar. Mizah dergisi “Kara Kedi”yi, kapatıldıkça da ”Ah Kara Kedi”, “Vah Kara Kedi”yi birlikte çıkartırlar ve burada yazarlar.
1958 yılında Ankara’da yeniden çıkartılmaya başlayan Türk Yurdu dergisinin Umumi Neşriyat Müdürlüğü’ne getirilir. Ve asıl yazı hayatı burada başlar. 1960 İhtilali ve 13 Kasım darbesinden sonra Türk Ocakları’na da yön ve biçim vermek isteyen ihtilal yönetiminin getirdiği kişilerce buradaki görevinden uzaklaştırılır.
13 Ağustos 1961 tarihinde Tercüman gazetesinde “Mektuplar” başlığı ile günlük fıkralar yazmaya başlar. “Mektuplar” , Galip Erdem’in artık markasıdır. O günden sonra, kendi adıyla yazdığı bütün makalelerinde bu başlık vardır. “Yeni İstanbul” ve “Babı Âlide Sabah” gazetelerinde yazarlık hayatına profesyonel olarak devam eder.
Nuri Gürgür, Nevzat Kösoğlu, Acar Okan, Ayvaz Gökdemir, Cezmi Bayram’ın Üniversiteliler Kültür Derneğinde yapılan sohbetlerinin derlendiği “Ocak” dergisinde (1968 yılı), O da “Milliyetçilik Üzerine” başlığı altında ve “Murat Bilge” imzası ile fikir yazılarına başlar. Ama asıl verimini, 1958-60 arasında Türk Ocağı Gençlik Kollarındaki gençlerden İbrahim Metin, Sadi Somuncuoğlu ve Halil Özyıldız’ın haftalık çıkartmaya başladıkları “DEVLET” gazetesindeki yazılarında görüyoruz.
1969 Nisan’ında çıkmaya başlayan ve 10 yıl yayın hayatını sürdüren Devlet gazetesinde; Galip Erdem(129), Bilge Erdem (50), Çağrı Coşkun (8), İlteriş Noyan (1), İlteriş Metin (70), Oruç Reisoğlu (6), Oruç Bilge (36), Burak Yüksel (3), Murat Bilge (25), Murat Sançar (1), Pars Bilge (1), Seyyah-ı Zengin Murat Çelebi (12) imzalarıyla makale ve inceleme yazılarını görüyoruz. Ayrıca, gazetenin birçok başmakalesinde “Devlet” imzalı ve diğer imzasız yorumlar yazmıştır. Aylık, -bir süre 15 günlük- çıkan “Bozkurt” dergisinde ve Aylık çıkan “TÖRE” dergisinde de aynı isimlerle yazdığını görüyoruz.
1979 yılında Devlet gazetesinin (dergisinin) kapanması üzerine “Milli Eğitim ve Kültür”, “Bizim Ocak” dergileri ile 1980 İhtilalinden sonra çıkartılan “Sözcü”, “Yeni Sözcü”, “Hamle” isimli dergilerde de yazıları yayınlanmıştır. 1985 yılından sonra ise kendisine “yazmama yasağı” getirmiş ve bir daha yazmamıştır.
Galip Erdem’ini yazdığı dönemde sıkıntı çektiği başlıca iki gurup vardır. Bunlardan birincisi “gazete patronları” diğeri ise gazete çıkaranlar. Osman Oktay’ın yazmış olduğu “-Bir ülkücünün romanı-Kendini unutan adam” kitabında, bu konuda geniş malumat bulmak mümkündür. Romanda hep, yazı toplayan ve basanların Galip Erdem’den ne çektikleri anlatılmış. Bu araştırma sırasında kendisinin de bizlerden bir şikâyetini öğrenmiş bulunuyorum.
Devlet gazetesinin 7 Ocak 1974 tarihli 218.ci sayısının 5. sayfasındaki yazısının son paragrafı şöyle bitmektedir: “Aziz okuyucularıma: Yazdıklarımı, nefsimi daha az sevmek alışkanlığını edinmeğe çalıştığımdan, yayınlanmalarından sonra okumam. Ancak, “Milliyetçilik düşmanlığının kaynakları” serisini bağlantıyı koparmamak için, okumak zorunda kaldım. Gördüm ki, yanlışın her türlüsü var. İmlâ, noktalama, hatta düşmüş cümleler, tersine çevrilmiş mânâlar. Hata kimde? Galiba yine bende. Daktilo bilmem, el yazım da çok çirkindir. Daktilo eden arkadaşlar, okumakta herhalde güçlük çekiyor. Muhterem okuyucularımdan, özür dilerim.”
1958 yılından itibaren etrafındaki bulunanlara “ağabeylik” ve fikir önderliği yapan Galip Erdem’in her sözü ve yazısı bir vecize haline gelmiştir. “Türkiye’deki milliyetçilere rağmen Türkçü, Müslümanlara rağmen İslamcı ve Dış Türklere rağmen Turancı olmak mecburiyetindeyiz ” sözü incelemeye aldığımız makalelerin okunmasından sonra ne kadar çok anlam kazanıyor.
Galip Erdem’in yazı ve makaleleri ile kendi adına olmayan yorumları bir an önce araştırmacıların hizmetine sunulmalı ve bu yazılar sosyolog ve siyaset bilimcileri tarafından gerekli değerlendirilmeye alınmalıdır. Galip Erdem kendi deyimi ile 65 yıllık bir ömre, 500 yıllık bir ömür sığdırdı; ama bizlere ve düşünce hayatına ise 50.000 sayfalık bir eserden sadece 500 sayfa bıraktı. “Ölüm ancak; insanın yazamadıklarını götürüyor. Yazdıklarını değil.” Allah rahmetini bol eyleye.
Yayınlanmış Eserleri:
1-Suçlamalar I, Ankara 1974 (Faşizm-Sağcılık)
2-Suçlamalar II, Ankara 1975 (Irkçılık)
3-Ülkücünün Çilesi, İstanbul 1975
4-Sosyalizm ve Milliyetçilik Üzerine Mektuplar, İstanbul 1975
5-Mektuplar, Ankara 1984
6. Kenan Evren’e Açık Mektup
7-Türk Kimdir, Türklük Nedir?-Derleyen İbrahim Metin, İstanbul 2008
Hakkında Yazılanlar:
1-Ölümünden sonra hakkındaki makaleler- Türk Yurdu dergisinin muhtelif sayıları
2-Galip Erdem Albümü- Türk Ocakları Genel Merkezi
3-Galip Erdem- Nevzat Kösoğlu- 2.Baskı İstanbul 2010
4-Bir Ülkücünün Romanı-Kendini Unutan Adam –Osman Oktay- 2.Baskı Ankara 2008
Osman Çakır
(Bu yazı Türk Yurdunda yayınlanan yazının son kısmından alınmıştır.)