Cumhuriyetimizin Kurucusu Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK’ ü Ebediyete İntikâlinin 79. Yıldönümünde Rahmetle ve Minnetle Anıyoruz

Yaşlı dünyâmız bugüne değin nice büyük kahramanlar gördü. Türk târihinin bu konuda ne kadar mümbit olduğu ise, her türlü izahtan varestedir. Ancak, O’nun gibisi çok nâdirdir. Türklüğe hasım olanların “İşte bu sefer Türklerin işini tam mânâsıyla bitirdik, defterini dürdük, geldikleri yere süreceğiz. Anadolu’yu ─tıpkı Rumeli gibi─ Türklerden temizleyeceğiz!” diyerek sevinç naraları attıkları; Türklüğe muhabbetle bağlı olanların ise “Şu yeryüzünde bugüne kadar nice milletler gelip geçti. Her milletin bir sonu varmış meğer. Demek ki, binlerce yıllık târihi şan ve şereflerle, emsâlsiz kahramanlıklar ve zaferlerle dopdolu olan Türk Milletinin sonu da böylesine acıklı, hüzünlü olacakmış !?” diye kahırlandıkları, ümitsizliğin ve  yeisin yüreklerini kıpkızıl bir kor gibi yaktığı bir zamanda, O ─bir Börteçine gibi─ ortaya çıktı. Türkler asırlardır hasretini çektikleri bu yüce başbuğu derhâl teşhis ettiler ve ardına düştüler. Böylelikle, O’nun öncülüğünde, tıpkı Vey ırmağının kıyısında, yağmurlu bir gecede, ─târihe şanlı bir destan sayfası yazarak─ hayâta vedâ eden kahramanlar gibi, “zillet içinde yaşamaktansa, şerefli bir ölümü yeğleyerek” “Ya İstiklâl, Ya Ölüm” şiârıyla silâha sarılan Türk Milleti, “Türklüğü yeryüzünden silme” amacıyla Avrupa’nın kasvetli saraylarında kurulan tezgâhları darmadağın etti.

Bugün, O yüce insanın, Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK’ ün ebediyete intikâlinin 79. yıldönümü. Büyük Gâzi’yi ve O’nun şahsında ─binlerce yıldan buyana Türklüğü şan ve şerefle yaşatmak için─ kanıyla-canıyla, dişiyle-tırnağıyla, beyniyle-gönlüyle-yüreğiyle milletine hayat vermeye çalışan bütün kahramanlarımızı minnetle, şükranla, rahmetle anıyoruz. Mekânları cennettir inşallah.

Uzun târihi boyunca, nice kereler yok olmanın eşiğine geldikten sonra (Ki, târih, inişli-yokuşlu uzun ve meşakkatli bir yolculuktur. Bu yolculukta, zaman zaman tökezlemek, yere kapaklanmak tabiidir. Mühim olan, yeniden ayağa kalkabilmek ve aynı azim ve kararlılıkla istikbâle doğru yeniden yürüyüşe geçebilmektir.), her defâsında da mucizevî bir yükselişi gerçekleştirebilme başarısını göstermiş olan Yüce Türk Milletinin, bundan sonra da, bütün yeryüzünde yeniden sulh, sükûn, huzur, adâlet ve refahın hâkîm olduğu bir yeryüzü nizâmı tesis etmesini sağlayacak güç ve kudrete kavuşmasını mümkûn kılacak yeni ve daha büyük kahramanlar yetiştireceğine olan itimâdımız tamdır. O aydınlık geleceği şimdiden selâmlıyoruz…