Küresel manada nüfus artışı, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yükselmesi beklenen alım gücü ve şehirleşme trendinin devam etmesinin süt ürünlerinin küresel ticaret talebini artıracağına vurgu yapılan raporda, AB’nin dünyanın en büyük süt ürünleri ihracatçısı konumunu koruması bekleniyor. Her ne kadar AB’de süt tüketimi düşüş trendinde olsa da süt ürünleri tarafında en büyük iç ve dış talep artışının peynir çeşitleri tarafında olması öngörülüyor.
Raporda, “Bu noktada peynir altı suyu, peynir üretimindeki artıştan yararlanmalı ve gıda endüstrisindeki kullanımına yönelik devam eden geçiş sayesinde daha fazla değerlendirilmelidir” ifadelerine yer veriliyor.
*****
İrfan DONAT[i]
Avrupa Birliği (AB), önümüzdeki on yıllık süreci kapsayan yeni ‘2020-2030 Tarımsal Görünüm Raporu’nu yayınladı.
Raporda gelecek on yılın tarım ve gıda sektöründe öne çıkması beklenen trendler, senaryolar ve öngörüler yer alıyor.
Aslında bu rapor, sadece AB’nin tarım ve gıda politikaları açısından ipucu vermekten öte AB ile sıkı bağı ve ilişkisi bulunan Türkiye gibi ülkeler için tarımsal ticaret politikaları açısından da önemli bir rehber niteliğinde.
Önümüzdeki on yıl boyunca, bitkisel üretim sektörü açısından dijitalleşme sürecinin kritik önemde olacağına vurgu yapılan raporda, bu kapsamda verim ve üretkenlik kazanımlarının artırılmasının, iyileştirilmiş çalışma koşullarının ve daha yüksek çevre standartlarını destekleyecek politikaların öne çıkacağının altı çiziliyor.
Sürdürülebilirlik hedefleri ve değişen tüketici taleplerinin gelecek on yılda AB’nin et ve süt ürünleri pazarlarını etkilemesi beklenen raporda, tüketicilerin artan bilinciyle birlikte sağlıklı beslenme trendinin özellikle meyve ve sebze sektörüne fayda sağlayacağı ve bu alanda talebin artmasına neden olacağı ifade ediliyor.
Bununla birlikte, süt üretiminin istikrarlı bir şekilde artması ve kümes hayvanlarına yönelik talebin de yükselmesi bekleniyor.
AB’nin zeytinyağı ihracatında da artış beklenen raporda, tüketicilerin daha az alkollü ve köpüklü şarap tercihinde yükseliş bekleniyor.
Gelin bu özetin ardından raporda öne çıkan notlara biraz daha detaylı bakalım…
Öncelikle şunu belirtelim ki rapor, önümüzdeki on yılda üç farklı başlık altında tarım ürünleri için tahminler sunuyor: Tarla bitkileri, et ve süt ürünleri pazarı ile özel ürünler (şarap, meyve ve sebze, zeytinyağı)
Raporda, tıpkı diğer sektörlerin olduğu gibi 2020 yılında tarım sektörünün de Covid-19 salgınıyla ortaya çıkan kriz ve sonuçları nedeniyle benzeri görülmemiş zorluklarla karşılaştığına vurgu yapılıyor.
Özellikle lojistik tarafında yaşanan aksamalar, işgücünde ortaya çıkan sıkıntı ve talepteki radikal değişikliklere dikkat çekilirken, sektörün, Avrupa Komisyonu ve AB üye devletlerinin desteğiyle farklı zorluklara karşı uyum sağlayarak dayanıklılığını test ettiği vurgulanıyor.
Pandemi krizinin ayrıca, yerli gıdalara, kısa tedarik zincirlerine ve e-ticaret satışlarına olan talebin artmasıyla, önceden var olan bazı eğilimlerin güçlenmesine yol açtığı kaydediliyor.
Rapor ayrıca, sağlıkla ilgili öne çıkan kaygıların, tarım ve gıda ürünlerinin menşei, üretimin çevreye etkisi ve iklim değişikliğiyle mücadele yaklaşımının tüketici tercihlerinin temel itici güçleri arasında olduğunu ortaya koyuyor.
2030 yılına kadar organik üretime ayrılmış olan alanların büyüklüğünün toplam tarım alanlarının en az yüzde 10’una ulaşması hedefleniyor. Ama şu notu da düşmekte fayda var. Avrupa Yeşil Anlaşmasına göre, organik tarım alanlarının toplam tarım alanlarındaki payının gelecek 10 yılda yüzde 25’e çıkarılması hedefleniyor.
TAHIL ÜRETİMİNDE BEKLENTİLER
Önümüzdeki 10 yıllık süreçte AB’de tarım alanlarının kısmen azalması beklenirken, özellikle tahıl ve yağlı tohum ekim alanları üzerinde baskının artması öngörülüyor.
Buna karşın mera, yem ve protein bazlı bitkiler için arazi kullanımının büyümesi bekleniyor.
Her ne kadar ekim alanlarında daralma beklense de artan verim sayesinde AB’nin toplam tahıl üretiminin 277 milyon ton seviyelerinde sabit kalması bekleniyor.
İşte bu noktada da verim artışını sağlamak adına daha iyi ürün rotasyonu sistemleri, iyileştirilmiş toprak yönetimi ile artan ve etkinleştirilen destekleme yaklaşımı gibi enstrümanların etkin yönetimi ve uygulaması ön plana çıkıyor.
YAĞLI TOHUMLARIN GELECEĞİ
Her ne kadar ekim alanları üzerinde baskı beklense de AB’de toplam yağlı tohum üretiminin artması bekleniyor. Söz konusu artışta ayçiçeği ve soya tarafındaki üretimin yükselmesi itici güç olarak gösteriliyor.
Gıda dışı kullanımlar için palm yağı ithalatının azalmasıyla bitkisel yağ tüketiminin (palm yağı dahil) düşmesi bekleniyor.
Protein bazlı mahsullerin üretim ve tüketiminde güçlü bir büyüme beklentisine yer verilen raporda, tüketimde yüzde 30 gibi bir büyüme öngörüsü dikkat çekiyor.
ŞEKER SENARYOLARI
Raporda, AB’de şeker üretim bölgelerinde şeker piyasasının orta vadede istikrar kazanacağına vurgu yapılırken, AB üretiminin 2030 yılına kadar 16,2 milyon tona yükselmesi bekleniyor.
Şeker tüketimindeki azalmanın kısmen kalorisiz tatlandırıcılar ile ikame edileceği tahmin edilirken, işlenmiş gıdalarda daha yüksek izoglikoz kullanımının artması bekleniyor.
İşlenmiş ürünler için şeker ihracatındaki artışın tüketimdeki düşüşü sınırlaması beklenirken, rekabetçi fiyatlar nedeniyle AB’nin net bir şeker ihracatçısı olacağının altı çiziliyor.
YEM SEKTÖRÜNE DAİR BEKLENTİLER
AB’de domuz eti üretimindeki düşüşün yem talebini olumsuz etkileyeceği belirtilirken, hayvancılık ve süt ürünleri üretim sistemlerinin çeşitlendirilmesinin organik, GDO’suz ve mera bazlı yem talebini ve daha kısa tedarik zincirlerine olan talebi artıracağı dile getiriliyor.
Biyodizel için palm yağı kullanımına getirilen kısıtlamaların, bu hammaddelerin arzını önemli ölçüde azaltması beklenirken, etanol üretiminin orta vadede genel olarak sabit kalacağı ve gelişmiş biyoyakıt üretiminin artması tahmin ediliyor.
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNİN GÖRÜNÜMÜ
AB’nin süt üretiminde, sürdürülebilirlik hedeflerini daha ılımlı hale getirmesi beklenen yıllık büyüme öngörüsü yüzde 0,6 düzeyinde.
Sektörün gelecek 10 yılda, hastalık ve yaralanmaları önleme tedbirleri yoluyla özellikle hayvan refahına odaklanarak, muhtemelen çiftçilik uygulamalarını daha da iyileştirmesi bekleniyor.
Özellikle, organik süt üretiminin payının 2030’da yüzde 10’a (2018’de yüzde 3,5) ulaşması hedefleniyor.
Hayvanların daha uzun ömrü, daha yüksek karbon tutma ve daha iyi gübre yönetimi, üretilen bir kilogram süt başına sera gazı (GHG) emisyonlarını azaltması gibi başlıklar 2030 yılına kadar muhtemel öncelikli hedefler arasında gösteriliyor.
Küresel manada nüfus artışı, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yükselmesi beklenen alım gücü ve şehirleşme trendinin devam etmesinin süt ürünlerinin küresel ticaret talebini artıracağına vurgu yapılan raporda, AB’nin dünyanın en büyük süt ürünleri ihracatçısı konumunu koruması bekleniyor. Her ne kadar AB’de süt tüketimi düşüş trendinde olsa da süt ürünleri tarafında en büyük iç ve dış talep artışının peynir çeşitleri tarafında olması öngörülüyor.
Raporda, “Bu noktada peynir altı suyu, peynir üretimindeki artıştan yararlanmalı ve gıda endüstrisindeki kullanımına yönelik devam eden geçiş sayesinde daha fazla değerlendirilmelidir” ifadelerine yer veriliyor.
Süt tozu üretimi, hem yüksek katma değerli hem de işlenmiş temel gıda ürünlerinde tercih edilmesinden dolayı Asya ve Afrika pazarı açısından önemli bir ihracat kalemi olarak öne çıkıyor.
ET VE ET ÜRÜNLERİNE YÖNELİK TAHMİNLER
AB et pazarında sürdürülebilirliğin hem üretim hem de tüketim tarafında daha belirgin bir rol alması bekleniyor.
Kısa vadede, Asya’daki Afrika Domuz Ateşi virüsü ve mevcut Covid-19 salgını gibi küresel hastalık durumlarının küresel et talebinde çok fazla belirsizlik yarattığına dikkat çekilirken, tüketicilerin beslenme alışkanlıkları, sağlık sorunları ve uygunluk eğilimleri değiştikçe, AB’de kişi başına et tüketiminin 2030 yılına kadar 1,1 kg düşüşle 67,6 kg’a düşeceği tahmin ediliyor.
Çevresel kaygılar, Afrika Domuz Ateşi virüsü riski ve tüketicilerin tercihlerindeki değişikliklerin AB domuz eti üretimini kısıtlaması bekleniyor.
Öte yandan AB’de koyun ve keçi eti üretim ve tüketiminin istikrarlı bir trend izlemesi öngörülüyor. Kanatlı sektöründe de talebin özellikle beyaz et tarafında istikrarlı bir şekilde artması bekleniyor.
ZEYTİNYAĞI VE ŞARAP ÖNGÖRÜLERİ
AB’de zeytinyağı üretiminin verimdeki artışa paralel olarak artması öngörülüyor.
İç tüketimin artmasında genel olarak artan sağlık bilinci ve özellikle de üretim yapmayan ülkelerdeki talebin etkili olması tahmin ediliyor.
Küresel düzeyde ise Covid-19 sonrası ekonomik toparlanmanın tetiklediği güçlü talep ile AB’nin zeytinyağı ihracatında bir artış bekleniyor.
Rapora göre, AB şarap sektörü, değişen yaşam tarzları ve tüketici tercihlerine uyum sağlıyor. AB’nin bu alandaki ihracatında coğrafi işaretli şarap ve köpüklü şaraplara olan yüksek talebin itici güç olması bekleniyor.
Söz konusu eğilimler sonucu butik üretimlerin aksine AB’de endüstriyel şarap üretiminin hafif bir düşüşe neden olacağı öngörülüyor.
ELMA, ŞEFTALİ, PORTAKAL, DOMATES
AB’de azalan üretim alanına karşın artan verim sayesinde elma üretiminin istikrarlı kalması bekleniyor.
Tüketicilerin artan sağlık bilinci ve yeni elma çeşitleri, taze elma tüketiminin artmasına yardımcı olurken, ihracatın da kısa vadedeki düşüş beklentisinin ardından istikrar kazanması öngörülüyor.
AB’de diğer yaz meyveleri ve tropik meyvelerin etkisiyle şeftali ve nektarin tüketiminin azalması söz konusu. Ancak buna karşın artan küresel talep ve AB’nin dünya pazarındaki rekabet gücü nedeniyle, özellikle işlenmiş şeftali ve türev ürünleri tarafında ihracatın artması tahmin ediliyor.
Verim artışlarına bağlı olarak AB’nin portakal üretiminde artış bekleniyor. Tüketicilerin konsantre yerine taze portakal ve taze meyve sularını tercih etmesi, işlenmiş portakal ürünleri talebi üzerinde baskı yaratıyor. Dolayısıyla AB’deki talebi karşılamak ve talep açığını kapatmak adına AB’nin taze portakal ithalatının artması bekleniyor.
AB’nin taze domates üretiminin, güçlü dış rekabet ve daha küçük, daha karlı çeşitlere yönelik artan talep nedeniyle biraz düşeceği tahmin ediliyor. İşlenmiş domates tüketiminin sabit kalması beklentisine karşın, benzer şekilde daha yüksek katma değerli bazı ürünlere doğru bir kayışın olduğunun da altı çiziliyor.
TARIMSAL GELİR VE İŞGÜCÜ PROJEKSİYONLARI
Rapor ayrıca 2020-2030 arası tarımsal gelir ve işgücü projeksiyonlarına da yer veriyor.
Artması öngörülen toplam üretim hacmi ve fiyatlara paralel olarak AB’de çiftlik gelirinin artması bekleniyor.
Bitkisel üretim tarafındaki gelirlerin hayvansal üretim tarafındaki gelirlerden (yılda % 0,9) daha hızlı (yılda %1,9) artması bekleniyor. Bununla birlikte, maliyetlerin de benzer bir hızda artacağı tahmin edildiği için nominal gelirdeki yıllık artışın yüzde 1 ile sınırlı kalabileceğinin altı çiziliyor.
Makine ve ekipmandaki teknolojik ilerlemenin etkisiyle çiftlik iş gücünün yılda yüzde 1 gibi daha yavaş bir oranda azalması bekleniyor. İşçi başına gerçek gelirin son on yıldaki yüzde 1.9’luk artış yerine yavaşlayarak yılda yüzde 0.5 artması bekleniyor.
Görünüm raporu, çevre ve iklim hususlarıyla ilgili olarak, sera gazı emisyonlarına ve atmosferden karbondioksitin uzaklaştırılmasına odaklanarak çevre ve iklim göstergeleri hakkında tahminlerde de bulunuyor.
Mevcut politika çerçevesinde sera gazı emisyonlarının 2030 yılına gelindiğinde şu anki seviyelerini büyük ölçüde koruyacağına dikkat çekilen raporda, doğru tarım uygulamaları ve teknoloji sayesinde, hayvan ve mahsul emisyonlarının daha fazla karbon tutulması ve karbon kayıplarının önlenmesi yoluyla daha da azaltılabileceği sonucuna varılıyor.
İKİ FARKLI SENARYO
AB Tarımsal Görünüm Raporu, Covid-19 sürecine dair “yavaş iyileşme” ve “yeşil iyileşme” dahil olmak üzere farklı senaryolar sunuyor.
Öne çıkan her iki senaryo için de arz ve talep şoklarının et ve tahıl fiyatlarının düşmesine neden olurken, süt ürünleri ve kümes hayvanları ürünlerinin fiyatlarının daha az etkileneceği öngörülüyor.
Genel olarak, piyasa etkilerinin çoğunlukla makroekonomik şoktan, özellikle 2020’deki ekonomik daralmadan kaynaklanacağı ifade ediliyor.
Bu yıl pandemi ve iklim değişikliği kaynaklı riskler yüzünden makroekonomik tahminler ve mahsul verim beklentilerinde öngörülebilirliğin azaldığına ve belirsizliğin arttığına vurgu yapılırken, Covid-19’un muhtemelen tarım pazarları için uzun vadeli sonuçları doğurabileceği kaydediliyor.
Söz konusu sonuçların etkilerinde ise ülkelerin ekonomik iyileşme stratejileri ile belirli pazarlardaki görünüm ve değişmesi muhtemel dengelerin belirleyici faktör olacağı ifade ediliyor.
Raporda, Brexit sürecinden dolayı AB-İngiltere arasındaki tarımsal ilişkiye yönelik beklenti de şu şekilde netleştirilmiş: “AB-27 ile Birleşik Krallık arasındaki tamamen gümrüksüz/kotasız ticaret ilişkilerinin gelecekte de teknik olarak devam edeceği tahmin ediliyor.”
Bu yılın AB tarımsal görünüm raporunda ilginç bir başlık daha gözümüze çarptı.
Onu da bir başka yazıda aktaralım.
—————————————————-
Kaynak:
https://www.bloomberght.com/yorum/irfan-donat/2271087-gelecek-10-yilda-ab-nin-gida-uretim-ve-tuketimi-nasil-sekillenecek
[i] İrfan Donat – Bloomberg HT Tarım Editörü, [email protected]